Anlatmak, anlaşılmak bazen ne kadar da zor. Bin türlü cümle kurup yine de doğru kelimeleri bulamamak, hislerini doğru şekilde aktaramamak... Sen en güzel şekilde anlattığına inanırken karşındaki insanlar tarafından anlaşılamamak... Hatta bazen konuşmanın ne büyük nimet olduğunu unutup "Konuşursam herkes anlar, benim sustuklarımdan anlayacak
Olurda bir gün düşersem aklına, bol bol "delibal" izle olur mu? Belki o zaman anlarsın. sadece uzaktan sevip hiçbirşey yapamamak. Sabah kalktığında günaydın yazamamak. Acaba başka birisini mi seviyor düşünceleri...
Onun hayatına zarar veren bir hastalık olduğunun farkında olmak... Ben bu kadarım birtanem beni affet olur mu? O Güzel gözlerine tekrar ışık gelmesi dileğiyle. Seni o kadar çok seviyorum ki uzak durmak zorundayım.mutlu ol, mutlu kal. Hoşçakal bitanem gökyüzünde seni izliyor ve sonsuza kadar seviyor olacağım. Arada sırada Bana bakıp el sala olur mu?
Bir Dostoyevski klasiği daha..
Yazarın kitabına inceleme yazarken hep bir çekimser oluyorum. Hakkı ile inceleme yazamamak yazara ve kitaba haksızlık olacak gibi düşünüyorum. Kitap yine psikolojik analizlerin en derinine inerek okuyucusunu daha ilk sayfalardan bağlıyor. Yazar, konu olarak hırsın insan üzerindeki olumsuz etkilerini kumbar üzerinden ve miras üzerinden anlatıyor. Aşırı hırslı oluşu insana kaybettireceğini ince detayı ile trajikomik bir kalemle biz okurlarına anlatmaktadır. Aşık bir adamın ruh halini de kusursuz ve hüzünlü bir üslupla anlatmış. Bir aşığın fedakarlık anlayışına çok şaşıracaksınız. Okuyunuz.
.