Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Müzik, görünmeyen ama bize seslenen bu diri tin, dünyaya bir biçim vermek için, onun ete kemiğe bürünmesi için çalışır, yani dünyayı benzer bir örnekte canlandırmaya uğraşır. Bu, sözlü şarkının, sonuçta da operanın kaynağıdır. Onların metinleri, kendilerini ana konu, müziği olsa olsa onu dile getiren bir araç durumuna getirmeye kalkışıp, bu bağlı, ikincil konumu hiçbir zaman bırakmamalıdır. Çünkü müzik her zaman yaşamın, yaşamdaki olayların özünü dile getirir. Hiçbir zaman onların kendisini dile getirmez. Bu yüzden olayların farklılıkları müziği hiç etkilemez.
Yaşamın tatları denince müziği, Yalnızca aşk aşabilir; o da ezgidir ya...
Reklam
' O'nu tanıdığımda; içimi ısıtıverdi sözcükleri, aynı dili ,aynı müziği ve aynı detayları keşfedip bir gök kuşağına tutunup çıkarıverdi maviliklere... naif yüreğini keşfedeli çok zaman olmadı aslında oysa yüzyıllardır tanıyordum... paylaşırken yaşamın büyüsünü, kendimle yüzleşiyorum kendi hayallerimle yaptıklarım ve yapamadıklarımla... görmeden de arkadaşlık bağlarmış yürekleri meğer mesafelerin varlığı hiç bir şey ifade etmezmiş herkesin hayatında bir mucize olabilirmiş meğer...' #Alıntı
Güçlü bir yaşamın sırrı, budur. İnsan, salt aklın yardımıyla ne ahlâka uygun davranabilir, ne de politika yapabilir. Akıl, tek başına yeterli değildir, sıradan olaylar onu aşıp gider. Büyük şeyler yapabilmiş insanlar, hep müziği, biçimi, disiplini, dini ve mertliği sevmişlerdir.
Yapı Kredi Yayınları Çev: Ahmet CemalKitabı okudu
160 syf.
·
Puan vermedi
YAZMAYA SUSAMAK Nazan Bekiroğlu’nun "Nun Masalları" kitabının “Hattat ve Padişah” adlı birinci bölümü, “Hat ve Rasat, Kayıp Padişah, İri Kara Bir Leke ve Âyine-i Mücelllâda Nihanız” başlıklı dört ara bölümden oluşan bir hikâye. Sevgili okur arkadaşım
Yağmur
Yağmur
M.’nin teşvikiyle "Nun Masalları" kitabıyla bir
Nun Masalları
Nun MasallarıNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 20212,733 okunma
199 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Roman içinde sizin de olduğunuz âşinâ zaman ve mekânda geçiyorsa eğer, gene aynı dönemlerin siyah beyaz filmlerini nasıl seyrederseniz, işte öylece okuyorsunuz: Yâni hikayeden çok arkadaki şehir dekorunun, biraz da belgesel tadında, keyfini sürerek; 70’li yılların İstanbul’u, Boğaz… Romanın sessiz, şiirsel ve eşsiz fon müziği… Kitabın başında “Anlatacağımız öykü 1975 Türkiye’sinin İstanbul’unda geçer. Şimdilerde moda olan bir terimle az gelişmiş bir toplumdur 1975 Türkiye’si. Az gelişmişlik kendine özgü bir varoluş biçimidir ki ulusal renge karışır ve yaşamın her kertesinde kendini duyurur. Yürümekten giyinip kuşanmaya, alışveriş etmekten sevişmeye, sanattan bilime, hukuktan politikaya dek her alanda onu başka bir yüzle görürsünüz.” diye başlayan uzunca bir “az gelişmişlik açıklaması” var. Bugünle kıyaslanınca, 40 yılı geçmiş, tabiatiyle bazı farklar olacak… gelgelelim temelde kunt, değişmez bir asıl çekirdeğin yaşını hiç göstermeyen “az gelişmiş” parlaklığıyla bir yıldız gibi dâimî ışıltılarıyla(!) hâlâ ensemizde boza pişirdiğini de görmezden gelmek olmaz. Hâsılı, eski hamam, eski tas. Sade, akıcı… Oktay Rifat şiir gibi yazmış. Şiir deyince ilk hatırıma gelen de: Kadeh Burası dalyan kahvesi Ortalık süt mavisi Apostol bu ne biçim meyhane Tabağımda bir bulut Kadehimde gökyüzü Oktay Rifat Horozcu
Bir Kadının Penceresinden
Bir Kadının PenceresindenOktay Rifat · Yapı Kredi Yayınları · 2019718 okunma
Reklam
419 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Tanpınar hiç şüphesiz Türk Edebiyatının en önemli yapı taşlarından birisidir.  Ahmet Haşim ve Yahya Kemal gibi iki büyük ismin öğrencisi olma şerefine nail olmuş, onlardan beslenmiştir. Dili; resimdeki renkler gibi canlı,  müzikteki notalar gibi eşsiz bir lezzetle kullanır. Zaten sanatta mükemmeli arayan, her sözünü haddeden sızdıran bir yazardır.
Huzur
HuzurAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 201916,4bin okunma
160 syf.
7/10 puan verdi
Okuduğum ikinci Camus kitabı. İçerik olarak çok bir şey bulamayacağınız bir inceleme. Bu kitaptan okuyan kişiye göre şekillenebilecek fikirler ortaya çıkabilir. Göreceli bir kitap. Düşünceleri yüzünden öldürülenlerin ve kendini öldürmek zorunda kalanların dünyası... Descartes için düşünmek var olmaktır, Kant için düşünmek yargılamaktır, Locke
Sisifos Söyleni
Sisifos SöyleniAlbert Camus · Can Yayınları · 20158,4bin okunma
Besteciler üzerine...
"Ben müziği bütün sanatların ve bilimlerin fevkinde Yaratıcı'yla doğrudan bağlantılı bir konumda görürüm. Eğer hakikaten müzik bu konuma erişkin değilse o zaman tüm besteciler en trajik yaşamın başrol sahipleridir. Yok, eğer bu görüşüm bir hakikatse -ki kuşkusuz- o hâlde besteciler, Tanrı'nın en acı çeken ve içli kulları olarak, cennetten yeryüzüne aksetmiş nağmelerin nûruyla yıkanan ve O'na iltica ve iltifatlarını sunan yeryüzü cennetinin en bahtiyar bireyleridir." Besteci Ergin Ustaoğlu
Öykü Otobüsü
-1- Mezarlık. Yolun karşısındaki cami ve etrafını çevreleyen evler. Bitişiğindeki park. Oradan her geçtiğimde ölümle yaşamın iç içe olduğunu düşünürdüm. Parkta oynayan, bi o yana bi bu yana koştururken ruhlarının tazeliğini fark edemeyen çocuklar ve öteki tarafta mezarlar. Yollarını avucumun içi gibi bildiğim memleketimin her köşesine bir
428 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.