Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Julia'nın yumuşak, güzel tenine dayanamayarak elini onun belinde gezdirirken, Julia cazibeli bir ser- zenişle uykusunda mırıldandı. Clay'in lanet elinin kendi bilinci vardı sanki, parmakları karnının deri- sinde dolandıktan sonra göbek deliğinin altına indi. Julia uykusunda döndü, ya da belki de poposunu ona yaklaştırırken uyanmaya
Sayfa 208
Kitapta bir ergenin sözleri:
Onu izlerken aniden babasına karşı sevgiyle doldu Ada’nın içi. Ne kolaydı anne-babaları kandırmak veya kandıramasan bile, kaçamak cevaplarla ördüğün duvarların gerisinde tutmak. Eğer gerçekten kafa yorar ve açık vermemeye dikkat edersen epey bir zaman sürdürebilirdin bunu. Anne-babalar, hele de babası gibi kafası dağınık olanlar, işlerin yolunda gitmesine çok ihtiyaç duyarlardı ve kurdukları sistemin iyi çalıştığına inanmaya o kadar meyilliydiler ki etrafları aksi yönü işaret eden ipuçlarıyla çevriliyken bile her şeyin normal olduğunu varsayarlardı.
Reklam
“İsa’dan bir alıntı bu”, diyerek okumaya hazırlandı. “Zaman doldu, Tanrı’nın Egemenliği yaklaştı: Tövbe edin ve Müjde’ye inanın.” …” İsa’nın son sırrı.”
Sayfa 271
Yönetici olan oydu, kadındı. Özel- likle Clay'in muhteşem suratındaki ifadeleri izlerken, onu okşarken gözlerinin yukarı doğru kaymasından bunu daha iyi anlayabiliyordu. Bu sırada Clay, Julia'nın avucunun içinde ileri geri gidip geliyordu. Julia boşta kalan elini süveterine sonra da sütyeninin kenarına daldırarak daha önce oraya
Sayfa 94
Kamarada, denize bakan pencerenin önünde bir genç kız oturuyordu. Benim üniversite talebelerinden biriydi. Yalnız onun profilini görüyor, denizi seyrettiğinin farkına varıyordum. Tütün paketini, üzerine vurarak açtım, bir sigara sarmaya başladım. Bu sınıf halkın tavrını ne kadar iyi taklit ettiğimi düşünerek koltuklarım kabarırken, karşıdaki genç kızın dönüp bana baktığının farkına vardım. Sigara sarmakta devam ederek ve nihayet kibriti çakıp sigarayı yakarken, yüreğim ağzıma geldi. Çünkü bu defa tanınmıştım. Çok şükür, bugün artık ellerim sosyete hanımlarının ince, manikürlü elleri değil, çalışan alelâde bir kadının elleridir. Yapılacak tek şey, onun yüzünde beliren korku ve aynı zamanda sevinci görmemiş gibi davranmaktı. Halinden, yerinden fırlayıp bana gelmek istediğini hissettim. Ama ben bu ara bir taraftan sigarayı tellendiriyor, bir taraftan da onu görmezlikten geliyordum. Yavaş yavaş yüzündeki heyecan uçtu, gözleri yaşardı, aynı zamanda, şüphe ve acıyla doldu. Sigara biter bitmez, fıstık külâhını açarak içindekileri yiyip kabuklarını yere tükürmeye başladım. Bu, ona benim Halide Edib olmadığım kanaatini vermiş olacak ki, yüzünü tekrar denize çevirdi. Gerçi beni hiçbir zaman ele vermeyeceğini biliyordum ama, bana yardım eden vatandaşlar ölümle tehdit edildiği için beni tanımamasını kendi menfaati bakımından uygun buldum.
Zaman doldu galiba? - Neyin zamanı? - Bu adada geçireceğin zaman. - Öyle görünüyor. - Seviniyor musun? - Neye? - Buradan ayrılacağına, başka bir yere gideceğine, yeni bir hayata başlayacağına? - Yeni mi? Nasıl bir şey bu? - Belki insanın tek başına yaptığı bir şey. - Böyle bir şey yok. Pişirdiğimiz her çorbanın içine, daha önce birileri tükürmüştür.
Sayfa 507Kitabı okudu
Reklam
YALNIZLIĞIN YARATTIĞI İNSAN Pardösüsünün kürklü yakasını kaldırınca üşüdü mü diye baktım. Aslında soluk esmer yüzü balmumu gibi sararmıştı. – Üşüdün, dedim. Kaşını kaldırdı. Yanağındaki çıban yerinde kan yoktu. Durdum. Yüzünü avuçlarıma alıp ovaladım. – Neden böyle oldun, dedim. Güldü. Karanlığa doğru tükürdü. Başını iki tarafa şiddetle
HAVUZ BAŞI Beyazıt Havuzu'nun kenarındaki kanepelerden birine oturmuş sizi bekliyorum. Yaşını almış bir adamın yirmi yaşındaki çocuk kederlerini, sevinçlerini yaşaması ne demektir, diye düşünüyorum: Belki, bir geç olma hadisesi. Belki de bir çeşit hazları, kederleri, çocuklukları uzatma temayülü. Ama bu uzayan yaz, kışın gelmeyeceğine alamet
Matbeth
Allahım bizi koru! dedi biri; öteki amin! dedi. Beni görmüşler gibi bu kanlı ellerimle. İçime doldu duydukları korku. Allahım bizi koru! dedikleri zaman Ben de amin demek istedim, diyemedim.
Sayfa 32 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Üç Palmiye
Arap ülkesinin ıssız bir çölünde Gururla yükselmedeydi üç palmiye. Aralarındaki kıraç topraktan şırıldayarak Fışkırıyordu serin sularıyla bir kaynak Yeşil yapraklardan bir örtü korumaktaydı kaynağı Güneşin yakıcı ışınlarına ve tozuyan kumlara karşı. Uzun yıllar geçip gitti böylece Uğramadan oralara hiç kimse. Hararetten kavrulmuş bağrıyla
Reklam
Dünya ısındı ve son Buzul Çağı bittiği zaman Bering Boğazı suyla doldu. Alaska ve Sibirya farklı kara kütlelerinin parçaları haline geldi. Böylece batı yarım küre (Amerika kıtası, Yeni Dünya) Eski dünyadan ayrıldı.
Doğa her zaman kazanır.
"Geçici düzenler köpükler gibi uçar gider," ... İnsanın bu dünyadaki bütün çalışması köpükten öte bir şey değil. İnsan kendine faydası olacak hayvanları evcilleştirip düşmanca davrananları yok etti, toprağın yabani bitki örtüsünü temizledi. Ama sonra insan yok oldu ve ilkel hayat geri dönüp onun elleriyle yaptığı her şeyi sildi süpürdü. Arazileri orman oldu, tarlaları yabani otlarla doldu, sürülerini yırtıcı hayvanlar yedi.
Sayfa 10 - Türkiye İş BankasıKitabı okudu
Bak..
"Bak!" Parmağındaki yüzüğü gösteriyordu Serap. "Nışanlı mısın?" "Hayır, nışan sağda olur, evlendim." "Ne zaman? Hiç haberim olmadı." "Ohoo.. Yedi sene önce." Hesap etti Ayşe. Yani yirmi bir yaşında mı evlenmişti Serap? "Ne kadar çabuk.. Acelen neydi?" "Çok seviyordum. Seviyordum da ne demekse, sanki şimdi sevmiyor muyum? Daha çok seviyorum, laf işte. O da bana aşık. Görsen, bir aradayken birbirimize sarılıp saatlerce öyle duruyoruz." Demek ki aşk bitmiyordu. Bitmeyebiliyordu İçine bir umut doldu " Güzel tabii. " " Bence hayatta en güzel şey biriyle birlikte olmak. Aşık olmak, bağlanmak.. "
Sayfa 75 - FeniksKitabı okudu
⁶¹ Profesör sınıfa girip karşısında duran dünyanın en seçilmiş öğrencilerine kısa bir süre baktıktan sonra, "Bugün zaman yönetimi konusunda deneyle karışık bir sınav yapacağız." dedi. Kürsüye yürüdü, kürsünün altından kocaman bir kavanoz çıkarttı. Arkadan, kürsünün altından bir düzine yumruk büyüklüğünde taş aldı ve taşlan büyük bir
Sayfa 54 - Otto YayınlarıKitabı okudu
Kalçalarımı kaldırıp yükseldim ve yeniden alçaldım. Hu. dson, altımda hızlanmak istiyordu ama ben yavaşça kalçala rımı aşağı, yukarı hareket ettiriyordum. Elleri gögüslerim kalçamda göbeğimde dolaştıktan sonra klitorisimde ve durdu. Başparmağıyla bastırmaya başladığında müthiş zevk alıyordum. "Tanrım, tanrım," diye bağırdım ve onu
Sayfa 330
1.348 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.