Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Nüfus Mübadelesinin Zorunluluğu
Nüfus mübadelesi ile insanların doğup büyüdüğü topraklardan zorla göç ettirilmesi hiç şüphesiz ki istenmeyen bir durumdur. Ancak mübadele yapılmaz, Anadolu Rum nüfustan arındırılmaz ise Pontus sorunu barışı tehdit eden bir unsur olmaya devam edecektir. Yunanistan ve emperyalist devletler bu durumu bahane ederek Türkiye'nin iç işlerine müdahale etmeye kalkacaktır. En ağır savaşlardan çıkmış, büyük yaralar almış bir milleti temsil eden Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının en küçük soruna dahi tahammülleri yoktur. Bilmektedirler ki; nüfus mübadelesi gerçekleşince Türkiye milli bir devlet olacak, homojen bir yapıya kavuşacaktır. Bu sayede devlet dış politikada azınlıklar sorunu gibi çok ciddi bir sorundan kurtulmuş olacaktır.
Anadoludaki Türk Ortodoksların Nüfus Mübadelesi Kapsamına Alınması!
Türk Ortodoksları heyecan içinde kaderlerinin nasıl şekilleneceğini beklerken 30 Ocak 1923 tarihinde "Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol" imzalandı. Protokol hükümlerine göre, 1 Mayıs 1923 tarihinden başlayarak, Türkiye topraklarında oturmuş Rum ve Ortodoks dininde bulunan Türk vatandaşlarıyla, Yunanistan arazisinde oturmuş İslam dininden Yunan vatandaşlarının mübadelesi zorunlu tutulmuştu. Maddede İstanbul'da oturan Rumları ve Batı Trakya'da oturan Müslüman halkı mübadele dışında bırakmaktaydı. Protokole göre yer değiştirme işlemi ırk esasına göre değil din esasına göre yapılmış, Türk Ortodoksları da Rum vatandaşlarla aynı statü de sayılmış ve Hristiyan oldukları için mübadeleye dahil edilmişlerdi.
Reklam
Türkiye ve selefi Osmanlı Devleti başlangıcından beri yoğun nüfus hareketlerine maruz kalmıştır. Aslında, Türkiye ve Osmanlı Devleti tarihinin bir göç tarihi olduğu öne sürülebilir. Onbeşinci yüzyıldan onyedinci yüzyıla kadar Osmanlı hükümeti yeni fethedilmiş topraklar üzerinde koloni oluşturmak, toprağı işlemek ve vergi gelirlerini artırmak amacıyla aşiretleri Balkanlar ve Anadolu'ya yerleştirdi. Osmanlı Devleti onsekizinci yüzyılda, özellikle Rusya ve Avusturya'ya ve ondokuzuncu yüzyılda yeni oluşmuş Balkan devletlerine toprak kaybetmeye başlayınca, büyük sayıda Müslüman ve Türk modern Türkiye'nin elinde bulunan topraklara göç edip yerleşti. 1783 ilà 1913 arasında Türklerden ve Müslümanlardan oluşan yaklaşık 6 milyon insan Osmanlı Devleti sınırları içinde göç etti ya da göç etmeye zorlandı. Türkiye Cumhuriyeti'nin 1923'te kuruluşundan sonra, ya nüfus mübadelesi anlaşmaları sonucu ya da mülteci veya göçmen olarak 1,5 milyon civarında ek insan Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya ve Romanya'dan Türkiye'ye geldi.
Sayfa 73 - TİMAŞ AKADEMİKitabı okudu
318 syf.
·
Puan vermedi
Spoiler yok
Herkese merhaba Yaşar Kemal'in Bir Ada Hikayesi serisinin ilk kitabıyla karşınızdayım. Bu kitapta Cumhuriyet'in ilanından sonra, Nüfus mübadelesi sonucu, yaşadıkları yerleri terk edip Yunanistan'a göç ettirilen Ege'nin küçük bir adasının asıl sahiplerinin hikayesini anlatıyor. Kitabı alırken özet kısmından etkilenerek aldım.
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
Fırat Suyu Kan Akıyor BaksanaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20206,5bin okunma
30 Ocak 1923'te Türkiye ve Yunanistan arasında "Türk-Yunan nüfus mübadelesi" yle ilgili sözleşme ve protokol imzalandı.İki ülkedeki Rumlar ile Müdlümanların yer değiştirmesine 1 Mayıs 1923'ten itibaren başlandı.
Sayfa 326 - KırmızıKediKitabı okudu
1924 Türkiye'si 2023 Türkiye'sinden daha güçlüymüş demek...
"1 mart 1924te yürürlüğe giren cumhuriyetin ilk bütçesi şu şekildedir; -1924 yılı bütçesi yıllık yaklaşık 120 milyon tutarındadır. -adli yargı organlarına 4.5 milyon ayrılmıştır. -iç işleri, polis ve jandarmaya 15 milyon ayrılmıştır. -sağlık hizmetlerine 2.2 milyon ayrılmıştır. -milli eğitime 6.1 milyon ayrılmıştır. -bayındırlık hizmetlerine 14 milyon ayrılmıştır. -savunmaya 33 milyon ayrılmıştır. -cumhurbaşkanı yıllık maaşı 60 bin liradır. -cumhurbaşkanına yılda en fazla 84 bin tl olağanüstü ödenek verilebilir. -başbakanın yıllık maaşı 3 bin 500 liradır. -sabit memur maaşı yoktur. memur maaşları atama sonrası kişiye ve hizmetine göre belirlenir.. işte mart ayında açıklanan bu kısıtlı bütçeden eylül ayında elde kalanlar ile 13 eylül 1924 erzurum depreminin yaraları sarılmaya çalışılmıştır. (ve yaralarda sarılmıştır. depremden 37 gün sonra bölgede dışarıda yaşayan evsiz kalmamıştır.) bu arada deprem bölgesine yunanistan nüfus mübadelesi sebepli yerleştirilen ayrıca 1000 kişilik bir ek nüfus da vardır. bu nüfus da burada mağdur edilmemiştir."
Grekov Kafkayevski

Grekov Kafkayevski

@Grekov_Kafkayevski
·
29 Şubat 18:55
Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafları bize ne söyler?
iki üç gündür biraz hastayım. bu süreçte kitap okuyamadım. uzun süre kitabın başında duramadığım için kitap okuyamadığım bu sürede aklıma geçenlerde
Fotoğraflarla Atatürk
Fotoğraflarla Atatürk
kitabını okuduğum/fotoğraflarına baktığım geldi. ben genelde Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğraflarına bakarken o zaman gerçekleşen
Reklam
Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafları bize ne söyler?
iki üç gündür biraz hastayım. bu süreçte kitap okuyamadım. uzun süre kitabın başında duramadığım için kitap okuyamadığım bu sürede aklıma geçenlerde
Fotoğraflarla Atatürk
Fotoğraflarla Atatürk
kitabını okuduğum/fotoğraflarına baktığım geldi. ben genelde Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğraflarına bakarken o zaman gerçekleşen
Millet kelimesi Arapçadır ve Kur'an'da 'aynı dine inanan topluluk' olarak kullanılır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu ilk yıllarda, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk bile nüfus mübadelesi kanunuyla Hıristiyan Türkleri Yunanistan'a göndermiş ve Yunanistan'daki Müslümanları da aynı şekilde Türk ırkına mensup olup olmamalarına bakmaksızın Türkiye Cumhuriyeti'ne kabul edip vatandaşlık vermiştir. Eğer Atatürk normalde bazılarının zannettiği gibi kafatası ırkçılığı yapan birisi olsaydı, Müslüman olmayan Türkleri katiyen etmez ve Yunanistan'a göndermezdi.
milli mücadele sırasında batı cephesi ve batı cephesinde yaşananlar özelinde okumalar yapmak istiyorum.. sonra bir anda birinci dünya savaşı sırasında cephelerdeki şehitler, gaziler, esir alınanlar hakkında okumalar yapmak istiyorum.. sonra bir anda bu isteğimin yerini türkiye-yunanistan nüfus mübadelesi özelinde mübadeleye dahil olanların yaşadıkları özelinde okumalar yapma isteği alıyor.. derken devamında bu isteğim de köy enstitüleri, köy enstitülerindeki görevliler, köy enstitülerinde eğitim-öğrenim görenler hakkında okumalar yapma isteğime mağlup oluyor.. bu isteğim de ilerleyen zamanda milli mücadele sırasında anadoludaki isyanlar ve bu isyanlar sırasında yaşananlara yönelik okumalar yapma isteğim karşısında yavaş yavaş azalıyor.. .. bu böyle farklı farklı okumalar yapma isteğimin içimde doğup sonrasında yerini başka bir konuda okumalar yapma isteğime evriliyor.. şimdi yine böyle bir kararsızlıktayım. bu konu üzerinde düşünüp kendi kendime başımı daha fazla ağrıtmamak için
150'likler
150'likler
adlı kitaba inceleme/tanıtım yazısı yazmaya karar verdim. (he bu yazıyı yazarken yine 'acaba hangi dönem/konu üzerine okuma yapsam?' diye yine düşünecek miyim, evet düşüneceğim..) lol.
Bu mübadele esasen Türk-Yunan mübadelesi de değildi. Peki neydi? Müslüman-Ortodoks mübadelesi idi. Bu sebeple tek kelime Rumca bilmeyen Karamanlı Ortodoks Türk nüfus da Yunanistan'a gönderildi. Karamanlı Türkler, Oğuzlardı. Ortodokslardı ancak Türklerdi. Türkçeleri, belki bizim Türkçemizden daha temizdi. Yunan alfabesiyle Türkçe yazarlardı. İncilleri dahi böyleydi, Yunancayı hiç bilmezlerdi. Bu topluluğun gitmesiyle birlikte Türkiye önemli bir grubunu kaybetti. Göndermek mecburiyetindeydik çünkü Yunanistan ve büyük devletler grubu onları da mübadeleye dahil ettiler.
Sayfa 93
Reklam
1922 yılı sonlarında Lozan Konferansı toplandığında Ankara, performansı uluslararası diplomasi tarihinde bir klasik olmuş olan Ismet İnönü tarafından temsil edilmekteydi. Kısmen sağır olan İnönü, İngiltere dışişleri bakanı Lord Curzon Türk taleplerine karşı uzun konuşmalara başladığında kulaklığını kapatırdı. Curzon itirazlarını tamamladıktan sonra da sanki İngiltere dışişleri bakanı tek kelime etmemiş gibi Misak-ı Milli'nin tanınması ısrarlarını sürdürürdü. İnönü'nün inadı delegelerin tahammülünü taşırdıysa da Ankara'nın konumu açısından başarılı olmuştu. Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923'te imzalandığında, Türk egemenliği kuzey Irak'ta Musul dışında Misak-ı Milli belgesinde talep edilen bütün bölgelerde tanınmıştı. Bu, Osmanlı İmparatorluğu'nun Anadolu kısmı için çok önemli bir değişimdi; 1920'de bölünmüş ve işgal edilmiş durumdan üç yıl sonra uluslararası alanda tanınan, bağımsız Türkiye millet devleti olmuş, iç politika ve maliyesi üzerindeki kısıtlamalardan (19. yüzyılda alınmış borçların yükümlülüğü devam ediyordu) kurtulmuştu. Bir milli bağımsızlık savaşı potası içinde yeni bir millet yaratılmıştı. Egemenliğin sınırlı olduğu tek yer Boğazlar'dı; Boğazlar uluslararası denetimde kalmıştı, ama 1936'da o konuda da Türklerin kayıtsız şartsız kontrolü kabul edilmiştir. Yunanistan ile Türkiye arasında yapılan ayrı bir anlaşmayla iki devlet arasında zorunlu nüfus mübadelesi yapılacaktı. Türkiye'de yaşayan 1.3 milyon Rum Yunanistan'a giderken 400 bin kadar Türk de Yunanistan'dan Türkiye'ye göç ettiler.
Sayfa 201 - Agora KitaplığıKitabı okudu
Yunanistan ile Türkiye arasında zorunlu nüfus mübadelesi...30 Ocak 1923'te imzalanan anlaş­ma, etnik temelin tanımında dini kullanıyordu. Sonuçta Ortodoks kilisesine bağlı olan 1.100 bin eski Osmanlı vatandaşı Yunanistan'a göç ederken, genelde Makedonya ve Girit'te yaşayan 380 bin Müslüman Türkiye'ye geldi. Rumların birçoğu daha anlaşma irnzalanmadan kaçmıştı ama Orta Anadolu'da Karamanlı olarak bilinen Türkçe dil­li Rumlarla, Karadeniz kıyısında ve başka bölgelerde yaşayanlar da kendilerine yeni bir vatan aramak zorunda kaldılar. Batı Trakya' daki Müslümanlarla, Büyük Savaş'ın bitiminden önce İstanbul sınırları için­ de yaşayan (yerleşik) Rumlar bu göçten muaf tutuldular. Ama yaklaşık 150 bin Rum'un ya kendi isteğiyle ya da zorunlu olarak eski Osmanlı başkenti ve çevresini terk etmesiyle bölgenin karakteri geri dönülmez bir biçimde değişti... Zorunlu takas süreci Türklerden çok Rumları etkilerken, Bulgaristan, Yugoslavya ve Romanya gibi diğer Balkan ülkelerinden göç edenlerle de Türkiye'nin nüfusu arttı(1935 sayımı 960 bin Türk'ün yabancı ülkelerde doğduğunu gösteriyor. Bunlardan 370 bini Yunanistan, 227 bini Bulgaristan, 158 bini Yugoslavya, 70 bini Sovyetler Birliği sınırları içinde kalan topraklar ve 62 bini Romanya' dan gelmişti).
Sayfa 454 - Remzi Kitabevi.
1924 yılındaki Türk-Yunan nüfus mübadelesi Venizelos'un talebiyle yapılmıştır. Venizelos, elindeki mevcut Yunanistan'ı kalabalıklaştırmak için Anadolu'daki Helen nüfusu istedi. Büyük devletleri de buna ikna etti ve Türkiye bunu kabul etmek zorunda kaldı. Mübadele ile birlikte Anadolu'dan1,5 milyon kadar insan karşı tarafa göç etmişti. Bize ise o topraklardan 500 bin kadar insan geldi. Mübadelede esas, Müslüman ile Ortodoks nüfusun mübadelesi idi. Bu sebeple iyi Türkçe bilmeyen Yunanistan tebaasından bir Pomak Türkiye'ye gelirken, Yunanca bilmeyen Karamanlı Ortodoks bir Türk Yunanistan'a gitti. Karamanlı Türkler Hristiyanlardı, Ortodokslardı ancak Türklerdi. Yunan alfabesiyle Türkçe yazarlardı. Yunancayı ise bilmezlerdi. Bu topluluğun gitmesiyle birlikte, Türkiye önemli bir Hristiyan grubunu kaybetti. Buna karşılık Türkiye'ye Selanik'ten, Yanya'dan, Batı Trakya'dan, Adalar'dan ve özellikle de Girit'ten Müslümanlar geldi. Anadolu Helenlerinin Yunanistan'da çok mutlu yaşamadıklarını da söylemek gerekir. Buraya gelenler ise, zorluklara kısmen intibak edemedilerse de Türkiye'nin değişim ve gelişiminde çok büyük faydalar sağladılar.
Sayfa 278 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.