Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir çocuğun sorusu
Benim de karıştırdın kafamı. Düşün dedikse değil o kadar... Her şeyin bir sınırı var. Dedim ya, aşırısı zarar...
Nesin yayınlarıKitabı okudu
33 kurşun
1. Bu dağ Mengene dağıdır Tanyeri atanda Van'da Bu dağ Nemrut yavrusudur Tanyeri atanda Nemruda karşı Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur Bir yanın seccade Acem mülküdür
Reklam
Bana dönek demiş itin birisi Açığım neymiş sor hele hele Eli çatlamamış ayı irisi Gel bizim köylerde dur hele hele Bir yığın kitabı yığmış önüne Sinek konsa korkar tatlı canına
Saat sabahın beş buçuğu, dünyaya istemediğin bir rüyadan uyanmışsın bakıyorsun yanın boş, oda boş, ev boş kalkıp pencereden bakıyorsun, sokaklar boş her yerde buğulu bir tenhalık aylardan kasım mı ne bundan bile emin değilsin bir sigara yakmayıp ne yapacaksın çıkıyorsun sokağa herkes herkesle aynı kaldırımda ama kimse kimseyle yan yana
26 MART 2024
Olm siz adam akıllı insanlar olsaydınız hiç kadınları bu sohbete dahil etmez konuyu uzatmadan Burhan ve babamla konuşurdunuz ama siz naptınız yine her zamanki gibi kendinizi büyük gördünüz. Neyse Allah büyüktür elbet bir gün hakkımız sorulacaktır. Tamam belki bu hırsızlık olayı tam gün yüzüne çıkmamış olabilir ama biz sizin ne olduğunuzu çok çok
Akıl hastanesinin bahçesinde sigara içiyordum. Merakımdan sanırım, bir şekilde orda buldum. Kendi halinde, oldukça normal davranan, yüz çizgilerinden, 40 larında olduğunu gösteren Bi adamla göz göze geldik. Ben birkaç kez kafamı çevirsem de o gözünü hiç çekmedi. Kıyafetlerinden anladığım kadarıyla misafirdi orada, hasta demeye dilim varmıyor. Önce biraz çekindim, sonra cesaretimi toplayıp küçük adımlarla yaklaştım. "Sigara versene" dedi hemen. Sigarayı uzatırken "neden buradasınız?" Demiş bulundum. Sigarasını yaktı, tekrar gözünü üstüme dikti. Kırpmıyordu bile, ürkmedim desem yalan olur. "İyi günler" diyerek uzaklaşmaya karar verdim. "Belki de yanlış bir soru sormuşumdur, belki canını sıkmışımdır ya da ne bileyim "adam deli işte" dedim gizlicen. "Sen neden burada değilsin?" bulunduğum yerde, yaklaştığımdan dünyaya bakıyorum.Bu sefer daha da yükselterek tekrarladı "Sen neden burada değilsin? Onca sahtekârın, onca vicdansızın, onca ihanetin içinde durabilmeyi nasıl başarıyorsun? Çocukların bulunduğu, çiçeklerin koparıldığı, vurulan sevgilerin harcandığı, umudun tükendiği, renksiz, dışarıda yapay bir dünya var. Uyuşmadan uyum sağlayamadığım, gürültüden uyuyamadığım.. Kirli, kibirli, kaba bir dünya var. Çıkarları uğruna seni çakıyla son model Bir arabayı çizer gibi çizecek binlerce insan var. Kanını emecek birsürü vampir. Sana kullanılıp, köşeye atılmış pis bir mendil gibi hissettirecek birsürü katil. Sen neden burada değilsin?"
Reklam
Akıl hastanesinin bahçesinde sigara içiyordum. Merakımdan sanırım, bir şekilde orda buldum kendimi. Kendi halinde, oldukça normal davranan , yüz çizgilerinden, 40 larında olduğunu düşündüğüm Bi adamla göz göze geldik. Ben birkaç kez kafamı çevirsem de o gözlerini hiç çekmedi. Kıyafetlerinden anladığım kadarıyla misafirdi orada, hasta demeye dilim varmıyor. Önce biraz çekindim, sonra cesaretimi toplayıp küçük adımlarla yaklaştım yanına. "Sigara versene" dedi hemen. Sigarayı uzatırken "neden buradasınız?" Demiş bulundum. Sigarasını yaktı, tekrar gözlerini üstüme dikti. Kırpmıyordu bile, ürkmedim desem yalan olur. "İyi günler" diyerek uzaklaşmaya karar verdim. "Belki de yanlış bir soru sormuşumdur, belki canını sıkmışımdır ya da ne bileyim "adam deli işte" dedim içimden. "Sen neden burada değilsin ?" Diye bağırdı arkamdan. Öyle bağırdı ki, arkamı dönmeye korktum. Cinnetle bağırır gibi.. Döndüm yüzümü, olduğum yerde, yaklaşmadan baktım yüzüne. Bu sefer sesini daha da yükselterek tekrarladı "Sen neden burada değilsin? Onca sahtekârın, onca vicdansızın, onca ihanetin içinde durabilmeyi nasıl başarıyorsun? Çocukların vurulduğu, çiçeklerin koparıldığı, sevgilerin harcandığı, umudun tükendiği, renksiz, yapay bir dünya var dışarıda. Uyuşmadan uyum sağlayamadığım, gürültüsünden uyuyamadığım.. Kirli, kibirli, kaba bir dünya var. Çıkarları uğruna seni çakıyla son model Bi arabayı çizer gibi çizecek binlerce insan var. Kanını emecek birsürü vampir. Sana kullanılıp, köşeye atılmış pis bir mendil gibi hissettirecek birsürü katil. Sen neden burada değilsin ?"
Şerefsiz Hikmet beni hastaneye bıraktıktan sonra cehennem olup gitti hayatımızdan. Hatta gitmek için uyanmamı bile beklememiş deyyus! Çocukları bırakmış annemlere, Hasta kızınızla uğraşamam' demiş. Ulan hastabakıcısın sen, hastayla uğraşmak senin işin! Ama demek işini eve taşımayı sevmiyorsa benim adam, o da haklı. Hiç üzülmedim, gitsin. Çocuklarım için hızla toparlanmalıydım. İyileşmek için elimden geleni yaptım
BÜYÜKLERE MASALLAR (AZ EVVEL UYDURDUM)
Bir gün iki genç birbirine aşık olmuşlar. Ama diğer genç daha abartılı aşık olmuş. Hiç vakit kaybetmeden tanışmışlar, sevgili olmuşlar. Bu gençlerin biri Ahmet biri de Ayşe olsun. Ahmet bir gün sevgilisi Ayşe ile gezerken durduk yere sevgilisini omuzuna alıp milletin önünü kesip "senin ağzını burnunu kırarım. Seviyorum lan ben bu kızı"
Oflunun biri, aylarca esîr-i firâş (yatağa mahkûm) bir sûrette yattıktan sonra hastalığının arttığını, ölüm saatinin yaklaştığını hissedince başına toplanmış olan evlatlarına demiş ki: "-Uşaklar, ben gözumi yumdukten sonra mal kavgası yapıp âleme rezil olmanuzdan korkayrum. Gözümün açukluğunda mallarumi size taksim edeceğum!" Evlâtları itiraz etmiş, ölümü kendisine yakıştırmasını doğru bulmamışsa da Oflu: "-Hayır, ben kendi halimi sizden eyi biliyrum. Benim vaktum çok kalmadı. İşume karışmayin. Sozlerumi eyi dinleyin. Ha bu ev en beyük oğluma kalsun. Ona yakışur. Burdan fikaraya verilecek bir dilim ekmek, bi bardak su beni gelir âhirette bulur. Işıkcığumız bu evde sönmesun. Hau mezereye yakın olan tarla ortancanun olsun. Orada bi küçük kom (kulübe) vardur. Oni tâmir eder, beyütur, içinde oturur. Küçük oğlan da Of çarşisindaki tükkâni alsun. Ulan eşek sıpaları, hiç birinuz merak edip benim yolumdan gitmedunuz. Hocalık öğrenmedunuz. Kitaplarum size yaramaz. Olan (onlan) medreseye hibe etdum. Keturup teslim edersunuz. Haa... Hau cenâze yıkamada kullanduğumuz beyük bakur kazan varya, oni da çarşidaki kiliseye verun!" Çocuklar, taksimata bir itirazda bulunmayıp kabul ettilerse de kazanın kiliseye verilmesini akılları almamış ve: "-E buba!(ey baba) ha bu taksimatun herşeyini anladuk da hau kazani kiliseye vermene bi mânâ veremeduk. Bu nereden icap etdi?" diye sorunca, Oflu: "-Ula eşekler, dedum ya, benim vaktum azaldi. Âhirete gideyirum. Ne olur ne olmaz, o da bir dindur!" Not: Fethullah Gülen'e ithaf olunur.
Reklam
Eve sıkıştırılan Kürtçe İktidarın bir milletvekili, “Dünya Anadili Günü”nde Kürtçeyi eve mahkûm eden bir mesaj yayınladı. Turgut Özal’ın “kaset serbestisi” getirirken söylediği “tarlada şarkı söyleme” imkânı bile artık lüks anlaşılan. Ali Duran Topuz Turgut Özal 90’ların başında 12 Eylül’de genişletilerek güncellenen Kürtçe yasaklarının
Ruşen Ali kıssadan hisse aldı. “Ulan şu bir parmak kadar it bile olamadık,” dedi. Gayrı canına tak demiş, tepeden tırnağa yürek kesilmişti. Hemen eve geri döndü. Eline iyi bir kırılmaz aldı. Bu kırılmaz ucuna tam bir okka çivi çaktırdı.
Hani herif idama götürülürken ordan biri, "Üzülme arkadas, beterin beteri var!" demis de, idama giden de, “ulan beteri olur mu?” deyince öbürü, "Olur," demis, "seni asmaya götürüyorlar yine, senden önce birini kazığa oturtmuşlardı." Beterin beteri vardir.
776 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.