Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Kulak medeniyeti" idik, “göz uygarlığı” olduk. “Göz, yol göstericidir; kulak yol buldurucudur." diyor Hz. Mevlânâ. Bunun için mi düşünemiyor, "yeni şeyler” söyleyemiyoruz? Semâ yani işitme, tasavvufta gerçekten çok önemli bir husustur. Aslında geleneksel eğitimde işitme çok önemlidir, işitmenin ardından görme gelir. Görme ameliyesi önce kafa gözüyle başlar, ardından tamamen kalp gözü veya bazı geleneklerde üçüncü göz olarak tabir edilen gözün açılmasıyla sürer ki gerçek görme odur. Aksi takdirde, görmek ve bakmak ayrımı olur. Zira her bakan görmez. Bu Kur'ân-ı Kerim'de dahi ifade edilir: "Ey Habibim! Onları sana bakar görüyorsun ama onlar seni görmüyorlar."
Haset ve Kıskançlık
Haset, arzulanan bir şeyin başka birine ait olduğu ve bize değil de ona haz verdiği inancının yol açtığı kızgınlık yüklü bir duygudur. O istenen şeyi sahibinden çekip almaya ya da bozmaya, kirletmeye yönelir. Haset, iki kişi arasında yaşanır. Haset eden, haset edilenin elinde olan şeyin onun elinde olmasından huzursuzluk duyar ve o kişinin bunu kaybetmesini arzular. Kıskançlık da hasede dayanır; ama kıskançlık bu duyguyu hisseden insanın en az iki kişiyle ilişki içinde olmasını gerektirir: Kişi, kendisine duyulan sevginin rakibi tarafından elinden alındığına ya da alınma tehlikesi bulunduğuna inanıyordur. Seven ve sevilen iki kişi arasına bir üçüncü kişi girmiştir. Kıskançlık hisseden kişi, elinde olanı yitirmekten korkar. Haset duyan kişi ise, kendi istediğinin bir başkasında olduğunu gördüğü için acı duyar. Hasetli kişi haz ve memnuniyet görüntülerinden sıkıntı duyar. Ona ancak başkalarının sefaleti, huzur verir. Bu yüzden, haset eden kişiyi tatmin etmeye yönelik her türlü çaba nafiledir. Kıskançlık, bir bakıma, sevilen bir nesneyi veya özneyi koruma çabasıdır; haset ise başkalarının sefaletini ister, bu bakımdan, kıskançlık hasede kıyasla daha masum bir duygu olarak kabul edilebilir.
Reklam
"Üçüncü Ev." yazısının önünde durduğumda ellerim sırt çantamın kollarındaydı. Yorgun hissetmiyordum, içeri girip dinlenmek ya da günü bitirmek istemiyordum ama kimseyi merakta bırakmak da istemiyordum. Eve doğru ilerledim. Islak zemine bastıkça çıkan su sesi ile yol aldım ve evin merdivenlerinin yanında kalan ön duvarının önünde durdum. Yere eğilip merdivenlerin altında kalan kömür parçalarından birini sol elimle aldım ve sağ elime geçirdim. Kömür parçasının nemli olmasını umursamadan elimi duvara götürdüm ve onlara bir not yazdım. "Dördüncü eve geçiyorum. Orada görüşürüz. - Kumru"
Bir yol tıkalıysa diğerinden gidersiniz, o da yoksa üçüncü yolu siz yaratırsınız. Bu, bütün hayatınız için geçerlidir. Ancak bir defa geçtiğiniz yoldan bir daha geri dönmeyeceksiniz. Çünkü lüzumsuz geri dönüş başarısızlıktır, tekrara düşmektir, ufku kapatmaktır.
Üçüncü Bab: Şivekârın Yolculuğudur
Yol canlılıkla mukayyet Gitti deriz Ölenler için Yalnız yaşayanların işidir Yola çıkmak, yolu kat etmek.
Sayfa 126 - Tiyo YayınlarıKitabı okudu
SON PEYĞƏMBƏR HƏZRƏT MƏHƏMMƏDƏ ÜÇÜNCÜ GÖZƏLLƏMƏ
Ey varlığı ən təmiz ruhlardan daha təmiz! Ruhuna canım fəda! Ulu peyğəmbərimiz! Sənsən rəhmət yurdunun tən ortası, mərkəzi, Qələminlə silindi hər zəhmətin nöqtəsi. Sən Əcəm şahlarının həmişəlik şahısan, Ərəb yolçularının Ayısan, pənahısan. Yolu göstərməsən də, yol tapırlar sayəndə, Baş kətxuda özünsən, kəndə heç dönməsən də.
Sayfa 41 - "Lider" nəşriyyatKitabı okuyor
Reklam
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
Anlam Arayışı
Logoterapinin ortaya koyduğu gibi, insanı hayatta anlama ulaştıran üç temel yol vardır. İlki bir yaratım yada görev yerine getirme sürecidir. İkincisi, bir şeyi deneyimleme yada biriyle etkileşimdir: diğer bir deyişle anlam, sadece çalışmada değil aynı zamanda sevgide de bulunabilir… daha da önemlisi ise hayattaki anlamın üçüncü yoludur: umutsuz bir durumun çaresiz bir kurbanı bile, değiştiremeyeceği bir kaderle karşı karşıyayken kendi ötesine geçebilir ve bunu yaparken kendini değiştirebilir. Kişisel bir trajediyi bir zafere dönüştürebilir.
Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar: Kitabın tam adı Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar-Birinci Bölüm: En Eski Zamanlardan Başlayarak Apar Sülâlesinin Düşmesi Tarihi Olan Milâdî 552'ye Kadar şeklindedir. Kitabın hazırlanma ve yayımlanma macerasını önsözün sonunda Atsız şöyle anlatır: "Bu kitabı 1933'te yazmağa başlamıştım. Malatya Orta
Merhaba kitapseverler #KanAhdi#miladinbaşlangıcı#onurcansümer#fantastik#ozlemli_kitaplar#okudumbitti " Belirgin bir kahkaha ile gülen gizemli kişi " Talihin babası yüzüne de gülebilir, gözünü de çıkartabilir. Ben efendimin hizmetkârıyım ve artık bir Kan Ahdimiz var. Kader sizleri koruyamaz. Artık benimsiniz! Kasabaya saldırmayacaksınız ve iki gece ormana girmeyeceksiniz. Şu işe bakın ki bu gece kampınıza iki kişi gelecek. Yarın onları köyün girişinde kurban edeceksiniz! Sözlerimi iyi dinleyin ve köpek gibi iz sürmeye devam edin!" dedi ve ormanın içinde kaybolmak için arkasını döndü. Bir iki adım ardından hiç orada olmamış gibiydi." 1. Kitap_ 1.cilt Dünyanın çöküşünden önceki Perean'it çağı, Arnialda çağı, 1. Krielgel çağı, 2. Krielgel çağı, Arkiatlon çağı ile devam ediyor... Çoktan yaşanmış bir zamanda,olmuş olanda olacak olan için olmakta olana tüm iradelerin üzerinde bir hükümle oyun kurulmuş ve unutulmuş olan Kan Ahdi' nin vaatleri gerçekleşmiş bedel için geliyordu. Ahdedilmiş olan kaderin seçtiği kanlı yoldan sona doğru ilerlerken Sonsuzluktan Doğan ile İnyadorva' daki yaşamın sonu ve Korak' ın yok oluşunu getirecek olan bir mücadelenin içerisine girmek üzere. Kibirleri altında ezilen insanlar sonsuzluğun yozlaşmış şehvetine doğru ilerlerken Kaderin seçtiği, kaderi sona taşıyacak olan yolda, aydınlığın ve karanlığın arasında üçüncü bir yol arayışında. Asla var olmamış ve var olmayacak tek yolda ilerlerken Korak , Ahdedilği üzere kan kusacak... Bu türü sevenlere önerim olsun. Sağlıcakla kitapla kalın @perseusyayinevi
Aylin Sezersan
Aylin Sezersan
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.