Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
ben nice çirkinlikler gördüm, bilemezsin. bir kardeşim ölmüştü küçükken. aramızda birkaç yaş farkı vardı. minicik vücudununun bir tahta kutuya konulduğunu gördüm. sonra toprakta yeni açılmış bir çukura gömdüler o kutuyu. bir yığın sorularla doldu küçük başım. çocuk ruhumun derinlerinde bir isyan filizlendi. ölümün çirkinliğini ilk anladığım gündü o. irademiz dışında geldiğimiz bir dünyadan böyle apansız gidivermenin ne kadar gülünç olduğunu düşündüm bir zaman. ben mahallenin tozlu sokaklarında çember çevirirken, artık o yoktu. merhametsiz bir kader alıp götürmüştü onu. hepimiz küçük vücudunu yavaş yavaş çürümeye bırakmıştık. günler geçtikçe onun çirkin ve iğrenç yalnızlığını daha iyi anlamaya başladım. bir başka çirkinlik de bizim ölüm karşısındaki zavallılığımızdı. sonra yıllar geçti aradan… hiçbir ölüm, bana ölümün çirkinliğini unutturamadı. şimdi ne zaman bir cenaze görsem; dünyadan bir güzellik daha eksildi diye düşünürüm. o kadar güzeldi kardeşim. onu adice, onu kahpece bıraktık toprağa. daha güzel olabileceği bir dünyadan onu mahrum etti o çirkin ölüm. ve bizler hiç utanmadık zavallılığımızdan…
“Onlar gidince yatağımın üzerine oturdum, keşke Rahim Han babam olsaydı, diye düşündüm. Sonra Baba’yı o iri, geniş göğüsünü, beni o göğse bastırdığı zaman kendimi ne kadar iyi hissettiğimi, sabahları nasıl Brut koktuğunu, sakalının yüzümü nasıl gıdıkladığını düşündüm. Ve içim öyle ani, öyle yoğun bir suçlulukla doldu ki, banyoya koştum, lavaboya eğilip kustum.”
Reklam
Derdim bana derman imiş bilmedim
Anlatmam derdimi dertsiz insana Dert çekmeyen dert kıymetin bilemez Derdim bana derman imiş bilmedim Hiçbir zaman gül dikensiz olamaz Gülü yetiştirir dikenli çalı Arı her çiçekten yapıyor balı Kişi sabır ile bulur kemali Sabretmeyen maksudunu bulamaz Ah çeker, aşıklar ağlar zarınan Yüce dağlar şöhret bulmuş karınan Çağlar deli gönül ırmaklarınan Ağlar, ağlar, göz yaşların silemez Veysel, günler geçti yaş altmış oldu Döküldü yaprağım güllerim soldu Gemi yükün aldı gam ile doldu Harekete kimse mani olamaz
AŞKIN MANASINI SENDE BİLDİM
Aşkın tanımını arıyorlarmış bilginler. Çok araştırıp taramışlar, nice gözlemler. Hâlâ bulamamış bu tanımı alimler. Gelsinler de bana sorsunlar; Bir ben biliyorum bir de yüreğim Ben aşkın manasını sende biliyorum. Bu eblehler bilmiyor mu gerçekten; Seni neden bu kadar çok seviyorum.. Sen üzülme, üzgün bakma öyle! Ben devrimci olurum
336 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Okuduğum en güzel romantik kitaplardandı! Resmen bu kitaba hasretmişim için için. Çok anlamlı bir kurgusu var kitabın. Kadın karakterimiz Stella asperger. En büyük sorunu da olmayan sosyal ve aşk hayatı. Annesinin artık torun istemesi ve bu torunu da istediği adayı demesiyle başlıyor olaylar. Stella yakın temastan hoşlanmıyor. Seks ise ölüm gibi onun için. Bu korkularını yenmek için bir adım atıyor ve Michael kurguya dahil oluyor. Hem de ne dahil oluş! Micheal, 3 yıldır escort. Yani Stella'nın aksine yakın temas onun işi. Her iki karakterde dışarıdan bakıldığında başarılı. Ancak içlerinde ikisinin de güvensizlikleri var. Micheal göre Stella akıllı, çalışkan ve başarılı. Stella için ise Micheal yakışıklı, kendine güveni olan ve istediği zaman her şeyi yapabilecek bir adam. O kadar güzel o kadar anlamlıydı ki. Stella'nın hastalığı yüzünden güvensizlikleri, inanları kırmak istemediği için sürekli düşünerek konuşması ve elbet sonunda özür dilemek zorunda kalması kalbimi kırdı. Okuduğum en masum en naif kadın karakterlerdendi Stella. Aynı şekilde Micheal'ın nezaketi ama eksiklikleri, hayallerinden vazgeçmesi içimi acıttı. Kitaptaki her duyguyu hissettim. Yeri geldi gözlerim doldu, hatta ağladım. Yeri geldi güldüm. Yazar Stella'nın hastalığını ve Michael'ın Stella'ya yaklaşımını çok çok güzel yansıtmıştı. Kısacası alın okuyun, okutturun bu kitabı.
The Kiss Quotient
The Kiss QuotientHelen Hoang · Berkley · 2018899 okunma
ayet hadis dışında şimdiye kadarki en mühim alıntım
Çilem... O hadiseden sonra yaş her türlü meyve yiyemedim. Yemek arzuluyordum fakat boğazımda kalıyor. Bin müşkülatla yutsam kusma hissi geliyor çıkarıyorum...
Sayfa 9
Reklam
Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki hançeri çıkartmak, yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak kolay değildir elbet. Kolay değildir bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek. Zaman alır. Zaman Alır sizden bunların yükünü O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir. O boşluk doldu sanırsınız Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir
“Biz dağlardaki ilk İnce Memedler değiliz. Dünya kurulduğundan bu yana vardık, bundan sonra da olacağız. Şöyle bir düşünürsek, kötülük, zulüm, yoksulluk, haksızlık, insanın insanı köle gibi kullanması sürüp gittiğine göre, biz hep yenilmişiz. Kıyamet gününe kadar da yenilecek miyiz, ben, şimdilik onun orasını bilemem, belki bir gün gelir..." Hocanın gözleri doldu, sesi karıncalandı: "Belki bir gün gelir, bir kere de biz onları yeneriz, yeneriz yeneriz... İşte o zaman ne yoksul, ne hasta, ne zulmeden, ne zulüm gören..." Hoca iyice dolmuştu, sözünü sürdüremedi, başını yere eğdi, delikanlılar, gözlerindeki yaşı, bozuk yüzünü görmesinler, diye. Neden sonra başını kaldırdı, teker teker delikanlıların yeşil gözlerine baktı: "Öyle bir gün mutlaka gelecek," diye sözlerine daha tok bir sesle, daha imanlı, daha güvenli başladı Hoca. "Öyle bir günü insanoğlu mutlaka görecek... Çünkü insanoğlu öyle bir gün için, insan insan olduğundan beri savaşıyor. İnsanoğlu dediğini yapacak, kurtla kuzu yayılacak."
Sayfa 278 - Yapı Kredi Yayınları, 35. BaskıKitabı okudu
"Özgürlük Yazarları" Filmi
Bugün izlediğim film, eğitim ve ırkçılık ile ilgili. Wilson’ı entegrasyon programı için seçen; babası vatandaşlık hakları hareketinde bulunmuş olan Erın Öğretmen, artık 203 nolu sınıfın 2. sınıf öğretmenidir. Bölgede ırkçılık üst safhadadır ve orada yaşayanlar, güzellikte ve iyilikte eşit olmadıklarını söyleyenlere karşı babaları ve onların da
408 syf.
10/10 puan verdi
Circe | Ben, Kirke #kitapyorumu #Circe #BenKirke Goodreads: 4,2/5 1000kitap: 8/10 5/5 “Gençliğimde, saray cerrahımızın bir konuşmasını duymuştum. İlaçları laf olsun diye sattığını söylemişti. Yeterince zaman verirseniz yaraların çoğu kendiliğinden iyileşir diyordu. Keşfetmekten hoşlandığım türde bir sırdı bu çünkü kendimi alaycı ve bilge
Ben, Kirke
Ben, KirkeMadeline Miller · İthaki Yayınları · 202133,7bin okunma
Reklam
Üzüm gözlüm; seni anmadan geçen bir tek günüm yok. Seninle gittiğimiz, gezdiğimiz her yer bana sensizliğimi hatırlatıyor. Geçen gün yazarlar sendikasının düzenlediği bir imza günü dolayısıyla fuara gittim. Paraşüt kulesinin yanından geçerken seninle döner yediğimiz o su kenarındaki lokanta ilişti gözüme. İçim acıyla doldu. O gün ne güzel oturmuştuk seninle. Hayvanat bahçesine gitmiştik. Günümüz ne güzel geçmişti. Sensiz hiçbir şeyin tadı-tuzu yok. Her sözün başında "şimdi Zeynep olsaydı" diyorum. Ağzımdan başka söz çıkmıyor. Ama sen dert etme bütün bu kötü günler geçecek. Hele babanın öğretmenliği gerçekleşsin. Seninle o zaman sık sık beraber olacağız ve bu günleri neşeyle anacağız.
626 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
"Yalnız, anlatmak istediğimi anlatabilmek de pek güç." İnceleme yazmak istiyorum ancak tam olarak yukarıdaki satırlardaki gibi hissediyorum. Ah
Jane Eyre
Jane Eyre
nasıl bir kitaptın sen! Dili lâl olmuş aşık gibiyim, nasıl anlatayım şimdi ben seni? Kitabı okurken fikrimi paylaşmayı incelemeye saklayamayıp alıntılarımın altında yorum olarak sık
Jane Eyre
Jane EyreCharlotte Brontë · Can Yayınları · 202031,1bin okunma
Durdum.  Dinlendim.  Güneşler geçti üzerimden.  Yağmurlar, rüzgârlar geçti.  Kara kara bulutlar gelip durmuştu başımda,  derken baktım, onlar da geçti. Bekledim.  Günler geçti üzerimden.  Başta saydım bir bir, sonra bıraktım. Aylar geçti.  Bir başıma oturup düşündüğüm balkonlardan,  serin sessiz yaz akşamları geçti. Gittim sonra. 
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.