Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Platon, George ve yine Trabzonlu bir Platon alimi olan Bessarion (1395-1472) kiliseyle devlet alanında gerçekleştirilecek yeniden şekillenme projesi ve bu arada moral, manevi yenilenmeyle kültürel reform için aradıkları yeni temeli özellikle Yeni-Platonculukta buldular.
Dudağında hülyalı bir gülümsemeyle kapkara suratını kızın penceresine çevirip çatıda yine uzun süre oturdu. Ona bakıyordu ve hiçbir şey düşünmese de bakmak hoşuna gidiyordu. Kız, bu kez şarkı söylemiyor, sessizce dikiş dikiyordu, hem görünüşe bakılırsa acelesi vardı. Fedka, kızın ellerinde iğnenin nasıl hızla ışıldadığını izliyor,
Sayfa 247
Reklam
Bir zamanlar çok güzel bulduğu anların hiçbiri artık öyle gelmiyordu. Çocukluğuna dair ilk anıları dışında hiçbiri. Çocukluğunda, şu anda yeniden yaşayacak olsa yine güzel bulacağı gerçekten hoş şeyler vardı. Ama o hoşluğu yaşamış adam artık yoktu: bütün bunlar bir başkasının anılarıydı sanki.
Ders çıkarılacak nitelikte..
Abdullah b. Ca’fer, sıcak bir günde, Medine’de bir kabilenin hurmalığına inmişti. Burada dinlenirken, hurmalıkta çalışan köleye, yemek vakti üç parça ekmek geldiğini gördü. Adam ekmeklerden birini ağzına götürmek üzereydi ki birden önünde açlığı her halinden belli olan bir köpek belirdi. Köle elindeki ekmeği köpeğin önüne attı. Köpek ekmeği derhal
Gerçekten dakikalarca sessiz kaldılar. Banda kaydedilmiş bir ses belirdi telefonda ve Ellen Cherry'ye yeniden para atmasını söyledi. Son nikel para, içi boş gibi fakat yine de müziği andıran bir "klink" sesiyle, sanki bir robotun düşürdüğü böbrek taşı gibi düşünce Boomer "Ne düşünüyosun?" diye sordu.
Şiirler doğacak kıvamda yine Duygular yeniden yağacak kıvamda Ve yürek İmgelerin en ulaşılmaz doruğunda Ey her şeye bitti diyenler Korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler Ne kırlarda direnen çiçekler Ne kentlerde devleşen öfkeler Henüz elveda demediler Bitmedi daha sürüyor o kavga Ve sürecek Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek
Reklam
"Mehmet koruluğun sınırındaki dereye geldiğinde, Leonid yine yaklaşmıştı pencereye. Ama Mehmet onu görmedi. Gözleri geçeceği derenin üzerindeki küçük köprüye takılmıştı, yerler buzdan parıldıyordu. Köprüye doğru bir adım atmıştı ki, ayağı kaydı. Düşmekten son anda tahta korkuluğa tutunarak kurtuldu. Doğrulup yeniden yürümeye başlayacaktı ki, arkasında birinin varlığını hissetti. İrkilerek başını çevirmeye çalıştı ama geç kalmıştı; derinden gelen bir ses duydu, aynı anda sırtında şiddetli bir darbe hissetti; hızla öne savruldu ama elleri hâlâ korkuluklarda olduğu için yere düşmedi. Başını çevirip vuranı görmek istedi, başaramadı. Bakışları usulca aşağı, göğsüne kaydı, hiçbir şey göremedi. Ama sırtındaki ağırlık hissedilmeyecek gibi değildi. Birkaç saniye ayakta kaldı, başı dönüyor, kusmak istiyordu. Engellemek istedi, başaramadı, ağzından koyu bir sıvının boşaldığını fark etti. Elleri korkuluktan çözüldü, yüzüstü yere yıkıldı. Düşerken başını köprünün buzlanmış tahta döşemesine çarpmıştı, ama hiç acı duymuyordu. Yalnızca hızla uzaklaşan birinin ayak seslerini işitti."
Karanlık günlerin ardından doğan güneşin de aslında çiziksiz bir sayfa olduğunu, bu sayfayı kendi istediğim şekilde boyayabilmemin mümkün olduğunu hatırlatmıştı. Her şeyin sonunda yine kalbimi sokacak bir limana sahip olmuştum. Geçmişe gömülü olan yaşantımı yeniden yarınlara yelken açan yaşam arzusuna çevirmişti.
Sayfa 201Kitabı okudu
Ve bugün tekrar genç olsa bile bu gençliği bu hayatta ve bu şartlar dahilinde ne yapmak ihtimali vardı? Medeniyet merkezlerinde bütün hayat güzellikleri arasında tantanalar, debdebeler ve saltanatlar içinde günlerini geçiren en büyük dimağların bile şikâyet ettiği hayatın bu hiçliğinden yalnız onun kurtulması mümkün müydü? Özellikle bu kadar şaşaayla yüceltilmiş ve yükseltilmiş olan hürriyetimize rağmen yalnız idarecisizlikten, hâlâ sanatsız, servetsiz ve hayatsız kalan ve hayatsız kalacağı muhakkak olan bu sefil memlekette yaşayacak olduktan sonra, tekrar genç olup da yeniden bu gençliği, ne kadar yaldızlanmış, ne kadar süslenmiş olursa o kadar beyhude, o kadar manasız olan arzularla bir gün yine mutlaka hepsinin renksizliğini, asılsızlığını, hiçliğini tasdik ederek mustarip olacağı sonsuz arzularla lüzumundan, tahammülünden fazla yükleyip yine hakikatle pençe pençeye, kanlı bir savaşla çarpışmaktan mustarip olacak değil miydi?
Sayfa 101Kitabı okudu
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.