"Adam haklı!" demişti bana, "yerden göğe kadar haklı; yaşaması ve karnını doyurması lazım ki düşünebilsin; daha iyi biri olabilmek için önce mükemmelen düşünebilmesi lazım!..."
Sayfa 12 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 3. Basım Ocak 2020, İstanbul, Almanca Aslından Çeviren: Zehra Aksu Yılmazer, Tavistock Meydanı'ndaki SuçKitabı okudu
Tanımadığı insanların cenazelerinde gülüp eğleniyor...Yine yerden göğe kadar haklı. Çünkü bilge, bir kişinin bile nihayet rahata ermesinden içten içe mutluluk duyuyor. Ölenin artık ne tayın derdi kaldı, ne vize, ne de bir kıyıdan diğerine kaçma göçme derdi...
“Elektronik dönem, bizi bir bakıma alfabeden, matbaadan önceki zamanlara götürdü. Koca bir kabile halkı gibiyiz sanki. Köy alanında olup biteni izleyen, ümmi bir kabile halkı gibi, dünyanın gidişatını bu ışıklı pencereden izliyoruz. Yazı nedir? Bir çeşit simgedir. Soyutlamadır. Okuma nedir? Bu simgeleri kafada düşünce haline getirmedir. İnsan okuduğu ile arasına bir mesafe koyabilir. Onu objektif şekilde tartabilir. Şu halde okuma gelişmiş bir dönemin ürünüdür. Görme ve işitmeye dayanan algılama ise, ilkel insan topluluklarının algılamasıdır. Eğitim, haber alma, sanat audiovisuel’le bir kolaylığa indirgeniyor. Milyonlarca insanın kültür seviyesi, daha doğrusu kültür seviyesizliği, ortalamasına seslenmek zorunluluğu, televizyonu ister istemez dünyanın her yanında on iki on dört yaşında bir çocuk zekâsı ortamına düşürüyor.”
diyen Haldun Taner, yerden göğe kadar haklı.
Bilmezsiniz elmayı nasıl sever
Bayılır kırmızısına Çetin
Bir sevdiği de meyveli şeker
Hem şeker hem elma
Elmaşekerini de sever
Her ikisi bir arada
Düşünür düşünür bulamaz
Neden anneler çok sevilir
Elma değil şeker değil
Haksız mı böyle düşünmekte
Yerden göğe kadar haklı
Annesi ne elma ne şeker
Ne de elmaşekeri
Ama neden hepsinden tatlı
Emre Karaca” diyordu, “lüzumsuz bir adamsın.” Ayrıldıklarından beri ilk kez Zehra düştü aklına, “Kız haklı” diye düşündü; “bende iş yok, kişiliğim gelişmemiş, kız yerden göğe kadar haklı.”
"Köpekler, maymunlar, papağanlar bile bizden bin kat daha iyidirler; din adamları hepimizin Adem babamızın çocukları olduğumuzu söylüyorlar. Ben secere bilgini değilim ama, eğer bu vaazcılar doğru söylüyorlarsa hepimiz amca çocuklarıyız. Şimdi siz söyleyin, insan akrabasına bundan daha kötü bir muamelede bulunabilir mi?"
Suçlu, egemen sınıfların borusunu öttürerek ülkeyi perişan eden politikacılar değil, bu rezilliğe isyan eden devrimci gençliktir. Cici demokrasimizde, hesap sormaya yerden göğe kadar haklı olanlar suçlu, rezilliğin hesabını vermesi gerekenler ise, yargıçtır...