"Ve güz geldi Ömür Hanım.
Hüznün bütün koşulları hazır.
Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan.
Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı...
Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır
Ömür Hanım?"
İnsan hayatı, başkalarının yaptığı hataların ağırlığını yüklenemeyecek kadar kısaydı. Herkes kendi hayatını yaşıyor ve yaşamak karşılığında kendine çıkan faturayı ödüyordu. İşin acıklı yanı şuydu ki insan tek bir hata için bir sürü ödeme yapmak zorunda kalıyordu. Durmadan ödeme yapmak zorunda kalıyordu, işin en doğrusu. İnsanlar olan alışverişlerinde Kader, alacak defterini hiç kapamıyordu.
Sanki özgürmüşüz gibi yaşamak zorundayız. yazgımızdan kaçamasak da onun karşısına dikilebilmeliyiz, alın yazımızı kendi irademizle yaşamalıyız. Yazgımızı sevmeliyiz.
Yaşadıkça insanoğlunun iğrençliği karşısında dilimin ve gözlerimin lâl olduğunu fark ediyorum. Bu kadarı da olamaz diyorum o da oluyor. Hayat sanki beterin beteri var dercesine dibin dibini gösteriyor gerek sana seninle gerekse başkaları üzerinden bir öğretmen edasıyla öğretiyor, hayatın gerçeklerini yüzünüze vuruyor. Bir söz okumuştum geçenlerde 'hayatın size hiçbir borcu yok' bu yüzden yaşamak için hayatın size geri dönüş yapmasını bekleyemezsiniz. Hayat yalnızca yanlış yaptığımızda bizi gerçeklerle yüzleştirmek için bir mercek görevi görür. Hayatın koşulu hayatta kalabilmektir.
Kendini içinde bulunan sıkıntıdan sorumlu saymamak. Sadece dayanmak. Yalnızca bunu yapmak bile, bir şey yaptığı duygusunu verebilir kişiye.
Ama zaman onun değil, benim. Zaman kimin elindeyse o kazanır.
O zamanlar yüklendiği başkalarının anılarıydı, şimdiyse söz konusu olan bunları yaşamak. Paylaşmakla, yüklendiğini sanmakla yaşamak arasındaki ayrımı bilmeyecek kadar budala değil.
... olaylar içindeki kendimizle, kendi görüntümüzle uğraşmaktan vazgeçeceğiz?
Güzellik gölgesizdir, sığınamazsın.
Kendini arındırmadan, ne istediğini düşünmeden, neye ihtiyacın olduğunu düşünmeden “Yeter ki biri olsun!” diyorsun. Belki elini tutmak, belki sarılıp yatmak, cinsellik yaşamak, belki kendinden kaçmak için..
Bir şarkı büyütüyorum, ömrüme benzeyen.. Sabah kadar uçuk, akşam kadar acı
Rengi dört mevsimin uyumsuz karışımı Acemi bir şarkı.
Umuda ve gerçeğe böyle katlanıyorum.