Eski zamanlardan beri bir tane bile dile getirilmeyen aşk olmamıştır. Gerçekten sevdiğin halde susmak, çok inatçı bir gönül rahatlığının kanıtıdır. Sevdiğini kelimelere döküp söylemekten utanır insan. Herkes için geçerli bu. Lakin aşkın özü, bu utancı görmezden gelip azgın dalgalarının içine atlıyormuşçasına sevgini haykırdığın yerde yatar. Sessiz kalanların aşkı zayıftır. Egoisttirler. İşin içinde kişisel bir çıkarları vardır. Gelecekte ortaya çıkabilecek sorumluluklardan korkuyorlardır. Böylesine aşk denebilir mi? Utandığım için söyleyemem diyenler kendilerine fazla önem verenlerdir. Azgın dalgalara atlamaktan korkuyorlardır. Eğer gerçekten sevselerdi aşk sözcükleri istemsizce ağızlarından dökülürdü. Kekeleyecek olsalar bile sorun değil, tek kelime bile yeterli olurdu. Köşeye sıkıştığında kelimeler kendiliğinden çıkacaktır. Böyle bir durumda kediler ve güvercinler bile haykırır. Aşk, insanın bu dünyaya ayak bastığı günden beri yeryüzünün hiçbir yerinde kelimeler olmadan var olmamıştır. Aşk bir kelimedir. Kelimeler kaybolduğunda aşk da bu dünyadan kaybolur. Aşkın kelimelerden ayrı var olabileceğini düşünüyorsanız şayet, çok büyük bir yanılgı içerisindesiniz.
Arapça son derece seyyal bir dildir.
Bu sayede ilk mütercimler Yunan, Süryani, Sanskrit ve Pehlevi dillerindeki metinleri kolayca aktarmışlardır. Yeni yeni kelimeler kurmakta güçlük çekmemişler, mevcut istilahlarla yepyeni mefhumlar ifade edebilmişlerdir. Arapça'nın bu özellikleri Îslâm dünyasındaki bütün ilimlerin, tabiat ilimleri
de dahil, gelişmesinde büyük rol oynamıştır.
Yüksek puan verdiğim nadir kitaplardan biri oldu kendisi. Çok güzel gerçekten bayıldımBen normalde bu tür yani içinde bilmeceler olan ve onları çözdükçe ilerleyen bir kitap okumamıştım. Açıkçası çok önyargılıydım bu kitaplara karşı. Fakat bu kitabı okuyunca kendime yıllardır bu tür kitaplar okumadığım,ertelediğim için çok kızdım. Kitabı okurken o üç kurtarıcı ile arkadaş oluyosunuz. O kadar güzeldi ki okurken kitabın içine elimi sokup Zümrüt Kraliçeyi çekip almak istedimSonunda ne beklediğimden pek emin değilim ama sonu bana yetersiz geldi. Yada açık söylemek gerekirse kitabın bitmemesini istedim. O yüzden içim biraz buruk. Kesinlikle yazarın diğer kitaplarını da alacağım. Kitabı çok kısa bir sürede bitirdim yani neredeyse bir buçuk günde bitirdim. Çok çok sürükleyici tam kafanızdaki sorunları dağıtıp yeni sorunlar yaratacak bir kitap. Herr yaştan insana hitap eden bir kitap. Çok çok öneririmm
İnsan kendine yeni bir gerçeklik yanılsaması yaratmalı ve bu amaçla başka kelimeler icat etmeliydi; çünkü elindekiler kansızlaşmıştır ve cançekişme safhalarında artık aktarım mümkün değildir.
1. Utanç bir prangadır. Kendini azat et.
2. Yeteneklerin hakkında endişelenme. Sevme yeteneğin var. Bu yeter.
3. Diğer insanlara karşı nazik ol. Evrensel boyutta onlar sensin.
4. İnsanlığı teknoloji kurtarmayacak. İnsanlar kurtaracak.
5. Gül. Sana yakışıyor.
6. Meraklı ol. Her şeyi sorgula. Şimdinin gerçeği gelecekte bir hikaye olacak sadece.
7.
hiç söylenmemiş sözler söylemeliyim
el değmemiş,duru sözler sevdiğim için
sevdiğim! şehir giysilerini kıskanır
ve bu yüzden bürünür geceyi
güneş gözlerinden beslenir
ve saçlarını kollar görmek için.
sensizken şehrim,
boş meydanlarında yürüdüm
kalın puntolarla iri laflar ettim
öfkemi saldım iri dişli postallar üzerine.
sevdiğim! Vera.. hangi çocuğu
Ah o cılız, ruhsuz kelimeler... Sen de kelimelerden medet uman, onlardan yeni bir hayat yaratmaya çalışan herkes gibi, onların büyüsüne sığınmak, onlara ruh vermek, onlar aracılığıyla o günleri canlandırmak istiyorsun.
Ahsen Dalca Korkutan - Belki de Muhteşem
Size yeni tanıştığım bir yazar ile geldim bu sefer de. Ahsen Dalca Korkutan. Yazarımızın ilk kitabı bu kitap. Yeni bir soluk, yeni bir üslup beni her zaman heyecanlandırır.
Yazarın üslubunu samimi ve akıcı buldum açıkcası. Yormadan akıyor gidiyor kelimeler. İç konuşma şeklindeki bölümleri de ayrıca sevdim.
Kitap 19 öyküden oluşuyor. Benim en sevdiğim öykü ise "Tülün Ardında" oldu.
Kaleminizin mürekkebi kurumasın, yolunuz açık olsun.
Ahsen Dalca Korkutan
Kitapta sevdiğim satırlar :
"Kimse unutmasın diye eksilmekten korkan bir benzerlikle günler birbirine tıpatıp aynı."
" İçimin duvarları çatırdıyor artık.
...
İçimin duvarları yıkılıyor."
"Yalnızlık, aniden güneşin önüne geçen kara bulut gibidir. O an bütün planların iptal olur, eve kaçar, yağmur yağacak diye beklersin. Ev de zamandır o sırada. Vaktin sızladığı yer. İnlediği. Ağır ağır azaldığı yer."
"Bizim de aramızdaki çizgi budur : Bakışlarımız."
"İnsan, insanlığın ortasında ne kadar çaresizdi."
Belki de MuhteşemAhsen Dalca Korkutan · Ötüken Neşriyat · 20242 okunma
Kendi Gökkubemiz Yahya Kemal Merhum'dan mülhem bir ifade.
Biz Gökkubemizi nerede yitirdik, ne zaman yitirdik, nasıl yitirdik...
…bunu buna başlayalım mı…?
Bu soruyu sormak bile aslında, bu yolculuğun ilk adımlarından biri olmalı.
Çünkü birçok insan Gökkubemizi kaybettiğimizin bile farkın da değil.
Önce meseleyi doğru ortaya koymak lazım.
Osmanlı İmparatorluğu, padişah, halife, bu kelimeler boş laflardan başka bir şey ifade etmiyordu... Bu durumda verilecek bir tek karar vardı: Milli hakimiyet esasına dayanan kayıtsız şartsız bağımsızlığa sahip yeni bir Türk devleti kurmak.
Öğrendiğim yeni kelime:
"Nahvet"
Kibir, gurur kelimelerine tekabül ediyor.
"Nahvetli"de kendini beğenmişliğe karşılık geliyor.
Edindiğimiz nev sözcükleri dağarcığımızda tutmaya ve günlük hayatta kullanmaya gayret gösterelim. Maziyle gelecek arasında köprü kurmanın başlıca yolu...
Kendi içinde kaybolduğunda hayat sana mucizeler sunacak. Yaşadıklarını anlamayacak, anlattıklarına şüpheyle bakacak insanlar olacak, muhakkak. Sen yine de yaşadığın mucizeye sahip çık ve yolunda ilerlemeye devam et!
“Yaptığın en iyi keşif neydi?” diye sordu köstebek.
“Bu halimle yeterli olduğum,” dedi çocuk.
Bazen yeterli olduğunu hissetmeye
Walker ve ekibinin çalışmaları öğrenme hafıza ve uyku arasındaki ilişki hakkında çok daha ilginç sonuçları da gün ışığına çıkardı. Örneğin öğrenmeden önce uyumanın hafıza oluşmasında çok önemli pozitif etkisinin olduğu, yeterince uyku alınmadan öğrenilmeye çalışılan şeylerin hafızada kalmadığı ortaya çıktı. Bu deneyler arasında ilginç bir deneme de vardı. Uykusunu almış veya yeterince uyumamış deneklere onar kelime gösterildi. Yanlız bu kelimeler üç farklı özellik taşıyordu, ilk onu duygusal olarak pozitif, ikinci onu nõrtal ve üçüncü onu da negatif kelimelerdi. Bu ilk üç gruba ek olarak daha sonra deneklere yine pozitif, negatif ve nötral olan yeni kelimeler gösterildi. Aradan bir süre geçtikten sonra deneklerin bu kelimeleri ne kadar hatırlayabildikleri ve özellikle yeni ile eski kelimeler arasındaki ayrımı ne ölçüde başarabildikleri ölçüldü. Uyku eksikliği öğrenmenin etkinliğini %40 oranında düşürmüştü. Daha ilginç olanı ise uykusuzluğun en büyük etkiyi pozitif kelimelerde göstermesiydi. En az etki ise nörtal kelimelerde gözlenmişti. Uykusuz kalanlar negatif kelimeleri hafızalarında çok daha iyi tutmuşlardı. Bu sonuçlar dep resyon ve uykusuzluğun birlikte görüldüğü gerçeğini çağrıştırıyor.