hikayeler ve aşk.. zamanımıza bakınca bana bile ne aşklar varmış dedirten kitap kaldı ki yeni nesil anlayamayacak bu aşkları biz gene yaşamasak ta:) anlayabiliyoruz..
Refik Halit kendisinin bizzat yaşadığı üç döneme projeksiyon tutuyor.Abbdülaziz , Abdülhamit ve Cumhuriyet yılları...Giderek gelişen temel gereksinimlerini karşılayan medeni bir topluma doğru kayış göze çarpıyor.Ama bunun yanında eskinin güzellikleri ve kaybolan değerleri de yazarımızın kıvrak dili ile insana Tüh, yazık olmuş dedirtiyor.Ve kitabın sonunda da yetiştiği devre yetişemeyenlere üzüldüğünü belirtiyor yazar.Aziz devrinde: Çocuklar okullara minderlerini alıp gider.Çocuklar okulda hep bir ağızdan sallanarak derslerini verir.Hoca çoğu zaman şahsi dükkanında çocuklarla yardımcısı ilgileniyor.Hamit devrinde:Okullar leyli ,nehari, iptidai , rüşti , idadi gibi kısımlara ayrılıyor.Tahta , kürsü beliriyor.Hoca artık sınıfında.Şimdi:Yeni bina okullar, araç-gereçler mevcut.Başı açık bayan öğretmenler var.Fişler, masal ,bilmece , oyun.. Resmi binalar başlarda sandalyesiz , masasız her türlü satıcının girip çıktığı lağım vb. kokan yerler iken şimdi olması gerektiği gibi.Eskinin özlemle anılan en önemli güzelliklerinden aşklar kapalı ve samimi.Kişi bırakın yüzünü görmeyi siluete aşık oluyor.Sevdiğinin peşinden amaçsızca dolanıyor.Aşkı ilan etme yöntemlerinden belki de en güzeli:Kömür(aşkınla karardım), limon( aşkından sarardım) , kuru ekmek(seninle bir kuru ekmeğe dahi razıyım) motifi.Şimdi ise sevgi metalaştı.Artık aşkdan ziyade beden ön planda.Tarhana, mantı, balkabağı,bumbar,erişte bunların artık yeni nesilce bilinmemesi...
Üç Nesil Üç HayatRefik Halid Karay · İnkılap Kitabevi · 2022190 okunma
Erken kaybedenler, yoldan çıkmış bir neslin manifestosu...
Emrah Serbes, roman konusunda güçlü bir kaleme sahip olduğunu düşündüğüm yazarlardan. Çoğu yazarın aksine kitaplarında işlediği ana tema "kaybedenler"
Bu romanında da kaybeden erkek çocukları ele almış. Kaybedenden kastım belki aşkı, belki haysiyeti, belki insanlığını..
Öğretmen olan biriyle muhabbet etmiştim bir ara. 6. sınıf yani 11 yaşındaki çocukların dersine giriyormuş. Bir çocuğun günlüğünü yakalamış. "Çocuk benim bilmediğim (afedersiniz) yatak fantazileri yazmış." dedi. "Tenefüste benim hayatta duymadığım küfürler havada uçuşuyor." dedi. "Çocuğun biri derste koluna faça attı." dedi. "Kız öğrencilerimden biri erkeklerden birini bacaklarını ellediği için şikayet etti." dedi. Daha neler neler. Belki de o öğretmenle yaptığım konuşma yüzünden kitaptaki çocukların davranışları bana abartılı gelmedi. Çünkü bunların hepsi gerçekten var. Böyle erkek çocuklar var. Sadece biz onları görmüyoruz.
"Yeni nesil gümbür gümbür geliyor." diye bir söz görmüştüm.
Çocuklarının yanında küfür eden babalar, çocuklarına en ufak bir sevgi belirtisi göstermeyen anneler, küçük yaşlarda başlayan aşklar olduğu sürece yeni nesli oluşturanlar gümbür gümbür değil, kaybederek geliyor..
Emrah Serbes bu gerçeği anlatmış kitabında. Bizim semtlerimizde, mahalle aralarında, sıradan bir hayat yaşayan erkek çocuklarının kaybetmişliğini anlatmış. Ha birde suçun o çocuklarda değil, çocuğun eline silah dahi tutuşturabilecek kadar 'duyarlı' olan ailelerde olduğunu da anlatmış.
Okunası, sürükleyici bir kitap.
Keyifli okumalar...
Erken KaybedenlerEmrah Serbes · İletişim Yayıncılık · 20219,9bin okunma
“Uluma” (Howl) sadece Beat edebiyatının değil, o güne kadar yazılmış tüm lirik edebiyatın en gaddar dille yazılmış ancak bir o kadar da etkileyici, gözlerimizi kimi zaman yuvalarından çıkaran, kimi zaman ise yaşlarla dolduran şiiridir. Uluma terbiyesizce yazılmıştır, bir Columbia Universitesi mezununa hiç yakışmayacak cinsten dizelerle doludur,
"Ben sana mecburum bilemezsin
Aԁını mıh gibi aklımԁa tutuуorum
Büуüԁükçe büуüуor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıуorum."
Böyle bir kitaba ancak bu dörtlük yakışırdı.
Erken gittin Zweig, çok erken. Kalemin susmamalıydı senin, Fırat gibi akmalıydı ve coşmalıydı...
Bir insanı kendinizden vazgeçecek kadar
Merhaba arkadaşlar. Gene bir Livaneli okuyoruz bugün de. En büyük aşklar nefretle başlıyormuş, hadi gene iyiyim. Bu romanda psikolojik tahliller o kadar ön plandaki ben soluksuz (WC gitmemişliğim bile dahil) 250 sayfa devirmiş adamım. 50 sayfayı aşamadan birçok mola verdiğim yer oldu. Bunu neden anlatıyorum, okurken bile ağır bir psikoloji hissediyoruz. En çok gözden geçirdiği en çok düzelttiği romanı bu çünkü. Zaten bu kitabı iki kişi yazıyorlar, önce biri yazıyor sonra bizim ki ona eklemeler çıkarmalar yapıyor. Bu zaten romanı ağırlaştırıyor ama tüm bu ağırlıklara rağmen romanın dili bir tüy kadar hafif!
Ben ve Sen çatışması, yani ne diyoruz lisede öğretiliyordu; Birinci ve İkinci Tekil Şahıs üzerinde yaşanan bir çatışmayla ilerliyoruz diyebilirim. En önemli mesaj da şu sanırım bu psikolojide. Yeni Nesil Türk Gençliği! Geçmişte ağabeylerinin, babalarının, dedelerinin ve kadınlarının neler yaşadığını, ne şartlar altında kaldığını, nasıl zorluklarla hayatına devam ettiğini gör. Geleceğini ve demokrasini koru. Verilmek istenen ve alttan alta hissettiren her duygu durum bu mesajı yansıtıyor. Sanırım burada en büyük görev de Sami’ye düşüyor.
Kendisiyle kitap hakkında yapılan bir söyleşiyi de göz önüne alırsak şunları da görüyoruz aslında. Roman iki kanal üzerinden kurgulanıyor. İntikam mı yoksa Bağışlama mı sorusu gündemimizden düşmüyor. Anadil ve Anlaşma da cabası. Güzel bir etki bıraktığını belirtmem gerek. Beğenerek okuyacağınıza inanıyorum. İyi okumalar dilerim.
Ayrıca hepimize şimdiden mutlu bir hafta sonu dilemekle beraber bugün kandil olması hasebiyle hepimize en içten dileklerimle iyi kandiller dilerim..
birkitapbinyurek.blogspot.com.tr/2017/06/gitme-s...
* GİTME SANA AŞIK OLDUM * BENGÜ HAVVA KESKİN *
*CİNİUS YAYINLARI *
En büyük aşklar kavgalarla başlar, bazen de tuhaf iddialarla. Bengü Havva Keskin ilk romanı Gitme! Sana Aşık Oldum’da bir yandan genç bir çiftin sıradışı, eğlenceli ve sancılı tanışma öyküsünü
Doğruyu aradıkça yanlışa denk gelirsin
Nerde imkansız gider onu seversin
Her yüzüne gülene dost sanırsın
Bana garazin nedir aptal gönül
Ben eski kafalı aşklar yeni nesil
Hevesler günü birlik bedenler sefil
Ulannn kırk yıllık duruşumu ettin rezil
Bana kinin nedir aptal gönül
Bu kaçıncı son deyip peşinden sürükleyeşin
Bu kaçıncı doğruluktan yana hep kaybedişin
Yeter cennetimi cehenneme çevirip küfredişin
Beni günahkar ettin aptal gönül
Sevgisiz olmaz ama sen bu devrin adamı değilsin
Dokunmadan seven eski kafalı aptalın birisin
Ulannn cebinde para yok sen hala aşk peşindesin
Yeter beni yorduğun aptal gönül...