.
"Belki bana yeniden aşık olursun."
"Lanet olsun," dedim, "artık seni yeterince seviyorum. Ne yapmak istiyorsun? Beni mahvetmek mi?"
"Evet. Seni mahvetmek istiyorum."
"Güzel" dedim. "Ben de bunu istiyorum."
.
.
.
Bence savaştan kar edecek ve kışkırtan insanlar daha savaşın ilk gününde o savaşta çarpışacak, ülkelerinin sadık vatandaşlarının hukuki temsilcileri tarafından kurşuna dizilmeli.
Ervin.
Rüzgâr, barış, onur ve veda anlamına gelen benim ismim. Daha sonra bu ismin yerine gelen başka bir isim.
Hera.
"Herkes adını bilecek."
Bir kalp atışı.
"Sen, bizim eserimizsin.
Bir kalp atışı daha,
"Sen, bizim en güçlü silahımızsın.
"O artık kendi yaşamıyla zengindir;birden zengin olmuştur, batmakta olan güneşin veda ışığı karşısında boşuna öyle neşeyle parıldamamış, ateşten yüreğinden bir hayaller akını salıvermiştir. Daha önce her bir parçası onu şaşkına çeviren yolu artık zar zor fark edebilmektedir. "
"Bir gökyüzü doğmuştu şimdi, ışıl ışıl ve uçsuz bucaksız, yaşamının ışık saçan öğlesi ama aynı zamanda yıkıcıydı ve bir saniye içinde keskin kıymıklara dönüşüyordu.
Çünkü bunu fark etmek bu kez veda da demekti.."
"ömrümümüzün bütün günlerini birbirimize veda ederek,yarın görüşürüz deyip bize de bunun dediğini işiterek geçiriyor olmamız ve mukadderat gereği, o günlerden birinin bu kişilerden biri için son gün olması,ya yarın görüşürüz dediğimiz kimsenin ya da bunu diyen kendimizin artık hayatta olmaması ilginç."
Gecenin sonunda onu yolcu ederken bana sımsıkı sarıldı, hiçbir şey söylemedi, bir şey anladıysa bile bunu belli etmedi, sadece sessizce veda etti ve gitti.
Onunla birlikte çocukluk anılarım, gülümsemelerim ve Ervin de gitti.
Kalbinde vicdan azabının alevleriyle yaşayan, bir kartal olarak nitelendirildiği hâlde göğsünde umudun simgesi kırlangıçları taşıyan Ervin'i, ondan başkası tanımazdı.Gittigimde kimse gerçekte nasıl olduğumu bilmeyecek ve anlamayacaktı.
Çünkü herkes beni, Hera olarak hatırlayacaktı....
"Tamam," dedi bu sefer. "Uzun bir görev daha ama geri döneceksen sorun yok."
Ender, dikkatle beni incelemeye devam ederken ona gülümsedim ve bu gülümsemenin gözlerime yansımasına izin verdim. Bu hareketim onu rahatlattı ve inandırıcı olmayan sahte bir gülümsemeyle bana karşılık verdi. Bir sorun olduğunu fark etmişti ancak bozuntuya vermedi. Benim görevlere de savaşlara da kimseye veda etmeden gittiğimi bilirdi.Vedaları kimse sevmezdi.
Tekrar, "Geri döneceksin ama değil mi?" diye sorarken artık tereddüt içindeydi.
"Geri döneceğim."