Eşek kadar oldum ama halen ; Adıma imzalanmış, bana emanet edilmiş yeni bir kitap geldiğinde, hızlı hızlı her tarafını karıştırırım. Üç beş yerinden bir şeyler okurum. Tadına bakarım. Beni çekiyor mu? Koklarım beğendim miydi de öperim. İşte bu kitap da onlardan biri.
Ne çok atasözü , deyim vardır değil mi eşeğe benzetilerek nitelendirilen.
Bugün sizler ile Oscar Wilde'ın 1891 yılında yayımlanan felsefi romanı Dorian Gray'in Portresi’ni incelemek istiyorum. Biliyorum, içinizden: “Ya arkadaş, sen de yemiyor, içmiyor habire okuyor ve üstüne bir de inceleme yazıyorsun!” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Ne yapayım, bunlar hep eskiye dair okuduklarıma olan paylaşım ya da incelemelerim
Bugün de 25. oyunumuzla devam edeceğiz...
Sizin talebinizle kelime seçilmiştir. İçerisinde 'SEN' -türevleri de olabilir-kelimesi geçen sevdiğiniz bir söz veya deyim veyahut şiir de olabilir. Beraber paylaşalım... İlk söz benden...
Ahmet Telli #31397163
Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte
Hayalet Savaşları’nı (Ghost Wars) incelemek istiyorum. Zaman zaman okumuş olduğum ve ben de güzel izlenimler, deneyimler bırakan değerli kitaplara incelemeler yazıyorum ve
İlhan Arsel’le cahiliye dönemine gidip dönem hakkında yanlış fikir sahibi olabilmek için çok ideal bir kitap. Alternatif tarih arıyorsanız el kitabınız olabilir. Birkaç iddiayı örnek olarak vereceğim.
İlhan diyor ki, kız çocuklarını gömmek yaygın değildi kız çocuklarının doğuşunu talihsiz saymak gelenekte yoktu. Dakika bir gol bir. Evet her evde
Zamanında bir video izlemiştim KPSS için oradaki beyefendi anlatıyordu bir anısını. Biri kızını getirmiş okula kayıt için ve şöyle demiş 'hoca buna okuma öğret ama yazma öğretme .' E tabi haliyle merak edip sormuş öğretmenimiz de 'niçin ?' diye aldığı cevap da 'yarın öbür gün erkeklere mektup yazar' olmuş. İşte biz
SON 250 YILIMIZ…
Bu kitap bence liseden itibaren ders kitabı olarak okutulmalı. İnsanların kulaktan dolma veya dizilerden bozma bilgiler yerine zengin kaynakça ile beslenmiş böylesi kitaplarla geçmişlerine daha yakından bakma ve muhakeme yapma becerisi edinmeleri gerekir. Özellikle de gençlerin.
Kitap Cumhuriyet tarihine ışık tutmak adına
Hər vaxtınız xeyir, 1K kitabsevərləri.
Aylar əvvəl oxuyacaqlarıma əlavə edib, gözlətdiyim kitab. Vaxtı gəlməli imiş. Necə ki, incələməsini də yazmağa cəhd edib sonraya saxladığım kimi. Kitabın təsirindən çıxmadan yazacaqlarımı eyni səhifədə yığıb-yığışdıra bilmədim. Nə yazacağam? Necə yazacağam, heç bilmirəm. Ancaq bir yerdən başlamalıyam madəm,
Anadolu'dan Avrupa yakasına yeni yurda taşındım. Yeni yurt hayırlı olsun fakat alışmakta zorlanacağımdan eminim...
Oda giriş katta ve sokağa bakıyor. Pencere kapalı da olsa sokaktaki en ufak ses bile odanın içinden duyuluyor; sokaktan geçen insanların konuşmaları, bağırıp çağırmalar, arabalardan gelen müzik sesleri, bazen çok tuhaf sesler. Bizde "duvarın da kulağı olur" diye bir deyim var tıpkı onun gibi her şey duvarın kulağıyla kulağıma doğru....😂
Şükrü Erbaş'ın İnsan Eksik Bir Sözdür kitabı henüz çok yeni, çiçeği burnunda bir kitap. Okuyucusunun çok olacağına hiç şüphe yok. Şairin her kitabı gibi çok güzel şiirler, duygu yüklü metinler var bu kitapta da.
Kitapta yer alan İyi Şeyler Düşünmek şiiri için bırakılan dipnotta şöyle diyor;
Bu şiiri ilk Mazlum Çimen okudu. Dünyanın en güzel
Bugün yine 2017'de yaklaşık iki ay kaldığım yer olan Gebze'deyim. 2017'de Gebze Pelitliköy'de Asya Çikolata firmasında tercüman ve proje yönetmeni olarak çalıştığım zaman Gebze Center'in tam karşısında Turkuaz Otel'de kalıyordum. Bugün tekrar Turkuaz Otel karşıma çıkınca içeri girip anılarımı tazelemek istedim. Biraz tuhaf değil mi? Sebepsizce
Merhaba Dostlar, nacizane bir değerlendirme ile faydalı okumalar, duasıyla.
Aydınlığa hasret kalmış gözler, ferahlığa susamış gönüller; her şeyin bir karşılığı vardır, bize ötelerin yapı taşlarını muştulayan gönül seslerinden kelimeler verir. Bizi “Biz” yapan “Kelimeler” zihinlerimize yol, gönüllerimize ferahlık, ayaklarımıza güç üflerler.
İçerisinde 98 adet deyim bulunan güzel bir kitap. Lakin bu deyimler öyle sadece kendileriyle bulunmuyorlar. Bu deyimlerin dilimize nasıl girdiğinin hikayeleri anlatılıyor. Okurken gerçekten şaşıracağınız hikayeler var. Genel kültür bakımından da zengin bir kitap. Yeni deyimler de öğreniyorsunuz.
İskenden Pala Divan Edebiyatıyla haşır neşir bir yazar olduğundan dili biraz ağır. Bunu Od romanında tadmıştım. Ama bu kitabında bu ağırlık yok. Deyimlerin nereden geldiği anlatılan bir kitapta ağır dil kullanmak namümkün olsa gerek zaten.
Kitabın farklı bir albenisi var. Büyük ihtimalle yazarın samimi üslubu. Hatta kesinlikle bu samimiyet kitabı daha da güzelleştiriyor. Öyle şu deyim şu olaydan sonra olmuştur diyip geçmiyor. Önce deyimin günümüzdeki manasını söylüyor bir paragrafla ondan sonra hikayesini anlatıyor en samimi dille.
Bu kitap bence tek başına bir okuru kesmez. Çerezlikler listesine rahatlıkla girer. Her deyim zaten 1-2 sayfayla anlatılmış. En fazla 3 sayfa. Boş sayfalar çok fazla vardı. Ama güzeldi. Böyle hızlı bir şekilde elinizin altında kayıp giden bir kitap bulununca reading slump a girmesi de zor olur herhalde. Yani okuma düşüşü. Fazla okuduğunuzu düşünüp beyninizi kandırırsanız yeniden fazla fazla okumaya başlayabilirsiniz.
Keyifli okumalar...
Bugün de 13. oyunumuzla devam edeceğiz...
Sizin talebinizle kelime seçilmiştir. İçerisinde 'HASRET' -türevleri de olabilir-kelimesi geçen sevdiğiniz bir söz veya deyim veyahut şiir de olabilir. Beraber paylaşalım... İlk söz benden...
Nurullah Genç #30371540
Hasretin alev alev içime bir an düştü,
Değişti hayal köşküm, gözümde viran düştü,
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde,
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü.