Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Doktorun dediği gibi hepinizin içinde bir yok etme canavarı gizli; Doktor yerden göğe kadar haklı. Sizler ne ormanlara, ne kuşlara, ne kadınlara, ne de birbirinize karşı güzel duygular besliyorsunuz...
“Kraliçe hazretlerinin bize havale ettikleri mektubunuzu dikkatle okuduk.Sizi yerden göğe kadar haklı bulduk. Evet, hakikaten böyle bir sanat şaheserinin masmavi bir gök ışık altında daha da kıymet kazanacağını kararını verdik. Bu nedenle Mausoleum’un bulunduğu salonun duvarlarını maviye boyatıyor ve ilave projektörlerle aydınlatıyoruz.”
Sayfa 61 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Reklam
1947 Fransız grevleri sırasında gazeteler Paris celladının da işini bırakacağını yazdılar. Bu yurttaşın kararı üzerinde fazla durulmadı. İstediği şey apaçıktı Her gördüğü iş için prim istiyordu; her iş görenin istemekte haklı olduğu gibi. Ama asıl isteği büro şefliği kadrosuydu. İyi hizmet ettiğine inandığı devletin bu gün bütün memurlarına verebileceği tek hakkı, elle tutulur tek onuru yani belli bir devlet kadrosunu. İşte tarihin yükü altında, son serbest mesleklerimizden biri de böylece sönüp gidiyordu. Evet, tarihin yükü altında diyebiliriz, gerçekten. İlk kanlı çağlarda, korkunç bir ün, celladı herkesten uzak tutardı. O, işi gereği, yaşamın ve bedenin gizine kıyan kimseydi. Korkunçtu ve biliyordu korkunç olduğunu. Celladın korkunç olması, insan yaşamının değerli olması demekti. Bugünse cellatlık yalnızca utanılır bir iş olmakla kalıyor. Bu durumda celladın elleri temiz değil diye sofraya alınmayan bir yoksul akraba işlemi görmek istememesini haklı buluyorum. Adam öldürme ve işkence etmenin birer öğreti olduğu ve neredeyse birer kurum haline geldiği bir uygarlıkta, Cellatların memur kadrolarına girmeye yerden göğe kadar hakları vardır. Doğrusunu isterseniz, biz Fransızlar bu işte biraz geç bile kaldık. Dünyanın her yerinde, cellatlar bakan koltuklarına kurulmuşlar bile. Yalnız balta yerine kalem kağıt var ellerinde. Özgürlük Tanığı.
Yerden göğe kadar haklı:
"Köpekler, maymunlar, papağanlar bile bizden bin kat daha iyidirler; din adamları hepimizin Adem babamızın çocukları olduğumuzu söylüyorlar. Ben secere bilgini değilim ama, eğer bu vaazcılar doğru söylüyorlarsa hepimiz amca çocuklarıyız. Şimdi siz söyleyin, insan akrabasına bundan daha kötü bir muamelede bulunabilir mi?"
Albert Camus (7 Kasım 1913 ¤ 4 Ocak 1960)
Dünyamızın başı dertte ve bizden bu durumu değiştirmemiz isteniyor. Ama, bu dert nedir? İlk bakışta şöyle anlatıveririz gibi geliyor. Bu son yıllarda, dünyada, çok insan öldürüldü, dediklerine göre, daha da öldürülecek. Bu kadar çok ölü, ister istemez, havayı ağırlaştırıyor. Yeni bir şey değil bu, kuşkusuz. Resmi tarih, oldum
Bize bütün söylenen, Bir meleğin kanadıyla İndiğimiz Havadan... Bugün Yerden göğe kadar Haklı oluşumuz Yalnızca bundan.
Reklam
Doktorun dediği gibi hepinizin içinde bir yok etme canavarı gizli; Doktor yerden göğe kadar haklı. Sizler ne ormanlara, ne kuşlara, ne kadınlara, ne de birbirinize karşı güzel duygular besliyorsunuz...
Celladın korkunç olması, insan yaşamının değerli olması demekti. Bugünse cellatlık yalnızca utanılır bir iş olmakla kalıyor. Bu durumda celladın, elleri temiz değil diye sofraya alınmayan bir yoksul akraba işlemi görmek istememesini haklı buluyorum. Adam öldürme ve işkence etmenin birer öğreti olduğu ve nerdeyse birer kurum haline geldiği bir uygarlıkta, cellatların memur kadrolarına girmeye yerden göğe kadar haklan vardır. Doğrusunu isterseniz, biz Fransızlar bu işte biraz geç bile kaldık. Dünyanın hemen her yerinde, cellatlar bakan koltuklarına kurulmuşlar bile. Yalnız balta yerine kalem kâğıt var ellerinde.
Herhalde bu kız, başkalarını suçlamak için fırsat kollamaktaydı. Eğer bu doğruysa, onun çok iyi bir terbiye aldığı aşikardı. Çünkü çocuk doğası bu ağır terbiye altında ezildiğinden, aynı acıyı başkalarının da çekmesini istiyordu ki, bunda yerden göğe kadar haklı sayılırdı.
Geri110
161 öğeden 151 ile 161 arasındakiler gösteriliyor.