Yazar öyle şeyler yazmış ki , hatırladığım kadarıyla köydeki kadınlar için şunu diyor: kokuları yüzünden onlarla s...emem bu kadınlara aşık olmadığı için belki bu anlaşılır ama aşık olduğu kadına niye öyle davranıyor çok sinrimi bozdu kitabı yarım bıraktım belki devamı güzel gidecekti ama kitabı sinir krizi geçirmeden bitirebileceğimi düşünmüyorum.Son olarak eklemek istediğim şey bence adama,adam demek ne kadar doğru, yabancı olduğu için yaban demiyorlar ayı olduğu için, özür dilerim ayılar,yaban diyorlar.
Şempanze toplumunun ayırt edici özellikleri olan bölgecilik, etnik merkezcilik, yabancı düşmanlığı ve ara sıra gerçekleşen dışçiftleşmelerin açıklaması bu olsa bile, şempanzelerin kendi davranışlarının nedenlerini anladıklarını düşünmek doğru olmaz. Yalnızca yabancılan görmeye katlanmazlar, onlardan nefret ederler ve saldırıyı hak ettiklerini düşünürler. Tabii ki karşı cins buna dahil değildir, yabancı dişiler tarif edilemeyecek kadar heyecan vericidir. Dişiler zaman zaman yabancı erkeklerle kaçar.
Ve tüm bu tartışmada, bahsettiğim adaletin doğadan kaynaklandığının anlaşılmasını istiyorum fakat kötü alışkanlıkların verdiği zarar öyle büyüktür ki doğa tarafından bahsedilen kıvılcımları söndürür, aksine kusurlar ortaya çıkar ve yerleşik hâle gelir. Ama eğer insanların yar gısı, doğanın yargısına göre doğru olana tekabül ederse ve insanlara özgü hiçbir şeyi kendilerine yabancı görmezlerse (şairin ifadesini kullanırsak"), o zaman adalet herkes tarafın- dan eşit şekilde sağlanır. Doğa tarafından kendilerine akıl verilmiş olanlara ayrıca doğru akıl da verilmiştir ve bu nedenle yasa, emir ve yasaklamalardaki doğru akıldır. Eğer insanlara yasa verilmişse, onlara adalet de verilmiştir. Tüm insanlara akıl verilmiştir ve bu nedenle adalet de herkese verilmiştir, bunun için, Sokrates, faydayı adaletten ayıran ilk kişiyi haklı olarak lanetler ve tüm kötülüklerin kaynağının bu olduğundan şikâyet ederdi.
bazen ikimizin arasındaki şeyin ne olduğunu bulamıyorum..
bir adımız yoktu bizim.. her şeyden biraz gibiydik.. biraz dost mesela, biraz tanışık ama daha çok iki yabancı gibiydik..
Dikkat ettim, kadınların kendilerine özgü bir dili var. Erkeklerin yapılandırdığı dile bağımlı olmayan, birtakım işaretler ve yüz ifadeleri üstüne kurulu bir dil bu ve sıradan kelimeleri şifre gibi kullanıp onlara başka anlamlar yüklüyor.
Eteklik giydiğimde yabancı bir ülkede yolculuk yapar gibiydim. Dili bilmiyordum. Bana kuşkuyla bakılıyordu.
"...insan bazen yabancı biriyle konuşurken kendisini tanıdıklarıyla olduğundan çok daha özgür hissediyor. Neden acaba?"
"Muhtemelen bir yabancı bizi olmamızı istediği gibi değil de olduğumuz gibi gördüğü içindir."
Sayfa 212 - Kırmızı Kedi Yayınevi / Dördüncü Basım: Haziran 2022 / Özgün Adı: La sombra del viento / İspanyolca Aslından Çeviren: İdil DündarKitabı okuyor