Kitap zaten hali hazırda çok sevdiğim, lise yıllarımdan beri takip ettiğim eski Mülkiyenin lafta eski ama asla eskimeyen hocası Murat Sevinç’e ait. Murat hocanın yazılarını her zaman büyük bir ilgiyle okuyorum, insanın yüreğine dokunan ama aynı zamanda ülkenin güncel durumuna dair ince anektodlar barındırıyor yazıları genellikle. İnanılmaz bir gözlem yeteneğinin çok tatlı bir edebi üslupla birleşmiş hali çoğu yazısı bana göre. Elbette bu yorum kişiden kişiye değişebilir.
Söz konusu kitabı okumadan önce yorumlara baktım, bu uygulama üzerinden incelemeleri okudum. Kitap hakkında milleti yeren, halkı küçümseyen vs gibi yorumlar gördüm. Bana kalırsa bu yorumları yapan kişiler maalesef ki ülkemizin sosyolojik yapısından bihaber olan kişiler yahut bazen çok acı şekilde yüze vuran gerçekleri kaldıramaz ya insan, o çeşit bir şey. Çünkü ben kitaptaki satırları okurken(esasında sesli kitap olarak dinledim) ülkemize dair pek çok gerçeği tekrar fark ettim. Eğlenceli bir şekilde, daha doğrusu tirajikomik bir şekilde ülkeme tekrar baktım fakat bu bakışım ülkem üzerinden değil, daha evrensel bir boyuttan oldu. Çünkü yazarın İngiltere’de dil öğrenirken yaşadığı anılardı bunlar. Bu demek değil ki ülkemiz ya da halkımız ya da insanlar kötü. Hepimizin bildiği gibi bir sorunu çözmek için öncelikle sorunu yaratan olguyu bulmak gerekiyor. Kitap ülkemizdeki, pardon dünyamızdaki bazı sorunları görmek için küçük bir delik açıyor. Kim ne alıp anlar ve uygulayabilirse artık. Ben kitabı çok sevdim, okuyunca(ya da dinleyince) akıp giden, anılardan oluşsa da “insanın ruhuna işleyebilen” bir kitap.