Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Yolunu yitirdiğini şaşırdığını hissettiğin zaman ağaçları düşün, onların büyüme biçimini anımsa. Unutma ki yaprağı gür ama kökü zayıf bir ağaç ilk güçlü rüzgarda devrilir, oysa kökü güçlü ve az yapraklı ağaçta can suyu binbir güçlükle dolaşır. Kökler ve yapraklar aynı ölçüde gelişmelidir, olayların içinde ve üzerinde olmalısın, ancak böyle doğru mevsimde çiçekler ve meyvelerle donana bilirsin. Ve sonra, önüne pek çok yol açılıp sen hangisini seçeceğini bilemediğin zaman, herhangi birine, öylece gitme, otur ve bekle. Dünyaya geldiğin gün nasıl güvenli ve derin derin soluk aldıysan, öyle soluk al, hiçbir şeyin senin dikkatini dağıtmasına izin verme, bekle ve gene bekle. Dur, sessizce dur ve yüreğini dinle. Seninle konuştuğu zaman kalk ve yüreğinin götürdüğü yere git!"
Bir çocuk büyüklerinin kusurlarını ilk yakalayışında, küçük kafası, büyüklerin hiç de öyle tanrısal zekaları bulunmadığını, kararlarının her zaman akıllıca, düşündüklerinin her zaman gerçek olmadığını, her zaman dürüst davranmadıklarını anlayınca, dünyası yıkılır, paramparça olur. Tapılan tanrılar devrilir, bütün güvenlik yok olur. Ve tanrılar bir kez düştüler mi, tam düşerler. Ya paramparça olur ya da pisliğin içine gömülürler. Onları yeniden ayağa kaldırmak kolay bir iş değildir, zaten bir daha eskisi gibi de parıldamazlar. Çocuğun dünyası, bir daha eski bütünlüğünü kazanamaz artık. Acı veren bir büyümedir bu.
Reklam
Köylüler, İşçiler ve İmalatçılar ... Snelman, bütün köylülerin, işçilerin, imalatçıların ve bütün halk kesimlerinin her yönden aydınlanmasını, öğrenim ve eğitimini hayatının en önemli görevi saymış; bir zamanlar Pierre d’Amiyen’ in Haçlı Seferleri’ni kışkırttığı gibi, o da Finlandiya’da eğitim seferberliğinin öncüsü olmuştur. Snelman
Yolunu yitirdiğini, şaşırdığını hissettiğin zaman ağaçları düşün, onların büyüme biçimini anımsa. Unutma ki, yaprağı gür ama kökü zayıf bir ağaç ilk güçlü rüzgârda devrilir, oysa kökü güçlü ve az yapraklı ağaçta can suyu bin bir güçlükle dolaşır. Kökler ve yapraklar aynı ölçüde gelişmelidir, olayların içinde ve üzerinde olmalısın, ancak böyle gölge ve sığınak sunabilir, ancak böyle doğru mevsimde çiçekler ve meyvelerle donanabilirsin. Ve sonra, önünde pek çok yol açılıp sen hangisini seçeceğini bilemediğin zaman, herhangi birine, öylece girme, otur ve bekle. Dünyaya geldiğin gün nasıl güvenli ve derin derin soluk aldıysan, öyle soluk al, hiçbir şeyin senin dikkatini dağıtmasına izin verme, bekle ve gene bekle. Dur, sessizce dur ve yüreğini dinle. Seninle konuştuğu zaman kalk ve yüreğinin götürdüğü yere git.
Sayfa 157Kitabı okudu
Bir çocuk büyüklerinin kusurlarını ilk yakalayışında,küçük kafası,büyüklerin hiç de öyle tanrısal zekâları bulunmadığını, kararlarının her zaman akıllıca, düşündüklerinin her zaman gerçek olmadığını, her zaman dürüst davranmadıklarını anlayınca,dünyası yıkılır, paramparça olur.Tapılan tanrılar devrilir, bütün güvenlik yok olur. Ve tanrılar bir kez düştüler mi,tam düşerler. Ya paramparça olur ya da pisliğin içine gömülürler. Onları yeniden ayağa kaldırmak kolay bir iş değildir, zaten bir daha eskisi gibi de parıldamazlar. Çocuğun dünyası, bir daha eski bütünlüğünü kazanamaz artık. Acı veren bir büyümedir bu
Vatan Evlatları Partisi & Yaşasın Memleket Partisi
Vatan Evlatları Partisi'nin basında Kafakan Bey vardı. Kötü adam denilemezdi. Uluslararası toplantılarda uyumaktan, uyumadığı zamanlarda da burnunu karıştırmaktan başka kötü bir huyu yoktu. Kafakan Bey, Başbakan oldu. Onun Başbakan oluşunu, ana muhalefet partisi olan Yaşasın Memleket Partililer çekemediler. Her ne uğruna olursa olsun,
Nesin Yayınevi - Bir Koltuk Nasıl DevrilirKitabı okuyacak
Reklam
196 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
  “Naziler önce komünistler için geldiler, bir şey demedim çünkü komünist değildim. Sonra yahudiler için geldiler ve bir şey demedim çünkü yahudi değildim. Sonra sendikacılar için geldim ve bir şey demedim çünkü sendikacı değildim. Sonra katolikler için geldiler ve bir şey demedim çünkü katolik değildim ve sonra benim için geldiklerinde ise
Son Ada
Son AdaZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201351,4bin okunma
GÜZEL SÖZÜ KÖTÜLER ANLAMAZ Kasabanın birine meşhur bir vaiz gelmişti. Vaizin güzel hitâbeti, mimik ve jestleri, ahlâk ve fazileti âdeta milleti büyülemişti. Her gün öğle namazından sonra yaptığı yarım saatlik konuşma halk için vazgeçilmez bir ihtiyaç hâline gelmişti. Kısa zamanda cami dolup taştı. Camiye gelenler vaizin tesirli
Yolunu yitirdiğini, şaşırdığını hissettiğin zaman ağaçları düşün, onların büyüme biçimini anımsa. Unutma ki yaprağı gür ama kökü zayıf bir ağaç ilk güçlü rüzgarda devrilir, oysa kökü güçlü ve az yapraklı ağaçta can suyu bin bir güçlükle dolaşır. Kökler ve yapraklar aynı ölçüde gelişmelidir, olayların içinde ve üzerinde olmalısın, ancak böyle doğru mevsimde çiçekler ve meyvelerle donanabilirsin. Ve sonra, önüne pek çok yol açılıp sen hangisini seçeceğini bilemediğin zaman, herhangi birine, öylece gitme, otur ve bekle. Dünyaya geldiğin gün nasıl güvenli ve derin derin soluk aldıysan, öyle soluk al, hiçbir şeyin senin dikkatini dağıtmasına izin verme, bekle ve gene bekle. Dur, sessizce dur ve yüreğini dinle. Seninle konuştuğu zaman kalk ve yüreğinin götürdüğü yere git..
bana göre kitabın en can alıcı kısmı ve okuyup bitirildiğinde iyi ki okumuşum hissi...Kitabı okudu
Ne kışlar geçirilir, ne zorlu fırtınalar eser, ağaç kökleri devrilir; ve derken, ortalıkta bir hayat işaretinin kalmadığı sanılan bir anda, kuru bir dalın ya da bir kayanın bir ucunda bir serçe öter. Baharın muştusudur bu. Ölü çöle piyano tuşlarında gezinen bir el gibi yayılan bir ses. Her düğümü yoklayan bir anahtar çevrilişi. Bir kitap sayfalarının açılışındaki hışırtılar. Ve derken yağmurlar, yağmurlar, yağmurlar boşanır. Doğudan, batıdan, her yönden tatlı rüzgârlar eser... Kuşlar, dalları gıcıklar. Çiçeklere çağrıdır bu, sular çağıldar tepelerden. Ve güneş ışınları, tepelerden yuvarlana yuvarlana gelir. Güzel heykellerin yüzündeki alçılar dökülür. Zaman sırçasının boyaları akar, korkunç kafataslarının ve iskeletlerin ötesinden berisinden. Ortaya çırçıplak çıkan gölge, kaçmak ıçin, sağına soluna bakınır. Ama onu yakalayıp zincire vuracaklar ve mumyalayıp hatıralar müzesine kaldıracaklardır. Hep görülsün ve unutulmasın diye. Meleklerin gümüş kılıçlarıyla, gölgelerin ağı parça parça edilmiştir. Bu, unutmayan güneşin ruha selâmıdır, armağan olan selâmıdır. Ruhsa, en derin uykulardan yavaş yavaş uyanmakta, gözlerini yeniden hayata açmaktadır. Kimbilir belki de ruhun diriliş öyküsüdür bu. Yeniden doğumunun, ikinci doğumunun öyküsü.
Reklam
İstanbul Destanı
İstanbul deyince aklıma martı gelir. Yarısı gümüş, yarısı köpük Yarısı balık, yarısı kuş. İstanbul deyince aklıma bir masal gelir, Bir varmış, bir yokmuş. İstanbul deyince aklıma Gülcemal gelir Anadolu`da, toprak damlı bir evde Gülcemal üstüne türküler söylenir. Süt akar cümle musluklarından Direklerinde güller
Sayfa 147 - (Sayfalar 147-160)Kitabı okudu
362 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.