Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız var; daha geniş otoyollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var. Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz; daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz.Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz; daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var. Daha çok eğitimimiz, ama
Bugün müslümanlardan hangimiz gayri müslim birisine İslam'a davet mektubu yazıyoruz? Hangimiz bir kardeşimizi hayra, İslam'a ve İslam ahlakına yapışmaya çağıran bir mektup yazıyoruz?
Sayfa 99
Reklam
İçimizden gelenleri yazıyoruz, içimizden gidenler için...
... Ben aslında, doğduğum evde ölmek isterdim. daha çok şey biriktirmek ve onları birer birer çocuklarımın torunlarına vermek isterdim. Şimdi herkes var, hiçbir şey yok. Büyüyünce de olmaz, biliyorsun. Yaşamak, bir meslek değilmiş. Boşuna yazıyoruz. yazık! ...
Kimlikte Nurşen
Bir gün kompozisyon yazıyoruz. Düz beyaz kağıdın altına sütannemin cetvelle ve tükenmez kalemle çizdiği çizgili kağıdı koyup yamuk yazmamaya çalışarak, dolmakalemle yazıyoruz. Dolmakalemlerimizi amcam aldı, ikimize de birer tane kalem , birer şişe mavi , birer şişe de kırmızı mürekkep. Mürekkeplerimiz sütannemin vitrininde duruyor. Doldurmak istediğimizde ona veriyoruz , kırtasiyeci titizliğiyle dolduruyor . Aman çocuklar damlamasın, çıkmıyor mürekkep lekesi dikkatli olun , diyor. Zaten ben hep dikkatli oluyorum. Her yerde . Biri bana kızmasın diye, yemek yerken , dişimi fırçalarken , evcilik oynarken , ders çalışırken hep dikkatli oluyorum. Sere serpe yaşamak ne , bilmiyorum .
"Orhan bir gün Boğaz Vapur'unda Yahya Kemal'e rastlıyor. Konuşmaya başlıyorlar. Yahya Kemal klasik bir şair olduğundan Garipçilerin şiirini hem önemsemiyor, hem de sevmiyordu. Ne olsa vapur yolculuğu, şurdan buradan konuşulduktan sonra, söz dönüp dolaşıp şiire geliyor. Yahya Kemal 'Yeni şiir ler var mı' diyor. "Var." 'Bir tane lütfetmez misiniz?' Orhan nazlanmıyor. 'Hay hay, üstadım' diyor. Başlıyor okumaya. Orhan'ın birkaç aruz şiiri ol duğunu biliyorum. Bunlardan Efsane adlı rubaisini okumaya başlıyor. Belle ğimde kaldığı kadarıyla aşağı yukarı şöyle bir şey olacak: "Bir zamanlar bu gamhanede bir dem vardı... Gece bülbül ağaran fecre kadar ağlardı... O çağıltıyla beraber dövünürken def ü cenk... Bir güneş dal galar üstünde doğar rengârenk... Bu çağıltıyla bütün kahkahalar nağmele şir... Dilde Yahya Kemal'in şarkısı şehnameleşir..." Şiirin adı Efsane'dir. Çok güzel...' diyor Yahya Kemal. Sonra duruyor, birkaç söz daha söylemek gereğini duyuyor: "Orhan Bey, biraz daha gayret etseniz, bu sahada bizi geçeceksiniz.' Üstadım, biz bunları ciddiye almıyoruz ki, karalama olsun, alay olsun diye yazıyoruz.' Bu cevap karşısında Yahya Kemal donup kalıyor. Oldukça da kızıyor."5
Sayfa 70 - işKitabı okudu
Reklam
Ya Tarih? Tarih sokakta. Kalabalığın arasında. Herbirimizde tarihten bir parçacık bulunduğuna inanıyorum. Kiminde yarım sayfa, kiminde iki üç Zamanın kitabını birlikte yazıyoruz . _herkes kendi gerçeğine ses veriyor _
Bizde zanaat ehliyiz:Yazı yazıyoruz a. Ne mercan ustaya, ne kilimleri dokuyan ellere, ne yazmaları boyayanlara, ne kalıpları dökenlere , ne çeşmi bülbülleri üfleyenlere saygı duyduk.Saygı duymadık da ne oldu? Dünyayı birbirine kattık. Sofralarımızı, kapılarımızı, gönlümüzü kapadık.Kapadık da ne ettik ? Dünyayı birbirine kattık.
Ölüm, dilimizde çok basit bir şeymiş gibi dolaşıyor. Sahifelere hiç tereddüt etmeden, hiç düşünmeden, belki de düşünmek istemeden yazıyoruz "ölüm"ü. Ölüm, günahlara gömülmüş benliğimize hiç mi hiç etki etmiyor; ürpermiyoruz...
Sayfa 27
Neden kendimizi anıtlaştırmayı bu denli çok isteriz? Daha yaşarken bile. Yangın musluklarının dibine işeyen köpekler gibi varlığımızı ispat etmeye çalışıyoruz. Fotoğraflarımızı, diplomalarımızı çerçeveletip asıyor, gümüş kaplamalı bardaklar kullanıyor, yatak çarşaflarına adımızın baş harflerini işliyor, ağaçlara ve tuvalet duvarlarına isimlerimizi yazıyoruz. Hepsini aynı dürtüyle yapıyoruz. Bundan ne elde etmeyi umuyoruz? Alkış, gıpta, saygınlık? Yoksa yalnızca ilgi mi çekmek istiyoruz, ne tür olursa olsun ilgi mi istiyoruz?
Sayfa 133Kitabı okudu
Reklam
Biliyor musun, durmadan aynı şeyleri yazıyoruz! Hasta mısın, diye soruyorum, bakıyorum sende hastalığımı sormuşsun, ölmek istiyorum, diyorum, sen de istiyorsun, önünde hıçkırarak ağlamak istiyorum küçük bir çocuk gibi, sen de benim önümde küçük bir kız gibi ağlamak isteği gösteriyorsun. Bir kez, bin kez ve hiç durmadan tek isteğim :yanında olmak, bakıyorum senin de isteğin bu. Yeter, yeter!
Sayfa 159 - EZR YayıncılıkKitabı okudu
❝Her nefes alışta bile ölmeyi göze alamıyorsak niye söylüyor niye yazıyoruz ki?❞
Sayfa 19 - Güzel Bir İz Bırakmak İçinKitabı okudu
Bizde buraya yazıyoruz :)
Padişahin adetiydi, kitap okurken enteresan bulduğu yerleri ayrı bir yere kaydeder, şahsi mütalâalarını da sayfaların boş yerlerine yazardı.
Salağız işin açıkçası Basitiz yani Çok kültürlü amipleriz yeryüzüne saçılmış milyarlarca Tek derdimiz bölünüp bölünüp çoğalmak Basit. Yaklaşıp dikkatle bakılan akvaryumun Bir ayna olduğundan habersiz, balık hafızamızla Bir insanlık tarihi yazıyoruz. Yazdığımız sanıyoruz. Unuttuğumuz bir şey var Nedense hep neyi unuttuğumuzu bile unutuyoruz.
Yalnızlık üzerine bir kitap yazmaya karar verdim. Hayatım kötü gittiğinde neden mutsuz olduğumu yazıyorum, böylece ruh halimle dalga geçmeyi başarıyorum. “Bizi dinleyecek kimse olmadığı için yazı yazıyoruz. Edebiyat olmasaydı, yalnız kaldığında bir insanın neler düşündüğünü hiçbir zaman öğrenemeyecektik.”
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.