Sevinç Çokum

Sevinç ÇokumHilal Görününce yazarı
Yazar
8.0/10
442 Kişi
2.137
Okunma
142
Beğeni
13,7bin
Görüntülenme

Hakkında

Sevinç Çokum  25 Ağustos 1943’te  İstanbul  Beşiktaş’ta dünyaya geldi. Üç kız evlada sahip olan ailenin en küçük çocuğudur. Beşiktaş Büyük Esma Sultan İlkokulunu, Beşiktaş Ortaokulu ve Lisesini bitirdi. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu; ayrıca Umumi Sosyoloji dalında öğrenim gördü.  Acıbadem Özel Anadolu Lisesinde ve Etfal Hastanesine bağlı hemşire okulunda Türkçe ve Edebiyat dersleri verdi. Orta öğrenimi sırasında bir süre İstanbul Radyosu çocuk korosunun haftalık programlarına katıldı.   Klasik Batı müziği dalında özel keman dersleri alarak Türk ve değişik ülkelerin temsilcilerinden  oluşan A. Kavafyan yönetimindeki  İstanbul Amatör Senfoni Orkestrasında ikinci kemanlarda çaldı, konserlere katıldı. Üniversitedeyken politikayla ilgilenmeğe başladı. Bir siyasi partinin ilçe gençlik kolu başkanı oldu, daha sonra İl Gençlik Teşkilâtına geçti, bir süre sonra politikada aktif rol almaktan  vazgeçti.  Öğrenimi sırasında evlenen  Sevinç Çokum, 1968 çalkantılı döneminde öğrenci hareketlerine fikirleriyle katıldı. Edebiyata sevgisi  ortaokul sıralarında Türkçe Öğretmeni Necmi Seren’in, lisede ise Suzan Karamanlıoğlu’nun   yönlendirmeleriyle  yol aldı. Necmi Seren öğretmenliğin dışında Macarca’dan çeviriler yapmış, ünlü “Pal Sokağı Çocukları” romanını Türkçeye kazandırmıştı. Sevinç Çokum daha o tarihlerde günlük tuttu, şiirler yazdı. Lisede öğrenciyken büyüklerin katıldığı Kudret Gazetesindeki bir yarışmaya girerek ikinci oldu. Üniversitede hikâyeler yazmağa başlayan yazarın  Bir Eski Sokak Sesi adlı öyküsü Hisar Dergisinde (Şubat 1972) yer aldı. O sıralarda Yelken ve Eflatun Dergilerinde de birkaç hikâyesi görüldü, Ahmet Nadir Caner’in yönettiği Başkent Gazetesinde  şiirlerinden bazıları  neşredildi. İlk hikâyelerini  Eğik Ağaçlar adlı kitabında toplayan yazar,  Behçet Necatigil’in  tavsiyesiyle öyküde yoğunlaştı. Bu kitabın ardından Hisar Dergisinin yanısıra  Türk Edebiyatı Dergisinde de yazmağa başladı. 1975-76 yıllarında Kültür Bakanlığı bünyesinde düzenlenen komisyonlardan Halk ve Çocuk Yayınları Kurulundaki çalışmalara katıldı. 1977-79 yıllarında Türk Edebiyatı Dergisinin yazı işleri müdürlüğünde bulundu. Daha sonra,  (1981-85)  eşi Rıfat İzzet Çokum’la kurdukları Cönk Yayınlarını yönetti. Sevinç Çokum’un öykü, söyleşi ve diğer yazıları, Hisar, Türk Edebiyatı, Gösteri,  Varlık Dergilerinde ve Dünya- Kitap’ta yer aldı. Öyküleri: Eğik Ağaçlar (1972), Bölüşmek (1974), Makina (1976), Derin Yara (1984),Onlardan Kalan (1987 ) Bu kitaplar birleştirilerek, Bir Eski Sokak Sesi, Evlerinin Önü, Onlardan Kalan adlarıyla yeniden yayımlandı. Rozalya Ana  (1993- Türkiye Yazarlar Birliği Armağanı), Beyaz Bir Kıyı (Fas’ta geçen hikâyeleri 1998), Gece Kuşu Uzun Öter (2001 ), Al Çiçeğin Moru (2010). Romanları: Zor (1977), Bizim Diyar (1978), Hilal Görününce (1984- Milli Kültür Vakfı ve TYB Armağanları), Ağustos Başağı (1989), Çırpıntılar  (1991), Karanlığa Direnen Yıldız (1996), Deli Zamanlar (2000),  Gülyüzlüm (Tefrika roman olarak yazılışı 1988, kitaplaşması 2003 ), Gece Rüzgârları (2004), Tren Burdan Geçmiyor (2007),  Arada Kalmış Tebessüm (2010), Lacivert Taşı (2011- Eskader Roman Armağanı) Gazete Yazıları: Güzele Bakan Karınca (1997), Vaktini Bekleyen Tohum (2000 ) Anlatı:  Hevenk- Kayıp İstanbul (1993-TYB Armağanı) Radyo programları ve TV senaryoları da bulunan Çokum, Yeniden Doğmak adlı dizi senaryosuyla  Ankara Gazeteciler Cemiyeti, 1988 Basın Şeref Belgesine lâyık görülmüştür. Çevrilmiş Eserleri: Çarmıh,Bir Geminin Getirdikleri, Der Neu Mensch İn Der Türkei – Almanya(Seçkiye Katılan Öyküler) BizimDiyar, Prof.Dr.  Azize Cefarzade’nin çevirisiyle- Azerbaycan-Baku.(Roman) Tarifsiz Bir Sesin Hikâyesi, Moderne Turkse Verhalen- Hollanda (Seçkiye Katılan Öykü) Denizin Dalgası Saçların, Racconti dell Anatolia-İtalya (Seçkiye Katılan Öykü) Deli Zamanlar  Arapçaya çevrilerek Mısır’da yayımlandı (Roman) Tarlabaşı’nda Sabah Oluyor, Istanbul In Women’s Short Storıes – England ( Seçkiye Katılmış Öykü) Deli Zamanlar Arnavutluk, Bulgaristan ve Hindistan’da yayımlanmak üzere çevrilmektedir. Eserleri üniversitelerde araştırma konusu olan Sevinç Çokum’un yurt dışında da bazı eserleri üzerinde çalışmalar gerçekleşti. Ayn Şems Üniversitesinden Ayşe Abdülvahid Çırpıntılar romanıyla ilgili, Batıda Türk Göçmenlerinin  Sorunları  adıyla  yüksek lisans yaptı.(2008-2010) Ayrıca yine Mısır’da Kahire Üniversitesinden Muhammed Eyd, yazarın  Beyaz Bir Kıyı  adlı eserini dil bakımından inceleyen bir çalışma ortaya koydu.(2010-2011) İlk kitabıyla insan sevgisi ve hümanizma çizgisinde görünen Sevinç Çokum, zaman içerisinde öykü ve romanlarında değişimler yaşadı. Toplum ve birey arasındaki ilişkileri kurcalayan yazar, ilk romanlarında ulusun değerlerini kişilerine aktararak onları tarih perspektifi içinde ele aldı. Giderek insanın iç yapısındaki  derinliklere yönelen yazar,  sanatın sınırları olmayacağını savunarak evrenselliğe ulaştı. Deli Zamanlar romanıyla birlikte hikâyelerindeki ince gözlemleri, dil özenini ve ironik bakışı romanlarına taşıdı. Tren Burdan Geçmiyor ve Arada Kalmış Tebessüm, Lacivert Taşı  gibi  son romanlarında sosyal-psikolojinin verileriyle insanı anlamaya çalıştı. Abukiz adını verdiği bir felsefe ortaya atarak, çok renkli ve prizmatik bir yapı içinden dünyaya baktı. İçtenliği önemseyerek öğretilerin dışındaki doğruları aradı.  
Unvan:
Türk Yazar, Şair
Doğum:
Beşiktaş, İstanbul, Türkiye, 25 Ağustos 1943

Okurlar

142 okur beğendi.
2.137 okur okudu.
40 okur okuyor.
836 okur okuyacak.
66 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Sadece herkesten bir şeyler taşıyan, olmak istediğini olamamış bir kadın bu. Ve yüreğinde sevgi kaynıyor.
"Bizim annelerimizin çoğu eğlenemiyor, seyahat edemiyor, kendi varlığının farkına varamıyor; bir Batılı kadının ekonomik rahatlığı yaşam kalitesi, ülkeleri gezme olasılıkları ile bizim çoğu kadınımız arasında dağlar var..."
Reklam
Ümit ve sabır, işte bu iki şey beni ayakta tutuyor.
Sevgi cesaret istiyor, kibre, gurura, bencilliğe, çıkara tahammülü yok sevginin. Öyle olduğu halde bu kavram herkesin dilinde geziyor. Acaba dilde olduğu kadar, kalpte de hüküm sürüyor mu?
"Kapılar da yazılmış satırlarmış demek. Onların da dili, azarı, öfkesi, alayı, harcıâlemliği varmış demek."
Öykü Okuma Etkinliği (60-70'ler) (15 EKİM- 1 ARALIK 2018)
Etkinliğimiz sona ermiştir, katılmayı başaran, düşünüp de başaramayan herkese çok teşekkürler. _____________ Etkinlik başlamıştır , paylaşımlarınızı #35045482 iletisi altında yapabilrsiniz - iyi okumalar herkese. ------------------------- İyi pazarlar, başka bir etkinlikle devam edelim dedim hikaye ile ilgili
Gün
Felsefe finalinden çıktım, o halde varım. Merdivenleri ikişer ikişer çıktım. Dışarıdayım. İçimde garip bir neşe mevcut. Halbuki felsefeyle az biraz da olsa haşır neşir olmamdan mütevellit buhranlar geçiriyor olmam gerekmez miydi? Gerekmezdi. Hem havanın serinleten soğukluğu olası buhranın harını dindirecek yumuşaklıkta. Belki de bu sebeptendir
Reklam
Gün ışığına uyanacağımız günler olsun
“Bazen sadece bir selam ve güleryüz dahi insanı korkunç bir karanlığın eşiğinden alıp gün ışığına kavuşturabilir.”☀️
Sevinç Çokum
Sevinç Çokum

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
405 syf.
·
Puan vermedi
Ağustos Başağı Kitap gerçekten tek kelimeyle şahane. Milli mücadele dönemi Kurtuluş Savaşı yılları anlatılmış bir eser. Kitabın anakarakteri Yusuf, - kuttül amere- Irak cephesinde savaştan Söğüt'e yeni dönmüş bir asker. Geçimini at arabasıyla yolcu taşıyarak yapıyor. Mağlum I. Dünya Savaşı kaybedildi. Durum vahim.. Yurt işgal halinde.. Bu durumda bu delikanlı da boş durmuyor, ülkeyi işgalcilere karşı savunmak için Kuvay-i Milliyecilere oradan da TBMM nin kurduğu düzenli orduya katılıyor. Sekiz yıl askerlik yapıyor. Yazar eseri anakarakter Yusuf üzerinden Milli Mücadele yıllarındaki gelişmeleri ilmek ilmek işleyerek anlatıyor. Eserde, yeri geldikçe Milli mücadelenin "birlik ve beraberlik" neticesinde imanla kazanıldığını dile getiriyor. Misal erkekler savaşa gidiyor ama geride kala kadınlar da boş durmuyor. Kadınlar askerlere kumaştan elbise dikiyor, tarlayı bağı bahçeyi ekiyor, hayvanlarını Seferberlik'in ilanıyla askerlere yük ve cephane taşımaları için veriyor. Hatta yeri geliyor - şehit annesi bir kadın- omuzunda silahıyla cepheye savaşa gidiyor. Yalnız okurken tabi ki milli mücadeleyi destekleyenlerin olduğu gibi desteklemeyenlerde olmuş. Bunları görmek üzücüydü. Nihayetinde kitap mahalle kahvesinde, Arif Çelebioğlu'nun notlarıyla bitiyor. Okumanız dileğiyle.. ^_^.
Ağustos Başağı
Ağustos BaşağıSevinç Çokum · Kapı Yayınları · 2019184 okunma
99 syf.
9/10 puan verdi
·
12 saatte okudu
Sevinç Çokum'un kitaplarını sürekli görüyorum gittiğim kitapevinde. İlginç, güzel kapakları var kitaplarının, bazılarının kitap adları veya yazar adı büyük, dikkat çekici bir puntoyla yazılmış, hep alıp okumak istiyordum bir şekilde. Çok az kitap da yazmamış yazar, okumaya başlayıp da devamını getirmeyi düşünen okurlar için keşfedilecek çok şey
Eğik Ağaçlar
Eğik AğaçlarSevinç Çokum · Haşmet Matbaası · 19727 okunma
255 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Tren Burdan Geçmiyor. Sevinç Çokum'dan okuduğum ilk kitap. Tren Burdan Geçmiyor, ilkeli bir gazeteci olan Nüzhet Fermanlı'nın; gazeteciliğin siyasetin ve güç odaklarının emrine amade olduğu bir dönemdeki dik duruşunun merkeze alınarak toplumsal olayların bir sosyolog gözüyle ele alındığı 251 sayfalık bir romandır. Nüzhet Fermanlı, gazetedeki
Tren Burdan Geçmiyor
Tren Burdan GeçmiyorSevinç Çokum · Kapı Yayınları · 201473 okunma