Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şed kuşanma;
'genç belli bir olgunluğa eriştikten sonra aileye fütüvvete girme merasimi yapılıyordu. bumerasim, ayrı bir kuşak kuşatma 'şed bağlama" töreniydi. şed kuşanırken gençlere yedi öğüt veriliyordu; 1-allah yolunu hatırla 2-dinini gözet 3-çekinme yolunu sıkı tut 4-ahirete hazırlan 5-insanların ayıplarını ört 6-kötü huylarını gider 7-insaflı ol bu öğütlerin tutulmasından sonra üstat gençlerin kuşağına 3 düğüm atıyordu. bu 3 düğümde kişinin 3 şeyi bağlanıyordu; gözü haram olan şeylere, ağzı günah olan sözlere, eli zulümlere... ahilik teşkilatında yeterince eğitilen, olgunlaşan gençler, belli bir süre sonra "belini açma" merasimine tabi tutuluyordu. bu merasimler ahi'nin kuşağındaki 3 düğüm açılmakta ve "alemde terbiye" için hayatın içine bırakılmaktaydı. üç düğümün çözülmesi ile ahi'nin üç şeyi açılıyordu; kapısı konuklara, kesesi kardeşlerinden ihtiyacı olanlara, sofrası bütün açlara.... melih uslu, motto dergi, sayı 30,
Genç Motto - Sayı 30 (Mart 2024)
Genç Motto - Sayı 30 (Mart 2024)
24.02.2024
Sıcak bir yatakta ya da konforlu bir hastane odasında ölmek isteyenler, cephelerde ömrünü geçiren Müslümanlara terörist diyor! Rezidansta oturan veya hayatında sinek dahi görmeyen fetva ehli, köylüye fetva veriyor! Marka ve moda peşinde koşan kadınlar, üç beş çocuklu kadınlara akıl veriyor. Tırnağında ojesi, dudağında ruju, yanağında boyası, başında topuzu, ayağında topuklu ayakkabısı eksik olmayan zamane genç kızları, baştan aşağı örtünen hemcinslerine acır gibi bakıyor. Cebindeki beş kuruş parayla 250 bin liralık arabayı almaya çalışan zamane delikanlısı, sosyal medyada İslam için ölürüz yazıp aynı gün bankadan faizli araba kredisi almaya gidiyor. İslam başkalarının nefislerini hesaba çekme dini değildir. Kendi nefsine acı! Kendini arındır, kendini temizle, kendine bak, kendine öğüt ver, kendine fetva ver, müftüler fetva verse de, kendini hesaba çek... Murat Padak
Reklam
يَا بَنٖٓي اٰدَمَ قَدْ اَنْزَلْنَا عَلَيْكُمْ لِبَاساً يُوَارٖي سَوْاٰتِكُمْ وَرٖيشاًࣞ وَلِبَاسُ التَّقْوٰى ذٰلِكَ خَيْرٌؕ ذٰلِكَ مِنْ اٰيَاتِ اللّٰهِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ ﴿٢٦﴾ Ey Âdem oğulları! Size mahrem yerlerinizi örtecek giysi, süsleneceğiniz elbise yarattık. Takvâ elbisesi, işte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah’ın âyetlerindendir.
Hieronymus Bosch, tıpkı resimleri gibi oldukça gizemli bir figür. Üç parçalı tabloda özellikle bugün sunduğumuz merkez panelinde yer alan sembolizminin karmaşıklığı, akademik çevrelerde yüzyıllar boyunca çok çeşitli yorumlamaları ortaya çıkarmıştır. *Dünyevi Zevkler Bahçesi* eserin orijinal ismi değil ve modern zamanlarda verilen bu isim yanılgılara yol açmaktadır. Sanat tarihçileri, üç parçalı tablonun bu merkez panelinin ahlaki bir öğüt mü yoksa kayıp cennetin panoraması mı olduğu konusunda ayrışmış durumdalar. Bu dönemin üç parçalı tablolarının genellikle sırayla okunması amaçlanırdı, sol ve sağ paneller çoğunlukla Cennet Bahçesi ve Kıyamet Gününü tasvir ederken, ana konu merkez parçada yer alırdı. Bu merkezi panelde Tanrı'nın yer almıyor oluşu Bosch'un eserini benzersiz kılıyor. Panelde bunun yerine bir insanlık tasviri, özgür iradeyle çeşitli zevklerin arayışında olan çıplak kadınlar ve erkekler olarak yer almakta. Üç parçalı tablonun bir mihrap olarak tasarlanıp tasarlanmadığı bilinmemektedir. Fakat genel görüş, merkez ve sağ panellerdeki aşırılıkların bir kilise veya manastırda işlev görmesi olasılığını azalttığını, bunun yerine sıradan bir müşteri tarafından yaptırılmış olabileceği yönündedir.
Şeriat ve Kadın 5
Tabiaten disiplin nedir bilmeyen ve bu nedenle askeri meziyet- lerden yoksun olan Arap bedevisini savaşa sürükleyebilmek için Muhammed'in bulduğu çarelerden biri de, ganimet alınan esir kadın- ları paylaşmaktı. Böylece İslâm adına savaşa girenler, sadece Cen- netteki hurilere kavuşma şevkiyle değil, fakat Cennetlerden önce yer- yüzü
Şeriat ve Kadın 2
Evlilikte olduğu gibi toplum yaşamlarında da kadının karar alıcı rollerde görünmesi, örneğin halifelik, kadılık ya da imamlık gibi işler yapması önlenmiştir. Yine bundan dolayıdır ki Kur'ân'a, Tanrı'nın kadınlardan peygamber göndermediğini, meleklerini dahi dişilerden değil erkek cinsinden seçtiğini ve çünkü eksik akıllı olarak
Reklam
İbn Teymiyye'ye Atılan İftiralara Reddiye...
Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye’ye; çağdaşı mutasavvıf, kelamcı ve bid**’atçi düşmanlarından çokça iftiralarda bulunulduğu gibi, çağından sonra günümüze kadar da (bu durum) devam edecek gibi görünmektedir. (Meyve veren ağaç taşlanır) Ancak bu iftiralar arasında en şaşırtıcı olup hasım bidatçilerin dayanak kabul ettikleri iftira
Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm’ın Gözleri Yaşartan Öğüdü
Sahâbe, Resûl-i Ekrem’in sözleri karşısında ürperir, kalpleri titrer ve gözlerinden yaş akıtarak ağlarlardı. Bütün bunlar, samimiyetle inanmanın, itaat arzusu içinde olmanın, Allah ve Resûlü’nü sevip, saymanın birer göstergesidir. Kur’an ve Sünnet karşısında bizlerin de örnek almamız gereken davranışlardır. Ebû Necih İrbâz İbni Sâriye Radıyallahu
Rüya Yorumlama
Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadislerinde de "Rüya gören onu hiç kimseye söylemediği sürece o, bir kuşun ayağına bağlıdır (zuhur etmez); söylerse zuhur eder. Böyle olunca rüyanızı yalnız akıllı, sizi seven veya size öğüt verecek durumda olan kimselere söyleyin." buyurmuştur (Tirmizi). İmam Malike "Herkes rüya tabir eder mi?" diye
Saydım (Kendimden)
Boş sayfalara boş şiirlerimi sıralarım, Ha yani şiir de denmez ya belki ben öyle sayarım. Ben saymayı severim. Sıkılınca yumruklarım birden elliye sayarım. Anam derdi ki, Elliye kadar say geçer, Bilmedim anamın elli yıldan bahsettiğini. Bir sayı sevdası uğruna yirmi yılın bittiğini İki yüz kırk ay saydım, Dokuz yüz altmış hafta saydım. Yedi bin üç yüz gün saydım. Elli gelmedi, ve anamdan öğüt, elli hiç bitmedi. Boş sayfalarda boş satırlar yazarım. Boş satıları sayarım, Ben severim saymayı... Yokluğunu hasretinden saydım. Kavuşmayı vuslatından saydım. Sensizliği hiçlik saydım. Beklemeyi sabırdan saydım. Seni meleklerden saydım. Ve gelmedi senli hiç birşey geriye, Ödenmedi sevdanın vebali. Bu vebalini de vicdan azabı saydım.
HAKAN US
HAKAN US
Reklam
Anmaz mısın sen şol güni gözün nesne görmez ola Düşe sûretün topraga dilün haber virmez ola Çün ‘Azrâîl'i ne tuta assı kılmaz ana ata Kimse döymez o heybete halkdan meded irmez ola Gele sana cân alıcı dahı cân alur kılıcı ‘Aklunı başdan alıcı bir dem amân virmez ola Evvel gele şol yuyucı ardınca şol su koyucı İledüp kefen sarıcı bunlar hâlün bilmez ola Oglan gider dânışmâna saladur dosta düşmâna Sonra gelmek peşimâna sana assı kılmaz ola Agaç ata bindüreler sinden yana göndereler Yir altına indüreler kimse ayruk görmez ola Üç güne dek oturalar hep işüni bitüreler Ol dem dile getüreler ayruk kimse anmaz ola Yûnus miskîn bu ögüdi sen sana virsen yig idi Bu şimdiki mahlûkâta ögüt assı kılmaz ola Yunus Emre
Zikir - Tespih - Boncuk çekme hakkında aydınlanma
” الذّكرZİKR” sözcüğünün sözlük anlamı “bir şey için korumak; anmak, hatırlamak, hatırdan çıkarmamak, öğüt almak, unutmamak, ibret almak” demektir. (Lisan, Tac, el Müfredat; zkr mad.) Sözcük, gerek “zikr” mastarı ve gerekse diğer tüm türevleri olarak Kur’an’da hep bu sözlük anlamıyla kullanılmıştır. Ancak sözcük “ez-Zikr” olarak [harf-i tarif
Ata Nalı Ters Çakmak
Dünya hayatı ve imtihan dediğimiz şey ters çakılmış bir çift at nalından ibarettir. Nal ters çakılmıştır, imtihanımız budur. Eğer görünene uyup onu takip edersek sefalete, bu hileyi görüp görünmeyene uyarsak da zarafete dûçar oluruz. Madde araz ve hüviyetten oluşur. Tıpkı kitaptaki yazının araz ve mürekkebin hüviyet oluşu gibi günlük hayatın
440 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.