Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sizi neyin iyileştirdiğini bulun. Bilinçaltınıza verilen doğru talimatlann zihninizi ve bedeninizi iyileştireceğini fark edin. Talep ve arzulannızı bilinçaltınıza iletmek için kesin bir plan geliştirin. İstenen sonu hayal edin ve gerçekliğini hissedin. Bunun peşinden gidin, sonuç elde edeceksiniz. İnancın ne olduğuna karar verin. İnancın zihninizdeki düşünce olduğu­ nu ve düşündüğünüz şeyi yarattığınızı bilin. Hastalığa ya da sizi incitecek, size zarar verecek herhangi bir şeye inan­ mak aptalcadır. Mükemmel sağlığa, zenginliğe, huzura, refaha ve ilahi yol göstericiliğe inanın. Alışkanlıkla üzerinde durduğunuz büyük ve asil düşünceler, büyük ey­ lemlere dönüşür. Dileklerinizi hayata geçirin. Belirli bir plan, fikir ya da zihinsel resim se­ çin. Zihinsel ve duygusal olarak bu fikirle bütünleşin. Zihinsel tutumu nuza sadık kaldığmız sürece, dilekleriniz gerçekleşecektir. Şunu hiç unutmaym: İyileşme gücüne gerçekten sahip olmak istiyorsa­ nız, bunu inançla, bilincinizin ve bilinçaltınızın nasıl çalıştığını bilerek elde edebilirsiniz. İnanç anlayışla gelir. Kör inanç, kişinin ilgili güçler konusunda hiçbir bilimsel anlayışa sahip olmadan iyileşme konusunda sonuçlar elde etmesi anlamına gelir. Hasta olabilecek sevdiklerinize yürekten şifa dileyin. Zihninizi sükunete kavuşturun. Tek evrensel önel zihin aracılığıyla faaliyet gösteren sağlık, canlılık ve kusursuzlukla ilgili düşünceleriniz hissedilecek ve sevdiğiniz kişinin zihninde kendini gösterecektir.
“Kulak kabarttığımızda, var olan her şeyin bir sesi olduğunu ve dinlemeyi seçene şarkılar söylendiğini biliriz. Bir bulut, bir hikâye, bir çocuk, bir kitap, bir maşuk, bir çiçek, bir terslik, bir evet, bir hayır, ulağı oluverir dünyanın; bize yol gösteren, öğreten, methiyeler düzen, davet eden nefesi olur, sesi olur, şarkısı olur.”
Reklam
Acıların temelinde şiddetin farklı türleri yatar. Örneğin baskılar olumsuzluğun şiddetini temsil eder. Başkaları tarafından uygulanır bu şiddet. Ama şiddet sadece başkalarından kaynaklanan bir şey değildir. Aşırı performans, aşırı iletişim ya da aşırı uyarı şeklinde kendini gösteren aşırı olumluluk da şiddettir. Olumluluğun şiddeti yüklenme, gerilme acılarına yol açar. Günümüzde acının tetikleyicisi, neoliberal performans toplumu için tipik olan psişik gerginliklerdir her şeyden önce. Burada öz-saldırganlığa ilişkin özelliklerle karşılaşırız. Performans öznesi kendine şiddet uygular. Kendini yıkılıp kalana dek özgürce sömürür. Köle efendinin elinden kırbacı alarak kendini kırbaçlar, efendi olmak hatta özgür olmak uğruna. Performans öznesi kendiyle savaş halindedir. Bu sırada oluşan iç baskılar (Pressionen) onu depresyona sokar. Ay- rica kronik ağrılara yol açar.
Sayfa 39 - Acının kurnazlığıKitabı okudu
24.Bölüm : On Dört
Bundan bir yıl ve birkaç ay öncesine gitti zihnim. Yine burada, yarışmanın hazırladığı platformda ve yalnızca beş kişiydik. Önümüzde beş yol vardı ve her birimiz birer yol seçmiştik. Kendime seçtiğim yola adım attığım sırada son gördüğüm yüz yanımdaki yola giren Uraz'ın yüzüydü. İçerisi o kadar sessiz, o kadar hareketsizdi ki hayatın durduğu bir noktadaydık sanki. Sadece yürüyorduk. Yerde duran büyük taşların birinin üzerinde ileriyi gösteren bir ok işareti vardı. Gözlerim etrafı olabildiğince incelemeye çalışıyordu. Sessizliğin sesiyle, hiçliğin gürültüsiyle birlikte yürüdüğüm yarım saatim sonunda telsizimden bir ses gelmişti, dün gibi hatırlıyorum. "Beni duyuyor musunuz Enkaz Altndakiler?" demişti Eren'in sesi kesik kesik, "Ben 747. Duyan numarasını söylesin." O sırada bir ses daha gelmişti. "533 burada." demişti Uraz. Sonra Bulut ve Nisan'ın sesleri gelmişti art arda. "482 burada." "356 burada." ve en son ben söylemiştim bana verilen o üç rakamdan oluşan sayıyı "889 burada."
"Levi-Strauss’a göre «her toplumun tarih içinde yer aldığını ve değişime uğradığını göstermek için bir sürü kanıt aramaya kalkışmak hem gereksiz hem de bıktırıcı bir iştir, çünkü bu apaçık bir gerçektir». Tarih yalnızca, «yok denecek kadar az değişime yol açan ve bulunduğu evrede süresiz olarak kalma eğilimi gösteren toplumların», «soğuk» tarihi değildir. Aynı zamanda, «etkileri birbirine eklendiğinde ekonomik ve toplumsal bunalımlara yolaçan geri dönüşsüz bir olaylar zincirinden» oluşur."
238 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
"İslam kelimesi hem bir dîni hem de medeniyeti ifade eder. Batı ise ağırlıklı olarak bir medeniyeti ve coğrafyayı dile getiriyor. Bu yüzden bir din ile bir medeniyetin aynı düzlemde ele alınması bazı karışıklık ve yanlış anlaşılmalar yol açabilir" diyor İbrahim Kalın kitabının başında. Fakat İslam'ın medeniyet kısmını ele aldığımızda Batı ve İslam medeniyeti kadar birbiriyle yakın ilişkisi olan başka iki uygarlık daha görülmemiştir bu dünyada. Yazar genel anlamda bu ilişkilerin niteliğini ele almış, kitabı on bölüme ayırarak coğrafi, tarihi ve etimolojik anlamda gelişimi ve dönüşümünün seyrini anlatmış. Kitabın temel içeriklerine bakacak olursak Dinin toplumlara ve devletlere olan etkisi, Endülüs'ten Batıya yayılan İslam kültürü, İstanbulun fethinden önce ve sonra Avrupa'da gelişen Türk ve Müslüman algısı, imajlar savaşı, Ben ve Öteki Tasavvuru, Globalleşen Dünyada İslami terörizm algısı, İslam dinine ve Peygamber'e yapılan eleştiriler'den söz edebiliriz. Kitabın sonunda ek olarak bulunan "Sultan Abdülhamit, Lewis Wallace ve Bir Oryantalizm Hikayesi" yazarın söylemiyle: "İslam'da Batı kültürüne mensup farklı bireylerin hiç beklenmedik anlarda ve alanlarda farklılıklarını aşıp ortak iyide buluşabileceklerini gösteriyor. Bir Osmanlı Sultanı ile bir Amerikalı Diplomat arasındaki bu ilişki İslam ve Batı kelimelerinin birbirlerini mutlak manada yadsımak zorunda olmadığını gösteren çekici ve gerçek bir hikayedir" Sonuç olarak benim beğendiğim sosyoloji ya da tarih okumaları seven okurlarına sıkılmadan okuyup bitirebileceği bir kitap.
İslam ve Batı
İslam ve Batıİbrahim Kalın · İsam Yayınları · 20191,364 okunma
Reklam
Halbuki kendinden şüphe, akıllı insana yol gösteren ışık, Yaranın ta köküne ulaşan fitildir.
Sayfa 42 - HECTORKitabı okuyor
İnsan sesler biriktirir içinde; renkler biriktirir, duygular biriktirir ve bize yolu gösteren de onlar olur genellikle. Çoğumuz kayboluruz hayatın bu tozlu, çamurlu yollarında. Nereye gideceğimizi bilmeden, ne yapacağımızı bilmeden. Çoğumuz bir yol arar dururuz umutla ve hiç vazgeçmeden. Bekleriz her şeyin en güzel olmasını, korkularımızın boşa çıkmasını, sahillerin en güzeline varmayı bekleriz. Bilmeyiz başımıza nelerin geleceğini, yolun bizi nerelere götüreceğini. İnsan çok katmanlı bir dünya, insan büyük bir dünya ve asla yaşadıklarından ibaret değil. İnsan yaşadıkları, yaşayamadıkları; hissettikleri, hissedemedikleri; anladıkları, anlayamadıkları... İnsanı insan yapan bunlar ve insanın içinde sayısız yollar var. İnsanın kat edeceği yollar, hakikate giden, özüne giden yollar... Gönül Dağı - 138. Bölüm
Kısaca belirtmek gerekirse, ülkemizin birçok prooblemlerine ışık tutması, halkın ihtiyaçlarını bilimsel olarak karşılamaya yö­nelmesi, yani toplumumuzun ihtiyaçlarına göre üretime dönük bir eğitim düzeni içinde çalışması gereken üniversitelerimiz, bu yapıdan uzaktır ve birçok bakımdan ileri ülkelerin ekonomik egemenliğine uygun bir öğretim sistemi uygulamaktadır. Gerçekte üniversitelerin topluma yol gösteren ve örnek olan bilim ve uygulama kurumları olması gerekir. Bunun sağlanması için ise bağımsız, üretime dönük bir yapıda olmalıdırlar.
" Öyleyse halka yol gösteren yüksek zekâlı biri gerektir. Bu yüksek zekâlı insan, yasacıdan başkası değildir. Yasacı, Rousseau'ya göre tanrısal bir varlıktır: “İnsanlara yasalar koymak için tanrılar gerek."
Reklam
104 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 saatte okudu
Kitabı beğenmekten öte yaşadım sanki. Tek oturuşta bile bitecek bir kitap ama bilerek yavaş okudum. Ne desem, nereden başlasam... Kitabın ismi ve kapağı ilgimi çekmişti. Hemen okumak istedim. Katıldığım bir kitap okuma grubu sayesinde tanıştık kitapla. Kapağından, kitabın çizimlerine, iç tasarımına, içeriğine, verdiği mesajlara her birine kalp bırakıyorum. Erik utangaç ve biraz asosyal bir çocukken onun kahramanı, ona yol gösteren süper bir ninesi var:MIini Nine. Mini Nine harika bir seyyah. Motorbisikleti ile dünyayı gezen, şifalı otlar toplayan, harika hikayeler anlatan bir tonton nine. Bunu bize derinden hissettiriyorlar. Ama Nine ne yazık ki güzel bir iz bırakıp terkediyor bu dünyayı. Erik'in dünyası yıkılıyor ama düşlerinde de olsa bırakmıyor onu kahramanı. Güzel hisler bıraktı kitap ben de, tebessümle bitirdim. Anneler gününde biten kitaba manidar bir denk geliş. Anneler günün kutlu olsun Mini Nine, seni çok sevdim. Artık benim de düşüme gel...
Ninesinin Şifacısı
Ninesinin ŞifacısıBarbara Kosmowska · Can Çocuk Yayınları · 202416 okunma
232 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 saatte okudu
Yok Olacakken Var Olmak
Yok Olacakken Var Olmak
Yok Olacakken Var Olmak
Müjdat Gezen
Müjdat Gezen
ile söyleşi... "Efendiler!. Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta reisicumhur olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim..." Bu, ATATÜRK'ün sanata ve sanatkâra karşı büyük sevgisini gösteren sözlerinden biridir. "Sanatkâr toplum
Yok Olacakken Var Olmak
Yok Olacakken Var OlmakMehmet Çağan · Alfa Yayıncılık · 201019 okunma
KUDÜS'ÜN TARİHİ
Filistin toprakları üzerindeki yaşam kalıntıları M.Ö. 10.000 yılına kadar dayanmaktadır Kudüs'ün tam olarak şehir olma özelliği bronz çağının başlangıç aşamasında ortaya çıkmıştır Filistin halkının oluşması,Kenanlıların bölgeye göçleri ile başlamıştır.Tarihçilere göre Filistin halkı,özellikle de kırsal bölgelerde yaşayanlar,Müslümanların
"Oradan oraya koşuşturan, karanlıktan korkmayan, hiçbir şey ile ilgilenmeyen bir fare. İşte bütün zorluklardan nasıl çıkabileceğini gösteren bir yol."
Sana yol gösteren bir teman varsa, romanın sonunu kendiliğinden belirlemiş olursun.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.