“Umarım konuşmasını öğreniyorum”diye kekeledi,
“İçimde söylemek istediğim öyle çok şey var ki. Kimi zaman tüm dünya, yaşam, her şey içime girmiş de benden onların sözcülüğünü yapmamı istiyorlarmış gibi geliyor bana. Nasıl hissettiğimi anlatamıyorum. İçimdeki yüceliği duyuyor ama konuşmaya başladığımda bir çocuk gibi geveliyorum. Duyguları
sözcüklere dönüştürmek büyük bir iş .İster söylensin, ister yazılsın bu sözcükleri okuyanlar ya da işitenler aynı duygulara
sahip olmalı. Büyük bir iş bu.
Dinlerken kafasında yepyeni bir aşk kavramı doğdu. Mantığın aşkla hiçbir ilişkisi yoktu. Sevdiği kadının doğru düşünüp düşünmediği hiç önemli değildi. Aşk mantığın üstündeydi.
Garip, güzel, sonra mahzun
Işıkla yağmur beraber,
Bir türkü ki gamlı, uzun,
Ve sen gülünce açan güller.
Beyaz, beyazdı bulutlar,
Gölgeler buğulu, derin;
Ah o hiç dinmeyen rüzgar
Ve uykusu çiçeklerin.
...
...
Ebedi âşığın dönüşünü bekler
Yalan yeminlerin tanığı çiçekler
Artık olmayacak baharlar içinde.
Ey, ömrün en güzel türküsü aldanış!
Aldan, geçmiş olsa bile ümitsiz kış;
Her garipsi ayak izi kar içinde
Dönmeyen âşığın serptiği çiçekler.
Ya sen! ey sen! Esen dallar arasından
Bir parıltı gibi görünüp kaybolan
Ne istersin benden akşam saatinde?
Bir gülüşü olsun görülmemiş kadın,
Nasıl ölümsüzsün aynasında aşkın;
Hatıraların bu uyanma vaktinde
Sensin hep, sen, esen dallar arasından.
...
...
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...
Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
Yeşil pencerenden bir gül at bana,
Işıklarla dolsun kalbimin içi.
Geldim işte mevsim gibi kapına
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.
Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak
Ben aşkımla bahar getirdim sana;
Tozlu yollarından geçtiğim uzak
İklimden şarkılar getirdim sana.
...
...
"Çok şaşırmadınız mı? Şu an tutuklusunuz."
" Çok şaşırmış olsam da, otuz yıldır hayattayım ve kendi yolumu tek başıma çizmek zorunda kaldığımdan, beklenmedik şeylere bağışıklık kazanmış sayılırım ve bu tür şeyleri artık felaket olarak kabul etmiyorum"