Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
325 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
Hani Nietzsche'nin bir sözü vardır ya "Umut kötülüklerin en kötüsüdür çünkü işkenceyi uzatır" diye. Nedense bu kitabın bitişi bana bunu anımsattı. Ne olursa olsun neler yaşanırsa yaşansın insan bir umuda ihtiyaç duyuyor ve o umuda sarılıyor ne kadar imkansız olsa da... Tabi kitabın bir de "insan" olabilmek konusunda okuyucuyu sarsıcı tespitleri var. Nedir insan olabilmek? Önyargılarımız insanlara olan bakış açımızı ne kadar etkiliyor? Kimleri küçümsüyoruz ve neden? Alay ettiğimiz insanların, fiziki veya mental olarak yetersizlikleri olan kişilerin de duyguları olduğunu çoğu zaman nasıl da unutuyoruz. İnsan bazen nasılda acımasız olabiliyor... Tüm bu düşünceleri kafanızda dolaştıracak ve insanlara bakış açınızı daha naif, daha anlayışı yönde etkileyebilecek bir kitap... Yazım dili çok sade ve akıcı. Yaş olarak genç okurların çok daha fazla etkilenip kendilerine yön bulabileceğini düşünüyorum. Uzun lafın kısası beğendiğim ve tavsiye edebileceğim bir kitap...
Algernon'a Çiçekler
Algernon'a ÇiçeklerDaniel Keyes · Koridor Yayıncılık · 201515bin okunma
192 syf.
10/10 puan verdi
Goldingden okuduğum ikinci eseri. Sineklerin Tanrısı kadar akıcı olmasa da bu kitabın en büyük özelliği ayrıntılar diyebilirim. Evet bir yazar ayrıntılara ne kadar hakimse ve bunu kelimelere ne kadar özenli ve inatla dökerse okuyucunun eseri yaşaması olanaklıdır. O esere kapılıp gitmesi ve olaylar zincirinde kendisini bulması olanaklıdır. Zira eserin en dikkat çekici özelliği ise psikolojik harp. Kişinin kendi içinde yaşadığı var olma ya da yanılsamalar, bir savaşım içinde ayrıntılarla birlikte aklı ve onun ötesini irdelemektedir eser. Sıra Tanrıya da geliyor ama o iş ölümün pençesindeyken. Aklı yitirmenin bir üst basamağı da belki de yazarın da dediği gibi ölümdür. Çünkü akılla yaşama tutanan bir insanın tek silahı odur. Böyle eserlere özellikle aşırı duygu bunalımlarını detaylardaki genişlikle kitabın tümüne serpmek bazı okurları sıkabilir ama konsantrasyon eksikliği yaşamayan hiçkimse eserden kopacağına inanmıyorum. Bir adada tek başına kalırsanız başınıza muhtemelen gelecekler. Başka söze gerek yok. Sadece umut etmek işkenceyi uzatır dediler bir yerde, ve bu kitap biraz da haklı çıkarıyor o sözü.
Ceberut Martin
Ceberut MartinWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2018469 okunma
Reklam
712 syf.
10/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Başlık sevmem ben
Ne umutlar ama; Kitaba başlarken aynı geleceğinin büyük umutlarla dolu olduğunu düşünen küçük Pip gibi, ben de büyük umutlarla başlamıştım, bir arkadaşımla birlikte, kendisine
Charles Dickens
Charles Dickens
ın bir başka muhteşem eseriyle beni tanıştırdığı için teşekkür ederim öncelikle... Şimdi esere gelecek olursak , aslında beni takip eden okurlar çok inceleme yazan biri olmadığımı bilirler fakat yine de bir kaç cümle kaleme almadan geçemedim... Benim gözümden hayal kırıklığının , büyük ümitlerin nasıl yıkıldığının çok detaylı ve etkileyici bir ifadesiydi... Hepimiz biraz Pip olduk, biraz Joe, biraz Estella... Sadece yaşadıklarımızın benzerliğiyle değil
Charles Dickens
Charles Dickens
'ın anlatımıyla bizi içine aldığı o ruh haliyle , bütün hisleri , anlayanın ruhuna diyeyim burda sözcüklerle nakşediyor... Eserin başından bir olay ile başlayıp eserin devamında da anlatılan her şey ilmek ilmek baştaki olay örgüsüne bağlanarak tamamlanıyor. Olayların akışı anlatılırken o günün İngilteresi, yoksul , zengin arasındaki uçurum , varlıklı olmanın insanların nezdindeki değeri ve aynı zamanda o varlığı kaybettikten sonraki statünün insanların üzerindeki olumsuz etkisi, sevgi, hırs, acı, intikam vefa, vefasızlık, pişmanlık, kimsesizlik, çocukluk, bir yere ait olma isteği , çocukluk ve bitmek tükenmek bilmeyen o büyük umutlar... Muhteşem bir kalem ile okura bir yazım dehası tarafından aktarılıyor. Kitabı okurken her yaprak çevirişimde aklımda
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
nin şu cümlesi tekrar ediyordu istemsizce "Umut en büyük kötülüktür, çünkü işkenceyi uzatır" Bir işkenceyi okumak hiç bu kadar zevk vermemişti.
Büyük Umutlar
Büyük UmutlarCharles Dickens · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202114,3bin okunma
232 syf.
·
Puan vermedi
(Kısmî olarak spoiler içerir) Nietzsche’nin “Umut kötülüklerin anasıdır: İşkenceyi uzatır” sözünün roman hali. Yıllar ve yıllar boyunca beklediği Tatar ordusu muydu Drogo’nun yoksa daha anlamlı bir hayat mı? Belki gururunun belki kibrinin esiriydi. Pek çok bekleyen gibi. Birini ya da bir şeylerin olmasını beklerken geçip giden zaman gibi akıyor roman iç sıka sıka. Farklı hayatları göze alamayışımız, kendimizi kandırmalar, önceleri daha çok zamanımız var gibi hissedip sonra yitip gidenlere hüsranla bakışımız… Hayat bu. Bu kadar aslında. Bastiani kalesinin tuhaf çekiciliği umudun peşinde takılı kalmayı ve konfor alanını temsil ediyor. Tıpkı ismini hiç sevmese de değiştirmeyen pek çok insan gibi, eziyet gördüğü itilip kakıldığı evliliklerde kalmaya devam eden kadınlar, sevmediği şehirlerde istemediği işi yapan insanlar gibi. Değişimden korkan değişimin getirdiği zorlayıcı hislerle başa çıkamayıp değişimin umuduna sarılmayı yeğleyenleri anlatıyor. Ve sonunda beklenen “gelme artık neye yarar?” dediğiniz yerde geliyor. Yani yaşam/ canlılık bittiğinde…
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,2bin okunma
232 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Umut insanı ne yapıyor iyi biliyorum demişti bir vakit çok sevdiğim biri. Uzun yıllar sonra anlamıştım ne demek istediğini. Nietzsche’nin “ Umut kötülüklerin en kötüsüdür çünkü işkenceyi uzatır” dediğini yazmıştı Irvin Yalom, ona da hak vermiştim. Ve bu kitabı okurken “Ah Drogo!” dedim, “keşke sen de bilseydin bunu. Ufka gözlerini dikip, kahramanca bir yazgının tecelli etmesini beklemek yerine önünden akıp giden hayata odaklanıp yıllarını boşa harcamasaydın.” Tuhaf bir kitap. Yarısına geldim, yok dedim devam edemeyeceğim. Adamdaki beklenti içimi çürüttü. Sonra zorladım bitirdim. Çürüyen içimin yeşermesini beklerdim ama olmadı. Kızdım Drogo’ya. Belki kendimden bir parça bulduğumdan ya da hiç bişey bulamadığımdan, bilmiyorum. Drogo bir çoğumuzun aynası aslında. Fakat bazılarımız gözlerimizi ufka dikip hayalini kurduğumuz yazgının gerçekleşmesini beklemek yerine, önümüzde akıp giden hayata odaklanmayı tercih ederiz. Yazarı düşündüm sonra. Ah Buzzati! dedim. İçindeki hangi uçurumun, hangi göçüğün, hangi geri kalmışlığın, hangi tükenmişliğin ete kemiğe bürünmüş hali bu hikaye? Biliyorum, bir subayın ıssız bir çölün ortasındaki kaleye, bir yalnızlığa yolculuğundan fazlası var burada fakat buna kafa yormayacağım. Sonuç olarak; yanlış yaptın Drogo! O ilk gittiğin gün geri dönmeliydin şehirdeki hayatına, ailene, sevdiğine ve her gününü her saniyesini hissederek yaşamalıydın. Çünkü hayat ‘umut etmek’ eylemini taşıyamaya yetecek kadar uzun değil. Bence okunmasa da olur…
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,2bin okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
Otobiyografik ögeler barındıran zamanında tefrika edilmiş bir roman. Yazar birden fazla intihara teşebbüs etmiştir ve ölüm nedeni de intihardır.Bu romanını da intihar etmeden üç yıl önce yazmıştır. Pandora’nın kutusu İkinci Dünya Savaşı sonrasında Japonya’nın kendini yeniden inşa etmesine paralel olarak kendini inşa etmeye çabalayan bir adamı anlatır.Roman teknik olarak mektuplaşma üslubuyla kurulmuştur.Yani biz okurlar kendini yeniden inşa etmeye çabalayan adamı arkadaşına yazdığı mektuplardan okuruz. Kendisinin yaşıyor olmasının insanlara rahatsızlık verdiğini ve kendini lüzumsuz bir adam olarak düşünen genç adam, çalışanından hastasına kadar herkesin ilginç olduğu bir sanatoryumda kalmaktadır. Sanatoryumda herkesin bir lakabı vardır.Genç adamın lakabıysa Tarlakuşudur. Roman savaş izleri taşır,savaş sonrasındaki insan psikolojisine eğilir,umutsuzluğu ve umut arayışını akıcı bir dille aktarır. Nietzsche ‘nin Pandora’nın kutusu için belirttiği “umut en son kötülüktür.Çünkü işkenceyi uzatır” cümlesini hatırlarken ,roman bir yanıyla bu düşünceyi destekler bir yanıyla da bu düşünceye katılmaz.Yazarın özellikle şu cümlesi etkileyicidir : “ İnsanlar genellikle umutla kandırılır ama aynı zamanda umutsuzluk kavramıyla da aynı şekilde kandırılırlar.Ayrıca karakter ağırlıklı olarak umuttan yanadır ve belirtir:” Kahkahalarımızın kaynağı Pandora’nın kutusunun köşesinde duran küçük taştan geliyor.”Mite göre o küçük taş kutunun içinde kalan umuttur. Roman boyunca ağırlıklı olarak yaşam ve ölüm kavramları işlenir.
Pandora’nın Kutusu
Pandora’nın KutusuOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 20232,406 okunma
Reklam
232 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Tatar Çölü’nün Düşündürdükleri
Dino Buzzati
Dino Buzzati
Tatar Çölü
Tatar Çölü
Drogo ve arkadaşları Bastiani Kalesi’nde Tatar Çölü’nden düşman birliklerinin gelmesiyle birlikte ortaya çıkacak savaşı ve en nihayetinde kahraman olmayı bekleyerek günlerini geçirirler. Bu bekleyiş Drogo için ilk zamanlarda anlamsız olsa bile günler geçtikçe o da bu beklenti içinde kendini buluverir.Bu insanın her sabah uyanmasını ve o gün hayatında farklı bir şeyler olacak umudunu içinde taşıyarak işine gitmesine ve eve yorgun argın döndükten sonra hayatında farklı bir şey olup olmadığını düşünemeden yatıp uyuması çaresizliğini hatırlatıyor. Yarınlara yatıp dünlere uyanan milyonlarca insan var dünyada . Buradaki en büyük yanılgı bu büyük değişikliğin sadece dışarıdan gelecek olaylara bağlı olduğunun düşünülmesi oysa hayatımızdaki büyük değişiklikler çoğu zaman kendi çabalarımız sonucunda aniden değil adım adım ortaya çıkmaktadır. Nietzsche “Umut en büyük kötülüktür, çünkü işkenceyi uzatır.” demiş eğer insan umudumunu başkalarına değil kendine yöneltirse bu sözün oluşturduğu sınırlamadan kurtulur ve yaşamak istediği hayatı daha erişebilir bulur. Yaşanacak günleri düşünerek şu anı heba etmeden geleceğimizi oluşturacak fırsatlara cesaretle atılırsak Drogo’nun yaşamın kıyısından geçip giden talihsiz yazgısına ortak olmadan yaşamı en canlı noktasından yakalayabiliriz belki de.
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,2bin okunma
432 syf.
10/10 puan verdi
·
24 günde okudu
Irvın D. Yalom ~Nietzsche Ağladığında
Belki de sevdiğiniz insanları düşünmektesiniz.Ama daha derinlere inin, sonunda sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz .Siz bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz! Siz arzuyu seviyorsunuz, arzu edilen şeyi değil. ~Nietzsche Ağladığında Benin için 2022 yılının ve #maşuklaokuyorum grubumuzun en iyi romanı .Yoğun ve sürükleyici anlatımıyla bir düşünce romanı. Edebiyatın nasıl düşündürebileceğinin müthiş bir örneği. Friedrich Nietzsche..Din ,ahlâk, modern kültür, felsefe ve bilim üzerine metafor, ironi ve aforizma dolu bir üslupla eleştirel yazılar yazmış Alman filolog, filozof,kültür eleştirmeni, şair ve besteci.Yanlızlığı seçmiş .Acılarıyla barışmış.İhaneti tatmış.Tek sahip olduğu şey, bir valizi ve kafasında tasarladığı kitapları. Hastalığını bilinçli bir şekilde kullanmış ve bambaşka düşünce modeli ile döneminde anlaşılamamış, yıllar sonrayı umut edip ‘belkide düşüncelerimi 2000’ li yıllarda anlamaya cesaret edebilirler’ demiş. “Ümit kötülüklerin en kötüsüdür çünkü işkenceyi uzatır” diyor. Daha sonra, ”Kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmalısınız: önce kül olmadan kendinizi nasıl yenebilirsiniz? diyecek . Ümitsiz! Bruner..Efsanevi bir teşhiş dehası.Ümitsizlerin kapısını çaldığı , psikanalizin ilk kurucularından , hastasına (Nietzsche) hasta olan bir doktor. Kapısını çalan ümitsizlik hastalığı Nietzsche ile Bruner kafası karışığın kafalarını açan bu ikiliyi okumalısınız.
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202352,3bin okunma
81 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bir kaçış olarak değil, bir arayış, bir başlangıç ​​olarak.
"Yaşamın bir varsayımdı. Yaşlanıp ölenler bir geçmiş yığınıdır. İnsan onları düşününce, oldukları şey gelir gözünün önüne. Seni düşündüğümde olabileceğin şey geliyor. Sen bir olasılık yığını oldun, hep öyle kalacaksın." Eseri yayımcılara teslim ettikten on gün sonra Levé, Paris'teki dairesinde kendini astı. Arkadaşını anlatan
İntihar
İntiharEdouard Leve · Sel Yayıncılık · 20212,767 okunma
232 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Umut, bazen imkansıza inanmak, bazen olasılıklara meydan okumak, dağları yerinden oynatmak, bazen hayatları değiştirmek, incindiğinizde iyileşmek değil midir? Kendimizi dolambaçlı bir yolda, çıkmaz sokakta veya olmayı tercih etmeyeceğimiz bir yerde bulduğumuzda, tüm bunlarla başa çıkmak için umuda yaslanırız. En çok da gelecekte olmasını
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,2bin okunma
Reklam
256 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Nedir ki iyimserlik? Aç olan bir insanın aş bulacağı umudu mu, zindana atılan bir mahkumun özgürlüğüne kavuşacağı günü beklemesi mi, sevdiğini kaybetmiş bir insanın acısının zamanla azalacağı mı? Tanımı şöyle yapıyor Voltaire: İyimserlik, insanın kötü bir durumdayken her şeyin iyi olduğunu ileri sürmek çılgınlığına tutulmasıdır. Çılgınlık olarak bahsediyor burda Nietzsche'nin bir sözünü anımsıyorum " Umut etmek bütün kötülüklerin anasıdır zira işkenceyi uzatır" Kahramanımız Candide saraydan kovularak yollara düşer. Aradığı felsefe hocasının dilinden düşürmediği " her şeyin iyi " olduğu düsturundan hareketle. Amerika, Avrupa derken İstanbul'a kadar gelir. Aradığını bu topraklarda bir köylünün ağzından duyacaktır. Savaşlar, ihanetler, kötülükler, işkenceler görür ve her defasında artık şaşırmam der fakat insanların yeryüzünde yaptığı kötülüklere şaşar kalır. Boş insanların, boş zihniyetlerin faydasız olduğu ; çalışmanın ve emeğin insanı kötülüklerden koruyacağı teması üzerine yazılmış bir kitap. Mutlaka tavsiye ederim.
Candide ya da İyimserlik
Candide ya da İyimserlikVoltaire · Adam Yayıncılık · 20005,1bin okunma
460 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
#kitapyorumum #sabırsızyürek Sevgili Nietzsche'nin " Umut etmek kötülüklerin en büyüğüdür çünkü işkenceyi uzatır" sözü aklıma geldi kitabı bitirdiğimde. Başkarakterlerden biri olan Edith için söylenmiş gibi. Hastalığı, umutsuz aşkıyla birleşince elbet kötü bir son onu bekler. Zweig'i burda taraflı bulduğumu söylemeliyim. Kapris ve acıma duygusunu birbirine karıştırıyor şahsen... Bir diğer karakter ise Toni, bir"merhamet budalası"dır. Hayatın amacını sorgular, şimdiye kadar yaşadıklarını boş bulan bir Teğmen'in ikilemde kalışı konu ediniyor. Şahsen kitapta Toni'ye fazla yüklenildiğini düşünüyorum. " Sabırsızlık yüzünden hiçbir şeyin farkına varamamak" Zweig 460 sayfa boyunca aynı soruyu yineler: Neden, neden sabırsız davranırız?? Acımak, merhamet kavramları arasındaki ince çizgiyi tanımlar yazar. Ve sonunda okuyucuya şöyle seslenir: Vicdan anımsadıkça hiçbir suç unutulmaz! Tavsiye ederim.
Sabırsız Yürek
Sabırsız YürekStefan Zweig · Can Yayınları · 20166,1bin okunma
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.