Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Başarı
Başarı bir seyahattir, hedef değil. Mutluluk gidilen yolun üzerindedir, yolun sonunda değil. Yolun sonunda olsa ona varıldığında yol bitmiş ve vakit geçmiş olurdu. Mutlu olmanın zamanı ise bugündür yarın değil... Hz Mevlana
Aşka Dair
Erkeklerin aklının etmediği bir çok şey var. Başarısız erkekler kızların daha çok hoşuna gider çünkü her genç kızın gönlünde kendisinin işe yarayacağına inandığı gerçek bir aşk duygusu vardır.Anlıyor musun? Gerçek bir aşk! Erkeklerin başlıca sorunu sürekli uğraştığı işleridir. Aşk üçüncü sırada bir şeydir onlar için. Sevdiği kadınla konuşmak onunla bahçede dolaşmak, onun gömütü başında ağlamak... İşte bir erkeğin aşktan anladığı. Oysa aşk, biz kadınlar için yaşamın ta kendisidir. Kadın "seni seviyorum" diyorsa "senin kaygılarını gidermek istiyorum" demektir. Söz gelişi bütün bir gece notlarını temize çekmek, kimse uyandırmasın değin sabaha kadar gözcülük etmek, seninle yüz kilometre yol gitmek büyük bi keyif verirdi bana. Üç yıl önce hasadın kaldırıldığı günlerden birinde yüzün güneşten yanmış, toz toprak içinde yorgunluktan bitmiş bir halde bizim eve gelip bir şey istediğini anımsıyorum. Sana bir bardak su getirdiğim zaman bir de baktım oturduğun yere serilip kalmışsın. Tam yarım gün uyudun orda ve ben bütün bu süre boyunca sana gözcülük ettim. Ne kadar hoşlanmıştım yaptığım bu işten. "Aşk kendisi için harcanan emek oranında güzeldir" yani anlıyor musun? O kadar derinden duyulur.
Reklam
TES (türk egemenlik sistemi)'in kuruluşu sadece İttihat Terakki (IT) nin minimalist kana- dının işi değildir. IT kendi başına bu sistemi kuramaz ve tek başına bu sistemi ayakta tutamazdı. 1. Dünya savaşında müttefik güçlerin hedefi Osmanlı devletini ortadan kaldırmaktı. Bu hedef için proje ve anlaşma sahipleriydiler. Başlangıçta Rusya devrimi
Sayfa 227Kitabı okudu
NOTLAR: -Aşk bir bilincin bir bilince kavuşması, bir bilincin, özellikle duygusal düzeyde, bir başka bilinçte kendini bulması ya da aramasıdır. -Aşık olmak kınanmayı göze almak demektir. -Aşk gerçekte herhangi bir kişiden olağanüstü bir kişi yaratmaktır. O bir yüceltme edimidir. Tartışmadan yüceltme eğilimidir. -Aşk tartışmaz, irdelemez, hiç
Başkalarının varlığı (hep şaşkına çevirmiştir bu beni) gün geçtikçe daha çok acı, daha çok kaygı veriyor. Ötekilerle konuştukça ürpertiler geliyor üzerime. Biri benimle ilgilenecek olsa, derhal kaçıyorum. Biri yüzüme baksa, olduğum yerde sıçrıyorum. Hep savunma hattındayım. Hayatın ve başkalarının acısını çektiriyorum kendime. Gerçeklikle yüzleşebilmekten âcizim. Güneş bile, salt varlığıyla eziyor, hüzne boğuyor beni. Sadece gece vakti -geceleyin, kendimle baş başayken-, her şeyden uzak, her şeyi unutan, ne gerçeklikle ne de bir şeylerin yararıyla ilgisi olmayan, yitik gecede kendime kavuşuyor, biraz teselli buluyorum. Hayatım üşüyor. Varlığım nemli mağaralardan, yeraltındaki ışıksız mezarlardan ibaret. Son imparatorluğu ayakta tutan son ordunun uğradığı büyük bozgunum ben. Bitmiş bir uygarlığın tadını alıyorum kendimden - eski, muzaffer bir uygarlığın. Bir vakitler bir bakıma başkalarına hükmeden ben, yalnızım artık, yüzüstü bırakılmışım. Hep yol gösterenim olmuşken, dostsuz, kılavuzsuz kalmışım. İçimde bir merhamet arsızı var, ne tapanı, ne mabedi kalmış ölü bir tanrıymış gibi kendi arkasından ağlıyor, çünkü güya genç barbarlar sınır boylarında görünmüş ve hayat gelip imparatorluktan yaşama sevincinin hesabını sormuş. Hep korkarım hakkımda konuşulmasından. Neye elimi attımsa kuruttum. Herhangi bir şey olmayı düşlemeye bile cüret edemedim; hele de bir şey olmayı dile yebileceğimi düşünmek - işte bu düşte bile olmaz
Sayfa 594 - CanKitabı okudu
Türkeş daha 1948'de, yani Soğuk Savaş'ın başında ABD'ye gitmiş ve burada "gerilla harbi" eğitimi almıştır, 1950'li yıllarda NATO' da görev yapmış, siyasete atıldıktan sonra CIA'in Ortadoğudaki en önemli adamlarından biri olan Ruzi Nazar'la yakın arkadaşlığını devam ettirmiş, Enver Altaylı üzerinden Soğuk Savaş'ın merkez ülkelerinden Batı
Reklam
Atatürk öldü diye ağlayıp sızlamak. Ona ağıtlar yakmak da hiçbir şey kazandırmaz bize. Atatürk'ün ölümüyle her şeyin bittiğini, Atatürk olmadan Türkiye'nin kalkınamayacağını sanmak da, buna inanmak da bir hatadır, bir yanılgıdır. Atatürk'ün ölümüyle herşey bitmiş değildir. Türk halkı, Atatürk olmadan da, onun yaşamda en gerçek yol gösterici saydığı bilim yolundan giderek kalkınacak, çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkacaktır mutlaka.
Dünyanın yapısındaki o "pusu kurup" bek- leyen trajik, belli bazı nedenleri, bazı rastlantıları yakalayıp onlarla görünüyor; onların herhangi bir sonucu değil. Böyle bir nedenler zincirine tutunup ortaya çıkan trajiği önlemek, kimsenin elinde değildir. Önüne geçilemez trajik olayın. Scheler'in, trajik olanın ö n I e n e m ez I i g i y l e dile getirmek istedigi budur. Trajik durumda , kişinin bir ve aynı eylemi , onu sıradan insanların üstüne çıkarır, ama öbür yandan da yok olmasına yol açar çoğu zaman. Böye bir kişi, belli olayın başka türlü olup bitmiş olabileceğini aklından bile geçirmez. Şu var ki, kişiyi tra- jik durumlara düşüren doğal eğilim, her insanda bulunmaz; aynı yapıda değildir bütün insanlar. Sıradan insan, yüksek degerIere göz yumabilen insan, aynı durumu başka türlü karşılar. Onda trajediyi kavrayacak göz olmadıgından, onca başansızlıkla sonuçlanan olayın nedenini kendi yetersizliğinde arar; ya da hiçbir şeyi denemez, güven dolu durumunu korur.
''Başarı bir seyahattir, hedef değil. Mutluluk, gidilen yol üzerindedir, yolun sonunda değil-çünkü o zaman yol bitmiş ve vakit de geçtir. Mutlu olmanın zamanı bugündür, yarın değil.
Sayfa 410Kitabı okudu
"......ya tetiği çekerse,diye düşündü....O zaman artık haplar olmayacaktı....Geçmişe dönük pişmanlıklar da;hurdaya çıkmış arabalar misali,yol boyunca geride bıraktığı sonu kötü bitmiş ilişkiler çöplüğü için duyduğu pişmanlıklar da;yazma takıntısıyla birlikte,ormanın çeşitli yerlerine saçılmış tavşan pislikleri yığınına benzer,ardı ardına doldurduğu o defterler de....."
Sayfa 19 - Altın KitaplarKitabı okudu
524 öğeden 341 ile 350 arasındakiler gösteriliyor.