Varlıklı Yahudi bir ailenin oğlu olan Blecher liseyi bitirdikten sonra tıp öğrenimi için Paris’e gitti, fakat 1928 yılında Pott hastalığına yakalanınca eğitimini yarıda kesmek zorunda kaldı. Fransa, İsviçre ve Romanya’da çeşitli sanatoryumlarda tedavi gördü. Ömrünün son on yılını tamamen yatağa bağlı geçirmek zorunda kaldı. André Breton, Martin Heidegger, André Gide gibi yazarlarla mektuplaştı. André Breton’un yönettiği dergiler başta olmak üzere, birçok sürrealist ve avantgarde dergide öyküleri, şiirleri ve yazıları yayımlandı. 1936 yılında yayımlanan ve en önemli eseri sayılan Întâmplări în irealitate imediată (Acil Gerçekdışılıkta Maceralar) birçok dile çevrildi. Max Blecher, sağlık sorunlarıyla boğuşarak geçirdiği…
sahici ve yeni bir hakikatin, sıcak ve içten, beni en anlaşılır biçimde bir isim gibi özetleyebilen bir hakikatin ortaya çıkacağı ve içimde tümüyle yeni, benzersiz bir notanın çalacağı ve bu notanın hayatımın anlamı olacağı bir günü duyumsuyorum…
...beni en anlaşılır biçimde bir isim gibi özetleyebilen bir hakikatin ortaya çıkacağı ve içimde tümüyle yeni, benzersiz bir notanın çalacağı ve bu notanın hayatımın anlamı olacağı bir günü duyumsuyorum . . .
İnsan bazen sıkılır. Sebebini de kolay kolay çözemez; yüzeyde, görünürde değildir bizi sıkan meseleler.
“Ruhun belli derinliklerinde sıradan sözcüklerin hükmü yoktur.”
Max Blecher
Derinlerde bir yerdeyiz, anlaşılmıyor söylenenler.💫
DİPÇE :
28 yıllık yaşamının son on yılını yakalandığı pott hastalığı nedeniyle yatağa bağlı geçiren yazar, 18 yıllık çocukluk ve ergenlik günlerindeki anılarına yaslanarak edindiği dış dünya birikimi ile bir odaya sığdırılmış 10 yıllık iç dünyasını harmanlayarak yeni bir dünya yaratır.
Hastalığın tesiri ilaçların etkisi ve ağrılarıyla
Acil Gerçekdışılıkta Maceralar, Jaguar'ın Prospero Kitaplığı adı altında topladığı kitapların 2.si... Benim de okuduğum 3. kitap oldu bu seriden...
.
Acil Gerçekdışılıkta Maceralar, gerçekten de acil olarak yazılması gereken bir kitap gibi... Yazarın hayatıyla ilgili detayları öğrenince otobiyografik roman izlenimi de veriyor...
.
Henüz 18 yaşındayken yakalandığı bir hastalık yazarı yatağa bağlıyor ve son 10 yılını yatarak hareketsiz geçiriyor... 28 yaşında veda ettiği bu dünyaya acil olarak anlatmak istediklerini bırakıyor bizlere...
.
Elinde sadece çocukluğu ve yaşadığı odadaki eşyalar olunca, bir çocukluğuna bir de nesnelere bakış açısına doğru yol alıyoruz... Bu bakımından da Proust'a benzetiliyor...
.
Max Blecher içindeki yabancının gerçek benliğiyle bir yarış haline olduğunun bilinciyle anlatıyor ama neyin gerçek neyin düş olduğu pek anlaşılmıyor... Hareketsiz bedeninden taşan ruhunun çalkantılarını gözlemliyoruz... Ben çok severek okudum. Prospero Kitaplığı ile yolunuzun kesişmesi dileğiyle...
Soyutlanmış bir dünya, nesnelerin sınırsız melankolisi, gerçekliğin gerçekdışı bir şekilde kurgulanışı, belirsiz işlenen zaman, yaşamın travmatik etkileri, soyutu somutlaştırmak..
“Fazlasıyla rahatsız edici olsa da çevremde gördüğüm dünyada yaşadığımı kabullenmek zorunda kaldım.”
Yalnızlık, absürtlük, nesneler dünyası ve onun gerçekliği ile