Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yeryüzü Aşkın Yüzü
Aşksız ve paramparçaydı yaşam bir inancın yüceliğinde buldum seni bir kavganın güzelliğinde sevdim bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Aşk demişti yaşamın büyük ustaları
Gelmeyeceksin biliyorum, Ben sonsuz bir özlem içerisinde sana hasret kalacağım, Hüznüm bağrımı yakacak, ben ona da alışacağım, Yalnızlık korkusu sarmış her yanımı, böyle de yaşayacağım... Gelmeyeceksin biliyorum, Hayalin de alıştıra alıştıra uzaklaşacak benden, Mutluluk, bir güvercinin kanatlanıp yok oluşu gibi terk edecek beni. İstesem de artık kulaklarım duymayacak zarif sesini. Gelmeyeceksin biliyorum, beni çaresizlik duyduğum şehirde bir başıma bırakacaksın. Korkularımı gizlettiğim meydanlarda aratacaksın. Bir defa yanmak neyse de, sen beni her gün yeniden yakacaksın...
Reklam
Avukat, cinayetin namus uğruna meşru müdafaa olduğu tezini savunmuş, bu da mahkeme heyeti tarafından kabul edilmişti; davanın sonunda ikizler bu suçu aynı nedenlerle bin kez de olsa yeniden işleyeceklerini beyan etmişlerdi. Cinayeti işledikten birkaç dakika sonra kiliseye gidip teslim oldukları andan itibaren savunmanın gerekçesini öngörenler yine kendileri olmuştu.
Ey, Oğul! Gençsin. Uslanmış ömrün 21.yüzyılın ilk çeyreğine denk geldi. Aklını formatlayan, zamanın hakim doğruları. Sen sen ol, alâkalı delillerin bütününe vakıf olmadığında, aklının çıkarımlarına güvenme. Her daim gerekli, velâkin yeterli değildir akıl. Ey, Oğul! Herşeyi anlamaya kalkan, öfkeden ölmeyi göze alır derler. Bilesin ki, akılla
Beni yine yeni yeni yeniden sev...
...her mevsimde, başka bir mevsime ait, yolunu şaşırmış günler bulunur... ...parça parça birbirine eklenen Mutluluk takviminde bir başka bölüme ait olan bu kopuk sayfayı daha öne ya da arkaya yerleştirirler.
Sayfa 390Kitabı okudu
Öl en iyisi Pucca :/
"Arasam, biliyorum açmayacak ya da açsa bile kalbimden geçen tüm güzellikleri bozacak.. Dönsem, biliyorum özlediklerim aynı olmayacak.. Yeniden başlasak; biliyorum yine birbirimizle didişeceğiz, belki nefret bile edeceğiz.. Bu kadar şeyi biliyorum ama soluk borumu kesip, burnumun ucunda oluşan sızıya dönüşen bu hissi ne yapacağım bilmiyorum. "
Reklam
Rüveyda
Fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına Bir güvercin uçurup kıtalar arasından Çağırdın beni Geçerek birer birer sürgün kanyonlarını Derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına Yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı Yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı Yetim çığlıklarımı duyurmak üzre sana Koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına Adını söylemek
Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek
Şiirler doğacak kıvamda yine duygular yeniden yağacak kıvamda. ve yürek, imgelerin en ulaşılmaz doruğunda. ey her şey bitti diyenler korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler. ne kırlarda direnen çiçekler ne kentlerde devleşen öfkeler henüz elveda demediler. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
"Karanlık Oda"
Herkesin karanlık bir odası vardır; anahtarını kimselere veremeyeceği, içinde korkularını, ataletlerini, aşırılarını, uçlarını ve kimseninkilere benzemeyen travmalarla dolu bir odası… Korkular denilince 90’lı yılların sonunda ilk kez okuduğum Irvin D. Yalom’un Nietzsche Ağladığında adlı eserindeki; “Yirmi yıl düşündükten sonra korkuların
Reklam
İntihar mektubum
Sevgili tavşancığım, Sana bir şeyler yazmak yerine milyonlarca şey söylemek isterdim ama artık imkânsız galiba. Sanırım seni çok şaşırttım. Senin intihar planlarınla her dalga geçişimde kendi ölümüme kendimi alıştırıyor, korkaklığımı yenmeye çalışıyordum. Bir de öyle bir hayalim vardı ki gerçekleşmesi demek, yeniden doğmuş olmam demekti. Fakat
«benim gibi sessiz sedasız utanarak terk etme sahneyi. »Kitabı okudu
"Ve işte yeniden içimde ve çevremde her şey ölüyor ve ben yine kendimi öldürmek istiyordum."
Çünkü ben doğrularımın ve yanlışlarımın toplamıyım...
Hayat, doğru cevapları olmayan bir sınav. Her şeyi en baştan yeniden yaşama şansım olsaydı yine aynı şeyleri yapar, aynı yanlışları tekrarlardım.
Sayfa 232 - BreuerKitabı okudu
Hadi Eyvallah
"Kaybetme maceramız daha ana karnından çıktığımızda başlar. Hiç emek harcamadan hüküm sürdüğünüz, dünyanın en güvenli, en yumuşak korunağını, ana rahmini kaybederiz önce. Bizden intikam almak için bekleyen dünya, sanki niye çıktın oradan dercesine, gözlerimizi yakan ışıkları, kulaklarımızı tırmalayan gürültüsü, sıcağı, soğuğu, açlığı, kiri,
Sayfa 359 - Everest Yayınları, 19. baskıKitabı okudu
Birçok yorumcu, yüzyıllar boyu Batı'nın Osmanlı İmparatorluğu üzerinde kurduğu mali egemenliğin temel aracı olan kapitülasyonlardan Lozan Antlaşması' yla kurtulan Türkiye'nin Marshall Planı uygulamasıyla yeniden Batı'nın mali egemenligi altna girdiğini iddia eder. Çünkü Türkiye, Marshall yardımıyla birlikte birçok alandaki girişimlerini bırakmak, bazı malların üretiminden vazgeçmek, Köy Enstitüleri'ni kapatmak ve onların yerine imam hatip okullarını açmak gibi hamlelere girdi ve Cumhuriyet'in kuruluşundan beri yaptığı birçok atılımdan vazgeçti. 1968 kuşağı olarak anılan kuşağın çocukluğu Marshall yardımının çerçevesinde geçmiştir. İlkokullarda büyük teneftüs denilen 10 dakikalık arada Marshall yardımıyla gelen süttozundan yapılma süt ve balıkyağı hapları dağıtılır ve çocuklar bunları içerdi. Bunlara ek olarak yine aynı yardımla gelen teneke kutular içinde turuncu renkli peynirler vardı. Böylece o kuşak Amerikan Süttozundan yapılma sütleri, balıkyağlarını içerek ve peynirleri yiyerek büyüdü. Ne kadar ilginçtir ki o kuşak 1968'lerde 20'li yaşlarına geldiklerinde ikiye bölündü yarısı Amerika'ya ve Amerika'nın politikalarına baş kaldırdı yarısı da tam tersine Amerikan politikalarını desteklemeye girişti.
Sayfa 142Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.