Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yağmur K.

516 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Uzunca bir süre sonra ilk defa kitap incelemesi yapıyorum hem de Masumiyet Müzesi için.. Bu kitaba olan duygularımı uzun uzadıya kesinlikle anlatmam gerekiyor. Kitabı okuduğum sırada dinlediğim şarkılar artık hep Füsun ve Kemal'i hatırlatacak bana: The Moody Blues - Melancholy Man Oceanvs Orientalis - Tarlabasi Nu - Man O To Michelle Gurevich -
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241,2bin okunma
Reklam
191 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Son dönemlerde okumayı arka planlara attıysanız ve tekrar başlamak istiyorsanız tam size göre. Her gün okuyan birisi olarak 1 2 ay ara vermek zorunda kalmıştım. Agatha Christie ile yeniden başlangıç yapmak çok da zor olmadı. Gel gelelim kitaba. Kitap başında karakterlerin açıklanması, hrmen onları ezberlemeniz gerektiği anlamına gelmiyor. Zaten
On Küçük Zenci
On Küçük ZenciAgatha Christie · Altın Kitaplar · 200632,3bin okunma
375 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 günde okudu
Nereden başlasam bilemiyorum. Bu kitabı ilk defa elime aldığımda hayatımın en kötü dönemlerini geçiriyordum. Bir insanın başına gelebilecek ne kadar kötü şey varsa başıma gelmişti ve ben bu kitaba sığınmıştım. O günlerden beri ilk defa kapağını açma cesaretinde bulundum. O zamanlardan beri değişmeyen tek şey son sayfasındaki gözyaşlarım... Belki de bu yüzden bir türlü kitabı bitiremedim, araya farklı kitaplar sığdırdım. Halbuki o günlerde bu kitapla yatıp kalkıyordum. Ölüm, yaşam, cinsel istismar, darbe, çocuk tecavüzü, savaş, kaybetmek, yalanlar, umut, aile, dostluk... Her şeyin iç içe olduğu bir kitap; tıpkı savaş ülkelerinde olduğu gibi. Kapalı kapılar ardında belki bu vahşetin çok daha beterleri yaşanıyor ve insanlık olarak görmezden gelmeye alışmışız. "Açlar, yazık." diyip başımızı çevirdiğimiz anda unutuluyor gidiyor. Bununla birlikte onların da bir hayatları olduğunu da unutuyoruz. İşte bu kitap, o "hayat" ların içini anlatıyor. Pişmanlığın ne demek olduğunu, umudun ne demek olduğunu gösteriyor. Bu kitaptan sonra yazarın bir diğer kitabı olan "Bin Muhteşem Güneş"i de okursanız muhtemelen birkaç hafta kendinize gelemeyeceksiniz. Tek önerim, bu kitapları okumanız.
Uçurtma Avcısı
Uçurtma AvcısıKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2021164,5bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
230 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
40 yıl Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın başyaverliğini yapan Salih Bozok anlatmış, İsmet Bozdağ kaleme almış. Akıcı bir dille sanki arkadaşınızla dertleşiyormuş gibi anlatılmış, bu da kısa sürede keyifle okumanızı sağlıyor. Zaman zaman kıkırdadığım, zaman zaman cık cıkladığım oldu. Zübeyde Hanım'ın karşı çıkmaları, Fikriye Hanım'ın içtenliği, Latife
Latife ve Fikriye
Latife ve Fikriyeİsmet Bozdağ · Truva Yayınları · 2012669 okunma
336 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Zorla çocuk yaşta evlendirme, çocuk kaçırma, taciz, tecavüz, hür iradeden yoksun kılma, kısıtlama, ağır iş yükü, baskı, fiziksel & psikolojik şiddet, işkenceler, kadınların dâhi sünnet edilmesi, doğum sırasında sorun çıksa bile doktorun gelmemesi... Daha yazılacak tonlarca sorunu hepimiz biliyoruz aslında. Erkek egemenliği ve "İslamiyet" adı altında sömürülen kadınların, çocukların dünyasını okuyacaksınız. Bu tarzda okuduğum ilk kitap değildi ancak yaşayan kişinin birebir ağzından duymak, yaşanılanları okumak canımı oldukça sıktı. "Ay ben dayanamam" diyip okunmamasını asla anlamıyorum zaten. Siz bunu okumaya dayanamazken insanlar böyle yaşıyor. Gözünüzü kapatıp kulaklarınızı tıkadığınızda zannediyorsunuz ki yaşanmıyor. Bundan sonrası kitabı bitirenler ve bilgi bulamayanlar için ek bilgidir (spoiler içerir) : Zana bu kitabı 1992'de, Nadia'ya Sözüm Var kitabını ise 1996da yayınlamış. 2004'te (?) sonunda Nadia, Marcus vs. İngiltereye dönebilmişler ancak medyadan tamamen uzakta ve huzurla yaşıyorlar. Zaten kitabın sonlarında sizin bile içiniz sıkılmıştır. O karanlık dipsiz kuyuya benzer günlerini, aynı şeyleri tekrar tekrar anlatmak can acıttığı için herhangi bir röportaj vermemişler. En azından yabancı kaynaklarda bulduğum bilgiler bunlardı.
Annemi Bir Kez Daha Görebilsem
Annemi Bir Kez Daha GörebilsemZana Muhsen · Sonsuz Kitap · 20192,453 okunma
Reklam
68 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
3. kez okuyorum, 3. kez ağlıyorum bu hikaye için. Aşkını her şeye ve herkese rağmen yıllar boyu kaybetmeden, tutkusunu azaltmadan; en saf duygularla yaşayan kadın için. Kalbimdeki burukluğu her seferinde yaşıyorum istemsizce. Canım acıyor, sanki o kadın benmişim gibi hissediyorum. Stefan Zweig'ın belki de en çok sevdiğim kitabıdır. Kesinlikle okunması ve daha da önemlisi hissedilmesi gereken bir hikaye. Okuyun, okutun.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224,4bin okunma
536 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Patasana, Ahmet Ümit'in okuduğum 4. kitabı olduğu için diline hakimdim, son sayfayı çevirirken duyacağım hüzünden emindim. Ancak diğerlerinde olduğu gibi bunda kendimi fazla kaptıramadım, olayların içinde sürüklenemedim. 28 tabletin hatrına bitirdim desem yeridir. Verilen mesaj en başından beri net ve güzeldi. Araştırmacı ruhuyla okuduğum da doğrudur. İki farklı zaman dilimini harmanlaması yerinde olmuş ama tabletler için diğer olayı hızlı hızlı okutuyordu. Yani okuyucu (özellikle de Ahmet Ümit okumuşsa daha önceden) olay örgüsünün basitliğinden yakınacakken Patasana'nın yazdıklarına hayran kalıyor ve onu görmezden geliyor. Babası ve büyükbabası arasındaki farkı çıplak gözle görebilmiş, doğruyu yanlışı tartabilmiş aşık bir yazmandı Patasana. Yaşadığı saf duygular yüzünden kalbi ve aklı arasında gidip gelmişti. Bunu günümüze daha yakın bulmakla beraber, her sayfa çevirişimde "Acaba ne olacak?" dedirtiyordu. Ne yazık ki aynısını kazı ekibi için söyleyemeyeceğim. Karakterlerin hikayeleri, birbirleriyle ilişkileri ve girdikleri diyaloglar yapmacık gelip sohbetin içine girmeme olanak sağlamadı. Kürt ve Ermeni sorunlarına değinilmesi bile bunları göz ardı etmeye yetmiyordu. Vasat bir kitap demem ne kadar imkansızsa şaheser demem de bir o kadar imkansız. Patasana için okunur, okunması gerekir.
Patasana (Midi Boy)
Patasana (Midi Boy)Ahmet Ümit · Everest Yayınları · 201924bin okunma
702 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Önyargıyla okumaya başladığım ilk Dostoyevski eseri olmasıyla birlikte ortalarına kadar karakterleri sürekli karıştırmış, isimleri sürekli araştırmak durumunda kalmıştım. Bu da biraz beni olaydan koparmış olsa da yarım bırakır mıyım korkusuyla dolup taşarken bir anda soluksuz okumaya devam ettiğimi fark ettim. Olay örgüsü tartışılamayacak edebi diliyle birleşmiş, insanlığın ve toplumun gerçek yüzünü çırılçıplak gözler önüne sermiştir. Raskolnikov’un keskin dili ve düşüncesi, zekâsına hayran bıraktırıyor. Düşüncelerine katılmasanız bile gece başınızı yastığınıza koyduğunuz gibi düşünmeye başlıyor ve bir anda iç sesinizle tartışmalara girerken buluyorsunuz kendinizi. Kitap hakkında tonla inceleme, makaleler bulunurken Raskolnikov’un da deyimiyle “sıradan“ bir insan olarak üzerinde uzun uzadıya betimlemeler yapacak değilim. Ancak şunu söyleyebilmem mümkün ki; her insanın en az bir kez okuması gereken bir kitap. Hatta zaman zaman defalarca kez her cümlenin ağırlığını hissedebilmek için bitirilmesi gerekiyor.
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · İş Bankası Kültür Yayınları · 2006159,4bin okunma
88 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Birçok kitabını bitirdiğim ve baş ucumda tuttuğum Stefan Zweig bu sefer döktürmüş diyemem ancak çocuk psikolojisini, yetişkinleri nasıl gördüğünü ve neler hissettiğini okuyucuya gerek üslubu gerek olay örgüsüyle verebilmiş. Çocukluğun getirdiği saf duygularla dünyayı, insanları, ilişkileri anlamaya çalışan Edgar'ın çeyreği kadar cesur olabilseydik küçükken, muhtemelen çoğu kişinin ailesi boşanmış olacaktı. Kitapta geçen bir söz değil ancak bunu da söylememek olmazdı: "Alışmış, kudurmuştan beterdir."
Yakıcı Sır
Yakıcı SırStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202041,9bin okunma
408 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Tarih, polisiye, mistik kavramlarının karmaşası olan bu kitap oldukça etkileyiciydi. Yedi yüz yıllık sevdanın anlamını kim anlayabilmiş sahi? İnanç ve sevdanın bu kadar yakın ve zıt olması ne kadar mümkün? İşte bu soruların cevabı olan Şems-i Tebrizi ile Mevlana'yı yazarımız, olay kurgusuyla birlikte harmanlayıp önümüze sermiş. Oldukça sürükleyiciydi hem anlatımıyla hem de konusuyla. Diğer Ahmet Ümit kitaplarında var olan kadro olmasa dahi Zeynep komiserin adının geçtiği yerlerde yüzümde tebessüm oluşmadı değil. Finali ve polisiye olan kısmı sevdim mi emin olamadım, zaten oraya da pek takıldığım söylenemez. İlgisi olmayanın bile meraklanacağı şekilde ele almış tasavvufi durumu. Her kafadan farklı sesin çıktığı konuda eleştirenlerin çoğu dinsel yorumlarından ötürü yapmış. Ancak unutmamalıyız ki kitapta da söylendiği üzere "Ve ister Müslümanlıkta, ister Yahudilikte, isterse Hıristiyanlıkta, yobaz her yerde yobaz.". Bir görüşü savunmayabilir hatta tam zıttını düşünüyor olabilirsiniz. Ancak saygı duymanız gerektiğini unutmamalısınız. Bu yüzdendir ki Bab-ı Esrar'ı okumak isteyenlere söylemek istediğim şey şudur: İncelemeleri fazla okumayın, kendinizi kitabın akışına bırakın. Kendinize illaki bir şeyler çıkaracaksınız.
Bab-ı Esrar
Bab-ı EsrarAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201836,1bin okunma
Reklam
172 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap da yazarın hayat hikâyesi kadar etkiledi beni açıkçası. Kısaca değinecek olursam, Anthony Burgess’e beyin tümörü teşhisi konulmuş ve bir yıldan az ömür biçilmiştir. Karısının geçimini düşündüğünden ötürü bir yılda beş roman yazmış ve sonunda öğrenmiştir ki bu, yanlış teşhisten ibarettir. Bu yanlışlık, ün kazanmasına vesile olmuştur. Kitaba gelecek olursam, 15 yaşındaki Alex’in kötülük bağımlılığından yola çıkarak yasalar, teoriler, psikolojik yorumlar okuyorsunuz. Sokak jargonu ve argo bolca kullanılmış olup (eserin adından da anlaşılacağı üzere) bir süre sonra alışıyor, yadırgamayı bırakıyorsunuz. Üç ayrı bölümden oluşuyor ve her bölümü bir çırpıda bitirmek istiyorsunuz. Kim olduğunu keşfetmeye çalışan çocuğun başkaları tarafından duygularının kontrol altına alınmak istemesiyle bir karmaşaya dalıyor ve doğruyla yanlışı artık siz de ayırt etmede zorluk çekiyorsunuz. Bolca toplumsal eleştiride bulunan yazarımız “Seçme hakkına sahip olmayan kişi kişiliğini yitirmiş demektir.“ diyerek sözü noktalamış. Karakterin okuyucuyla samimi bir dille konuşması oldukça da tatmin edici. Kesinlikle okunması gereken bir kitap olmakla birlikte modern klasiklere girmiş olmasına şaşırmamalı.
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200991,8bin okunma
64 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitapta geçen “Bir Amok koşucusuysanız uzun süre cezasız kalamazsınız, eninde sonunda sizi yere sererler“ cümlesi özetliyor her şeyi. Hayatımızda hep bir yerlere koştuk, bir şeyler için çabaladık. Saplantı haline getirdiğimiz şeylerin farkına bile varamadık. Bu yüzden bir Amok koşucusu olduğumuzu da bilemedik. Kitap bittiğinde düşündüğüm ilk şey o oldu, “Acaba ben ne kadar koştum?“. Ve ardı sıra kesilmeyen sorular bütünü… Stefan Zweig’ın edebi dilini ve kitaplarını beğenen birisi olarak belki de beni en etkileyen kitabıydı. Kendi trajik sonuna benzetmeden duramadım ancak spoiler vermekten kaçınacağım. Kullanılan dil ve üslubun güzelliği yanı sıra karakterin okuyana yansıttığı duygular paha biçilemez derece zengindi. Sonu tahmin edilebilir olsa dahi, belki hikâyeyi benimsediğim belki kendimden pay çıkardığım belki de okurken dinlediğim şarkıdan dolayı (youtube.com/watch?v=YJ1vzTE...) , gözlerimi dolduran, buruk bir hüzün bıraktıran türdendi. Böyle hikâyeler, böyle karakterler bulmak zordur. Bu kadar etkileyici olacağından bihaber girdiğim bataklıktan saatlerdir çıkamıyorum, konuşamıyorum bile. Hepimiz birer Amok koşucusuyuz; her ne kadar koşmak güzel bir şey olsa da, uçurumun kenarına geldiğinizde fark etmeniz dileğiyle…
Amok Koşucusu
Amok KoşucusuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021111,5bin okunma
80 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Korku, en güçlü silahtır aslında. Kaybetmenin ve belirsizliğin korkusunun işlendiği bu kitapta da aldatan bir insanın psikolojisini derinlemesine işlemiş, okuyucuyu içine çekmeyi başarmıştır. Evet, korku insanı diri tutar ama diri olmaktan da bir o kadar nefret ettirir. Azrail bir kez, korku çok kez öldürürmüş. Hayatımızın her anında korkuyla yaşasak dahi, onlarla mücadele etmenin bir yolunu bulmak dileğiyle...
Korku
KorkuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022102,8bin okunma
120 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 saatte okudu
Hırs, öfke, sınıf, menfaat, aç gözlülük, dedikodu.. Gündelik yaşantımızda var olan tüm bu kötülükleri o kadar kanıksamışız ki durmamız gereken yeri ve zamanı kestiremiyoruz. Dünyada tüm zamanların acı gerçeği olan sınıf ayrımcılığı bir yana, bir kem gözlü bakışın bile nelere yol açabileceğini düşünmeden hareket ettiğimizi tüm gerçekçiliğiyle gözler önüne sermiş yazar. Utanmadan, sıkılmadan, tüm çıplaklığıyla... Şener Şen'in Milyarder filmini hatırlatması da hoşuma gitmedi değil. Kitaptan bağımsız olarak şunları söyleyebilmem de mümkün; hepimizin eline "inci" geçiyor ve biz onunla birlikte gelen tüm kötülükleri "inci" ye bağlıyoruz. Ama hayır; kötülük, yalnızca insandan gelir, bunu unutuyoruz. Yazar da bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor tüm bu gerçekleri. 
İnci
İnciJohn Steinbeck · Oda Yayınları · 199537,5bin okunma
400 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Dünyadaki ve ülkemizdeki başlıca sorunlardan birisidir istismar. Hele ki bu cinsel istismarlar çocuğa yapıldıysa.. Çoğumuzun yaşadığı bu travmayı "çok iyi aktarmış" diyemem elbette, yaşamayan bilemeyecektir fakat açıkça çocuk tacizlerine, Suriyeli çocuklara, tacizcilerin psikolojisine değinerek tüm bunları güzel bir noktada buluşturmuş Ahmet Ümit. Bir yandan "Tacizcileri iyileştirmek lazım" düşüncesini benimseyen, bir yandan da "Onlar iyileşmez, saf kötülükler" diyip öfkesini dindiremeyen birçok kahramanın olması ve neden böyle düşündüklerini kitap içerisinde tartıştırarak açıklaması yerinde olmuş. Naçizane düşüncem, Ali komiserimin de dediği gibi "Hayat, bu kadar inceliği kaldırmıyor Zeynepcim. Kötü, kötüdür, onu düzeltemezsin, hele bir ta­cizciyi, sübyancıyı asla tedavi edemezsin. Onlara merhamet gösterir, serbest bırakırsan, masum çocukların hayatının ka­rarmasına sebep olursun." Kitaptan bağımsız olarak da şunu söyleyebilirim: Bedenimiz, ruhumuz, hayatımız kirlenmiş olabilir, kirletmiş olabilirler. Hayata olan inadımızı sürdürmek birincil görevimiz olmalıdır kardeşlerim. Dik durun, her şeye ve herkese inat.
Kırlangıç Çığlığı
Kırlangıç ÇığlığıAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201831,5bin okunma