"Onunkinin karşısına kendi öykümü dikmediğim tek bir gün anımsamıyorum. Bu, daha en baştan hayatta kalma yöntemimdi benim. Evlat edinilen çocuklar kendi kendilerini yaratırlar, buna mecburuz çünkü; yaşamlarımızın başlangıcında bir noksanlık, bir boşluk, bir soru işareti vardır. Öykümüzün can alıcı bir parçası vahşice yok edilmiştir; rahimde patlayan bir bomba gibi.
Bebek, ancak bir öyküyle bilinebilir hâle gelen, bilinmez bir dünyanın ortasına fırlatılır; hepimiz elbette böyle yaşarız, o yaşamlarımızın anlatısıdır, ama evlat edinilmek sizi çoktan başlamış bir öykünün içine atar. Bu, İlk birkaç sayfası eksik bir kitabı okumaya benzer. Tiyatroya, perde kalktıktan sonra varmaya benzer. Bir şeylerin eksik olduğu duygusu sizi asla, hiçbir zaman terk etmez, terk edemez, etmemeli de çünkü bir şey gerçekten eksiktir."