“İnsanın yüreği anasının, babasının yarım kalmış hayalleri, atalarının hüzünleri, kalp kırıklıkları, kayıpları tarafından işgal edilebilir miydi acaba?
"On üçüm... Benim olan, ama bana ait olmayan on üçüm... Yarım kalmış şarkım, tuttuğum bir hıçkırık gibi en mahrem yerinde içimin. Ukdem ve garezim. Ve kalp zarımdaki insan izim. On üçüm... Hem geçmiş hem geleceğim, dışım ve içim..."
Biliyor musun?
Benim hayatım senin hiç uğramadığın sokaklara benziyor.
Bakmadığın aynalara, çalmadığın kapılara...
Oysa insan aynaya baktığında gülümseyecek bir yüz ariyor.
Aynı gökyüzüne bakarak hayal kuracağı bir kalp..
Canı sıkıldığında kapısını sorgusuz aralayacak bir dost, yalnız kaldığında dertleşecek bir umut, huzur aradığında hissedecek bir aşk arıyor. itiraf etmeliyim; sana söyleyemediğim her yarım kalmış cümlenin baş ağrısını çekmek bana iyi gelmiyor.
İyiyim falan diyorum ya, inanma. Bunlar hep şiir icabı, hep hazır cevap.
Uzaklığın o kadarı işte!!
.....
İçinden çürümüş bir ağaç kadar asilim;
Kendine faydası yok,
Gölgesi herkese yeter.
...
Oysa benim de dünyaya ve içindeki bir takım saçmalıklara,
Pervasızca kafa tuttuğum zamanlar vardı;
Sen yetişemedin,
Sen görmedin.
Bir haksızlık, bir adaletsizlik,
Bir bile isteye kırılmış kalp görmeyeyim; "Yıkarım ortalığı!" dediğim zamanlar vardı.
Hep böyle içi çürümüş,
Mücrim bir ağaç değildim.
Bakma şimdi gölgemi
Her türden mahlukata çiğnettiğime;
Beni bu hale sokan: hep taahhüt edilen,
Ama hiç yerine getirilmeyen
Bir takım vaatler,
Sözler,
Karşılık bulamamış sev(g)iler ve beklentiler...
Biliyor musun?
Benim hayatım senin hiç uğramadığın sokaklara benziyor.
Bakmadığın aynalar, çalmadığın kapılara...
Oysa insan aynaya baktığında gülümseyecek bir yüz arıyor.
Aynı gökyüzüne bakıp hayal kuracağı bir kalp...
Canı sıkıldığında kapısını sorgusuz aralayacak bir dost,
yalnız kaldığında dertleşecek bir umut, huzur aradığında
hissedecek bir aşk arıyor.
İtiraf etmeliyim; sana söyleyemediğim her yarım
kalmış cümlenin baş ağrısını çekmek bana iyi gelmiyor.
iyiyim falan diyorum ya, inanma.
bunlar hep şiir icabı, hep hazır cevap.
Uzaklığın o kadarı işte!
Gözlerin alabildiğine uzakları görebilmeli baktığında.
Şehrin her bir köşesini ve her köşesinde başka bir hayata dönüşen gölgeleri fark edebilmeli. Sahici olan ne varsa ve içinde yaşamak adına bir giz taşıyan ne varsa fark edebilmelisin. Böylece zaman senin kollarında uzamalı. Bazen akrebi sımsıkı avuçlarında tutmalısın. Kimi zaman da bir
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Evsiz odaları biliyorum
Aşk aşk diye devrilen yatakları
Aşk aşk diye inleyen pervazları
Aşk aşk diye penceresi tüm kış kapalı kalmış odaları
O sıkışık odaya her şeyi sok
Ama sevgilim diye duvara fısıldama sakın
Önce tatlı tatlı, sonra sert sert
Sonra en sert yerinden bakabilirim yalancıktan sana
Ama bir duvar
Hem tatlı hem sert bir sevgiliymiş