Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Çok bekledim yoktunuz...Usulca okşayıp akşamlarınızı sesimi bırakıp gidiyordum, duymuyordunuz..."
Islak ve solgun yüzlü bir gecede, sonbahar,şehrin rimellerini akıtmıştı ve ben elimde bir mendil usulca gözlerini siliyordum.
Reklam
GÜZELLEME
Bak bunlar ellerin senin bunlar ayakların Bunlar o kadar güzel ki artık o kadar olur Bunlar da saçların işte akşamdan çözülü Bak bu sensin çocuğum enine boyuna Bu da yatak olduğuna göre altımızdaki Sabahlara kadar koynumda yatmışsın Bak bende yalan yok vallahi billâhi Sen o kadar güzelsin ki artık o kadar olur İşe bak sen gözlerin de burda Gözlerinin ucu da burda yaşamaya alışık İyi ki burda yoksa ben ne yapardım Bak çocuğum kolların işte çıplak işte Bak gizlisi saklısı kalmadı günümüzün Gözlerin sabahın sekizinde bana açık Ne günah işlediysek yarı yarıya Sen asıl bunlara bak bunlar dudakların Bunların konuşması olur öpülmesi olur Seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde Vapurdaydık vapur kıyıdan gidiyordu Üç kulaç öteden İstanbul gidiyordu Uzanmış seni usulca öpmüştüm Hemen yanımızdan balıklar gidiyordu
Sayfa 16 - Can Yayınları
"Sirius'la," dedi Dumbledore usulca, "birlikte bu kadar az vakit geçirebilmiş olmanız çok acı. Uzun ve mutlu olması gereken bir ilişkiye, gaddarca bir son."
Ne Allah'ın hakkı, ne de insanların hakları konusunda asla kapanmamış ve uyku görmemiş olan göz kapaklarını usulca kapattı…
.. At vuruldu, içim paramparça Rüveyda Gölgelerin ardına sakladım kusurumu Sen orda kayıtsızca gülümsüyor gibisin Ben burda damla damla eriyip akıyorum Yine de, bırakamam yerlere gururumu İstenmediğim yeri usulca terk ederim Hatıra kalsın diye bırakır da ruhumu Mahzun bir derviş gibi boyun büker giderim.
Sayfa 17 - TİMAŞKitabı okuyor
Reklam
Ahhh Rosetta :))))))))
Masanın üzerinden bir sigara alıp yaktı, sandal­yesine oturdu ve çerçevelenerek duvara muntazam asıl­mış dokuz fotoğrafa uzun uzun baktı. “Ahhh canım Roset­ta, ah güzelim, ne kadar da genç ve güzeldin” dedi ilk fo­toğrafa bakıp. “Ve ilk kocam Kemil, ne de tatlı bir adamdı aslında...” ilk fotoğrafın önüne gidip kendisine baktı. Son­ra işaret parmağıyla fotoğraflardaki tüm Rosetta’ların yana­ğını usulca okşayıp damatların karnını gıdıklar gibi tuhaf bir hareket yaptı. Bu fotoğraflardaki damatların gözlerin­deki sevinç ve korku, dudaklarındaki kaygı, duruşlarında­ki ürkeklik Rosetta’yı hep güldürürdü.
Bilek ve nam sahibi biri olarak yaşamak varken, sıradan bir esnaf olup cihandan usulca silinip gitmek yakışık alır mıydı?
Aron ansızın dağıldı. "Buradan gitmek istiyorum. Pis bir kasaba burası." "Hayır, değil. Her yerden farksız." "Ben buraya ait değilim. Keşke hiç gelmeseydik buraya. Derdim ne, ben de bilmiyorum. Gitmek istiyorum." Sesi yükselerek feryada dönüştü. Lee onu teselli etmek için kolunu geniş omuzlarına doladı. "Büyüyorsun. O yüzdendir belki," dedi usulca. "Bazen bana öyle geliyor ki, dünya en çok o zaman sınıyor bizi; biz de içe dönüyoruz, kendimizi dehşetle izliyoruz. Bununla da kalmıyor. Herkesin ruhumuzu okuduğunu sanıyoruz. O zaman pislik çok pis oluyor, saflık pırıl pırıl bembeyaz. Geçecek Aron. Biraz bekle, geçecek. Söylediğim sana pek teselli olmuyor, çünkü inanmıyorsun, ama başka bir şey gelmez elimden. Hiçbir şeyin sana şu anda göründüğü kadar iyi de kötü de olmadığına inanmaya çalış..."
Sayfa 525Kitabı okudu
"Yaşam ve... ölüm! İşte o kadar! Yaşıyordum... bir yaşamım vardı, ama şimdi usulca elimden kayıyor ve ben onu tutamıyorum."
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.