Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Müslüman toplumu kendini güvende hissettiği her defasında açık olmayı başarmıştır. Böyle zamanlarda ortaya çıkan İslam görüntüsünün bugünün karikatürleri ile hiçbir benzerliği yoktur. Eski görüntünün İslam’ın başlangıçtaki esas ruhunu daha iyi yansıttığını söylemeye çalışmıyorum ama sadece, bu dinin de, tıpkı öteki dinler gibi, tıpkı öteki doktrinler gibi her dönemde zamanın ve mekanın damgasını taşıdığını söylemek istiyorum. Kendilerinden emin olan toplumlar yansımalarını güven verici, huzur dolu, açık bir dinde bulurlar; güvensiz toplumlar ise korkak, bağnaz, çatık kaşlı bir dinde. Dinamik toplumlar, yenilikçi, yaratıcı bir İslamda yansırlar; oldukları yerde kalan toplumlar durağan, en küçük değişime bile isyan eden bir İslamda yansırlar.
Almanya’ya Türk Dersleri Önemli Bir Medya Olayı Olarak Türk Bağımsızlık Savaşı, 1919-1923 Alman milliyetçiler için I. Dünya Savaşı ve Alman-Osmanlı ittifakı, kıyamet ölçeğinde bir felaketle sonuçlandı -gerçek anlamda bir kıyamet, çünkü zamanın yergi dergilerindeki görseller Almanya’nın üzerinde mahşerin atlıları tasvirleriyle, Almanya’yı
Reklam
Almanya’ya Türk Dersleri Önemli Bir Medya Olayı Olarak Türk Bağımsızlık Savaşı, 1919-1923 Alman milliyetçiler için I. Dünya Savaşı ve Alman-Osmanlı ittifakı, kıyamet ölçeğinde bir felaketle sonuçlandı -gerçek anlamda bir kıyamet, çünkü zamanın yergi dergilerindeki görseller Almanya’nın üzerinde mahşerin atlıları tasvirleriyle, Almanya’yı
Savaşa katılanlann neredeyse tümden yitirdikleri bir duygu vardır. Bu duygu, zaman duygusudur. Yılbaşı partisinde sabaha kadar dans etmiş olan bir genç kız, baloyla ilgili zaman duygusunun, uzun mu yoksa tam tersine kısa mı olduğu sorusuna yanıt veremeyecektir. Yirmi beş yıldır hapis yatan Schlüsselburg’lu da, "Ezelden beri zindandaymışım
Belli görüntüleri göstermeye ayırdığı zamanın işlevlerinden biri karakterle manzara arasındaki bağlılığı veya dokusal benzerliği izleyicinin keşfetmesine fırsat vermektir. Görsel benzerlik ne kadar somutsa karakterin bu çevreden ayrışmaya görünmez içsel arzusu o kadar çarpıcıdır. Bu karakterlerdeki gerilimi üreten şeydir ve bu Tarr'ın uzun çekimlerinin daha önce değinilen ikircikli etkisinin altını çizen muğlaklıktır. Tarr'ın kamerası, aynı karakterleri gibi bu dünyanın aynı zamanda hem içinde hem dışındadır.
Sayfa 84 - Bölüm 3, Tarr Biçemi, ManzaraKitabı okudu
Para-zaman benzerliği
Doğal olarak para, çalışabilen ya da ürün verebilen bir sermaye değil, gerekli şeyleri satın almak için bir değiş tokuş aracıydı.17. yüzyılda kilise, isteksizce de olsa bu görüşü bırakarak Hristiyanların kapitalist tacirleri durumuna geldiğini kabullendi. Zaman da para gibi olmuştu: Şimdi öğle yemeğine kadar birkaç saat zamanın var; nasıl vakit harcasam?.. Zamanım kıt, bu yüzden bir toplantı için o kadar zaman harcayamam; harcanan zamana değmez!.. zaman israfı olur; böylece bir saat tasarruf etmiş olurum daha iyi.
Sayfa 43 - Ayrıntı yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Müslüman toplumu kendini güvende hissettiği her defasında açık olmayı başarmıştır. Böyle zamanlarda ortaya çıkan İslam görüntüsünün bugünün karikatürleriyle hiçbir benzerliği yoktur. Eski görüntünün İslamın başlangıçtaki esas ruhunu daha iyi yansıttığını söylemeye çalışmıyorum ama sadece, bu dinin de, tıpkı öteki dinler gibi, tıpkı öteki doktrinler gibi her dönemde zamanın ve mekanın damgasını taşıdığını söylemek istiyorum.
YKY
Müslüman toplumu kendini güvende hissettiği her defasında açık olmayı başarmıştır. Böyle zamanlarda ortaya çıkan İslam görüntüsünün bugünün karikatürleriyle hiçbir benzerliği yoktur. Eski görüntünün İslamın başlangıcındaki esas ruhunun daha iyi yansıttığını söylemeye çalışmıyorum ama sadece, bu dinin de, tıpkı ötekiler dinler gibi, tıpkı öteki doktrinler gibi her dönemde zamanın ve mekanın damgasını taşıdığını söylemek istiyorum. Kendilerinden emin olan toplumlar yansımalarını güven verici, huzur dolu, açık bir dinde bulurlar; güvensiz toplumlarsa korkak, bağnaz, çatıkkaşlı bir dinde. Dinamik toplumlar, yenilikçi, yaratıcı bir İslamda yansırlar; oldukları yerde kalan toplumlar durağan, en küçük değişime bile isyan eden bir İslamda yansırlar. Üçüncü Dünya Müslümanları'nın Batı'ya şiddetle hınç duymalarının, sadece kendilerinin Müslüman, Batı'nın Hristiyan olmasından değil, aynı zamanda onlar yoksul, baskı altında, küçümsenmişken, Batı'nın zengin ve güçlü olmasından ileri geldiğini düşünüyorum. Aynı zamanda diye yazdım ama içimden özellikle diye düşündüm. Çünkü bugünkü İslamcı hareketlere bakarken, gerek söylemlerinde gerekse yöntemlerinde altmışlı yıllardaki üçüncü dünyacılığının etkilerin kolayca keşfediyorum: bu arada, İslam tarihini araştırsam da bu hareketlerin açıkça atası olabilecek hiçbir şey bulamıyorum. Bu hareketler Müslümanlık tarihinin saf bir ürünü değil, bizim çağımızın gerginliklerinin, çarpıklıklarının, uygulamalarının, umutsuzluklarının ürünüdür.
Sayfa 56
"Kadırga ... daldığımız solgun gravürden birbirimize baktığımızda diriliyordu deniz diplerinde boğulmuş beyaz kentlerden geçilen yolculuk aynı takım yıldızların altında dünyaya gelen aşkların benzerliği gibi başka çağları haber verir kimi denizler yoksa nerden çıkardı bu rüzgâr bu zeytin dalları, baş döndüren şarabın
40 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.