Nedenleri, sonuçlarla karıştırmaktan daha tehlikeli bir şey yoktur. Ben bunu, aklın kendinde var olan yozlaşma biçimi olarak tanımlıyorum. Bununla birlikte bu yanılgı, biz insanlar arasında kutsanmıştır ve “din”, “ahlak” adını almıştır. Din ve ahlak tarafından geliştirilen her formül, bünyesinde bunu barındırır; papazlar ve ahlâkçı yargıçlar, aklın bu yozlaşmasının yazarlarıdır. Burada bir örnek vereyim. Uzun ve mutlu bir hayatın, hatta erdemli bir hayatın bile formülünü sunan meşhur İtalyan yazar Cornaro’nun diyet kitabını herkes bilir. (Uzun yaşamanın sırrının, metabolizmayı yavaşlatacak kadar az yemek yemek olduğunu ortaya atan İtalyan yazar.) Pek az kitap bu kadar çok okunmuştur; şimdilerde bile bu kitap, her yıl binlerce baskı yapmaktadır. Pek az kitap (Kutsal kitapları hariç sayarsak) iyi niyetli bir merakın sonucu olarak yazılan bu kitaptan daha az zarar vermiş, insanların ömürlerini daha çok kısaltmıştır. Bunun nedeni: “nedenlerle sonuçları” karıştırmasıdır. İtalyan yazar, geliştirdiği diyet formülünü, uzun yaşamanın nedeni olarak görüyordu: Oysa, uzun yaşamanın ön şartı olan olağanüstü yavaş çalışan bir metabolizma, az yemek ve tüketmek, yazarın diyetinin nedeniydi. Bu diyeti uygulayan kişi, istediği kadar çok ya da az yemekte serbest değildi; onun tutumluluğu, “özgür irade” eylemi değildi: Fazla yediğinde hastalanıyordu. Ancak bu türden zayıf biri ollmayan bir kişi, böyle yaptığında hiç de iyi yapmıyordu. Bu formül, aynı hastalığa sahip kişiler için geçerliydi sadece.