Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
* HDP milletvekili ADİL ZOZANİ, ( BDP Hakkâri Milletvekili Adil Kurt, mahkeme kararıyla soyadını ‘Zozani’ olarak değiştiren vekil.) ATATÜRK'ü Hitler'e ve Mussoini'ye benzetti. TBMM çatısı altında konuştu. " Türkiye'nin kurucu unsuru dediğiniz siyaset doktrini Türkiye'nin temellerine dinamit koydu, Türkiye'yi bölünmenin eşiğine getirdi, Kemalizm denilen şey, biraz Hitler'dir, biraz Mussolini'dir" dedi. * MUSTAFA KEMAL'in önderliğinde " milli mücadele" yi veren " gazi meclis" , maalesef bunu da görmüştü. * Al sana açılım! Askeri üssün Türk Bayrağı indirildi. *
Sayfa 212Kitabı okudu
ÇIRPINIR Dinle, kulağını ver de mezara! Ölüler evlâttan yana çırpınır. Nesiller arası korkunç manzara; Domuz yavrulayan ana çırpınır. Kalbten kazıdılar iman sırrını; Her günün bugünden beter yarını. Acı rüzgârlara vermiş bağrını Türk Bayrağı yana yana çırpınır. (1969)
Sayfa 405
Reklam
"Çöle gömülen bir senelik Türk enerjisi, herhangi bir planın içine toplanır ve teksif olunursa, dört beş senede bir memleket yapmaya kafidir. Türk enerjisi, ancak, planlanmış, nizamlaşmış, inzibatlaşmış bir çarka takıldığı zaman mucizeler doğurur. Hiç bir tarafı yapılmamış olan bir vatanın bayrağı Kahire'ye dikilmek için havaya giden bu enerji, boş Anadolu'yu zengin ve ümranlı bir vatan yapmak için hiç kullanılmadı."
Sayfa 136Kitabı okudu
Var olmak için yok olmaya karar veren, “Maraş Bize Mezar Olmadan Düşmana Gülizar Olamaz” diyen yiğitlerin unutulmaz destanlar yazdığı, kalesindeki bayrağı silah zoruyla indiren düşmana iman gücüyle karşılık veren kahramanlar şehri... Türk namusunu kurtarmak için ilk kursunu atan ve kurtuluşla simgeleşen SÜTÇÜ İMAMLARIN ‘’Vatanımız tek kişi kalana kadar düşmana teslim olunmayacaktır, gayret bizden yardım Allah’tandır’’ diyen ARSLAN BEYLERİN ‘’Hürriyeti olmayan bir milletin Cuma namazı kılması caiz değildir ‘’ diyen RIDVAN HOCALARIN Şehit olan kocasının silahını alarak sıra bizde diyen SENEM AYŞELERİN Davulunu altınla dolduralım diyen ermeni hırlakyana davulumu degil evimi doldursanız bir tokmak bile vurmam diyen ABDAL HALİL AĞALARIN Varlıklarını , inançları ve özgürlükleri uğruna adayan MILLIŞ NURİLERİN, YÖRÜK SELİMLERİN EVLİYA EFENDİLERİN, ÇAKMAKÇI SAİTLERİN MEMLEKETİ....KAHRAMANMARAŞ
''- Niçin dövüşeceğiz? -Mavi gökte, Türk bayrağı yaşasın diye’’
‘’Doğruluk, çalışmak, kardeşlere yardım. Uğrunda öleceği iman da iki tanedir: Yurdu, bayrağı. Türk ulusu yalnız bir adamın ardından gitmeye Ergenekon’dan beri alıştı. Kıyat oğullarının ardından gitmek… Timuçin de Türk ulusunu ardından götürmeye ant içmiştir. Bu işi yapacaktır. Önüne kimse duramaz.’’
Reklam
‘’Elçibey yalnız Türklük ruhunu uyandıran, inmiş bayrağı kaldıran, orduyu kuran, cumhuriyeti kuran, kimsenin burnu kanamadan Rus ordusunu Azerbaycan topraklarından çıkaran, hiç kimseyi incitmeden Ermenileri Azerbaycan topraklarından çıkaran, bir Türk büyüğü değil, Türk Dünyasının göz bebeği, Türk halkları asamblesinin ittifakla seçilmiş en büyük şeref başkanıdır. Elçibey’i, Azerbaycan’a, Türkiye’ye sığdıramazsınız. Elçibey, Türk dünyasının Ulu Elçisidir. 250 milyonluk Türk Halkının başı sağ olsun. Prof. Dr. Turan Yazgan
‘’ Tarihi vatanımız olan bütün tutsak ülkeleri elbette kurtaracağız. Görevimiz bu değil mi? Böyle büyük bir ülküye bağlanmayıp da hayvanı bir rahavetle zevk içinde mi yaşayacağız? Cahil yazar istiyorsa öyle yapsın. Biz iki Türkistan'ı da, Azerbaycanlar'ı da, Kafkasya'yı da, İdil‐Ural boylarını da, Kırım'ı da kurtarmak için şuurumuz işledikçe, ayakta durabilecek gücümüz kaldıkça çalışacağız. O kadar da değil... Batı Trakya'yı, Kıbrıs'ı ve Adaları da alacağız... Kerkük ve Bayır‐Bucak da bizim olacak. Yaşarken bunları göremeyeceğimizi biliyor, bunun için yüksünmüyoruz. Ektiğimiz tohumlar yeşerecek ve bizden sonrakiler önüne geçilmez bir sel halinde kutlu topraklara ay‐yıldızlı bayrağı dikecektir. Bunu istememek, bunu çelmelemek için Türk'ten başka bir şey olmak lazım.’’
‘’Aynı gün öğleden sonra Kuleli Askeri Lisesi komutanlarıyla birlikte ‘’Şirket-i Hayriye’’den bir vapur kiralamış, Dolmabahçe Sarayı’nda Atatürk’ün yattığı odanın karşısına yaklaşıp durmuşlardı. Bir anda büyük bir Türk bayrağı açılmış, genç ve inanmış seslerin ağzından bir gök kubbe adeta orta yerinden yırtılmış gibi İstiklal Marşı yükselmeye başlamıştı. ‘’Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak’’ Seslerini duyan Atatürk, ak yastıklara gömülmüş başını kaldırdı. Sonra doğrulup pencereden baktı. Adeta put kesilip İstiklal Marşı’nı söyleyen lacivert elbiseli askeri öğrencilerin kemerlerindeki sarı tokalar ve şapkalarındaki sarı ay yıldızlar, ekim güneşinin ışıltılarında yıldızlar gibi parlak bir canlılık oluşturuyordu. Bu manzara karşısında Atatürk’ün gözleri yaşardı. Marşı bitiren asker öğrenciler var güçleriyle sarayın penceresinden kendilerine bakan Atatürk’ü içtenlikle alkışladılar: ‘’Yaşa var ol Atatürk…’’
Bazı arkadaşların yoksulluk içinde bu büyük dâvanın başarılamayacağını zannederek, memleketlerine dönmek arzusunda olduklarını duydum. Arkadaşlar! Ben sizleri bu millî dâvaya silâh zoruyla davet etmedim, görüyorsunuz ki sizi burada tutmak için de silâhım yoktur. Dilediğiniz gibi memleketlerinize dönebilirsiniz. Fakat şunu biliniz ki, bütün arkadaşlarım beni yalnız bırakıp gitseler, ben bu Meclis-i Âli'de tek başıma kalsam da, mücadeleye ahdettim. Düşman adım adım her tarafı işgal ederek Ankara'ya kadar gelecek olursa, ben bir elime silâhımı, bir elime de Türk bayrağını alıp Elma Dağı'na çıkacağım. Burada tek başıma son kurşunuma kadar düşmanla çarpışacağım. Sonra da bu mukaddes bayrağı göğsüme sarıp şehit olacağım. Bu bayrak kanımı sindire sindire emerken, ben de milletim uğruna hayata veda edeceğim. Huzurunuzda buna and içiyorum. ''Mustafa Kemal ATATÜRK'' 1920
Reklam
Kısa bir zaman sonra Dua tepe ele geçirilmişti. Dua tepe üzerinde bir tek Türk askerinin, güneşin altında, elinde bayrakla ayakta durduğunu gördüm, İşte o an, Türk’ün makus talihinin artık değiştiğini hissettim.” Türk istiklal ve hürriyetinin, Türk ordusunun namus ve şeref sembolü 38’inci Alayın ay yıldızlı sancağı Dua Tepe’de dalgalanıyordu ve artık vatanda tek Türk yaşadıkça; Türk Bayrağı Dua Tepe’de ve nicelerinde dalgalanacaktı. Söylendiği gibi, Sakarya bir dönemeçti, Hem de büyük bir dönemeç.Dua Tepe’den itibaren düşmanın Ege Denizi’ne dökülünceye kadar kovalandığı, sonu aydınlık bir sürecin başlangıç noktası idi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.