Kütüphanede zaman geçmez. Okuma eylemi yavaş olmalı, okur bir sayfanın, bir paragrafın, hatta bir cümlenin büyüsüne kapılmalı. Roman hızın düşmanıdır.
•
Jean-Louis Fournier'ı sadece ben mi benzetiyorum acaba? İkisi de anılarından yola çıkarak anasını babasını, eşini çocuğunu, çocukluğunu anlatan incecik kitaplar yazarak birden ülkenin edebiyat gündemine düştüler.
Sanki denizden çıkıyormuş gibi annem.
Silüeti ince ve zarif, elbisesi hafif ve beyaz. Sanki suyun üstünde yürüyor. Aynı zamanda hem denizde hem gökte.
Zamanla fotoğraf sarardı. Siyahlar grileşti, griler beyaz oldu, annem silinmekte.
Her zaman çekingen olan annem artık fotoğrafı ışıldatmıyor.
Çarşıdaki çiçekçide daha önce görmediğim bir çiçek gördüm, canlı mor rengiyle harikuladeydi.
Çiçekçiden çiçeğin adının, deniz lavantası, ve en önemlisi ölümsüz olduğunu öğrendim.
Zamanla moru soldu ama hâlâ güzelliğini koruyor. Ölümsüz bir gelinin buketi için mükemmel olacak.
O günden beri Sylvie'ye gül yerine deniz lavantası götürüyorum. ⚘
Hayattaki her konu üzerine şaka yapabilen birinin yeterince derin ve duyarlı olamayacağına karar veriyorlar. Beni hızla inceliyorlar, bir kez inceledikten sonra da doğru notu verdiklerini düşünüp yanımdan ayrılıyorlar ve bir daha geri dönmüyorlar.
"sürekli koşturuyorlar, mutluluğun peşinden koşuyorlar.
mutluluk koşarak yakalanmaz halbuki, yürürken yakalanır. yavaş yavaş yürürken, kendinle iyi geçinerek, kendinle iyi anlaşarak. unutmak, kendini kaybetmek, kendinden kaçmak, kendini kurtarmak için hızlanmak yerine uygun adım yürürken."