Uzun uzun burnumu çektim.
"Önemi yok, onu öldüreceğim!"
"Ne diyorsun sen küçük; babanı mı öldüreceksin?"
"Evet yapacağım bunu. Başladım bile. Öldürmek, Buck Jones'un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek... Ve bir gün büsbütün ölecek."
"Bu küçücük kafada ne büyük bir hayal gücü!"
Oğlu ve kocası öldürülmüş bir kadının duygu dolu sitemi
Babanı bana kim geri getirebilir? Ya ağabeyini? Hapishaneymiş. Hapishane nedir ki? Orada yemek de yiyorlar, sigara da içiyorlar, çalgı da çalıyorlar! Benim ölülerimi ise ot bürümüş, suskunlar, toprak olmuşlar... Katilleri hapishanede, dipdiri, dağları seyrediyorlar...
Sayfa 5 - İş Bankası Kültür Yayınları
Sizlere inanabilir, sizleri sevebilirdim. Fakat aranızda geçirdiğim bunca zaman içinde kurduğunuz dünya, sürdürdüğünüz insansal ilişkiler ile vaat ettiğiniz nimetleri kabul edemeyeceğimi iyice öğrenmiş bulunuyorum. Beni bu günlere, bu anlayışa yetiştiren sizlersiniz. Artık hayatın öğrenciliğinden, tam ortasından geçip yaşantıların acısında
Ehmedê Xanî - Zahidê Xelwet Nişîn
Zahidê xelwet nişîn pabestê kerdarê xwe ye
Tacirê rehlet guzîn derbendê dînarê xwe ye
Aşiqê dîlber hebîn dil dayê dildarê xwe ye
Vî zemanî herkesek bê şubhe xemxwarê xwe ye
Bê emel tu-j kes meke hîvî eta û himmetê
Bê xered nakeşîtin qet kes ji bo kes zehmetê
Kes nehîn qet hilgirit barê te ew bê ucretê
Gerçî îsa bit ku wî fikra ker û barê xwe
İtalyan Yokuşu’ndan aşağı, rüzgâra asılıp Tophane’ye indim. Dolmabahçe’den gelip, Karaköy’e uzanan Kemeraltı Caddesi’nde trafik ekipleri yolun bir şeridini kesmiş, diğer şeridini de el-kol hareketleri ve düdük zoruyla hızlandırarak boşaltmaya çalışıyorlardı. Belli ki kırmızı plakalı arabalar içinde, kalın birileri geçecekti. Aklıma “Son İmparator” adlı filmden, çocuk imparatorun saraydan çıktığı sahne geldi. Kafilenin önünde e*skort mahiyetli, Çinli ölçülerine göre ızbandut denilebilecek iki zebani, havayı yaran el kol hareketleri ile yolu açıyor, adlarına halk, tebaa, kul, kıl, tüy denilen garibanlar, duvar diplerine çekilip, büzülüp, yerin dibine girip taş kesiliyorlardı.
Burada da durum farklı değildi. Hükümet k*erhane önünden geçiyor, devlet erketeye yatıyor, vatandaşa da dut yemek düşüyordu.
Sayfa 3 - İletişim Yayıncılık
babalık kurumunu hepten kaldıramıyor muyuz
Babanın yerine geçebilmek için babanı öldürmek istedin. İşte şimdi sensin baba; ama ölü bir babasın.
Zeka
Bir gün, belki on sene oluyor, bir hocam bana, "Zekânı mirasyedi gibi harcıyorsun!" demişti. Doğru... Zekâmı har vurup harman savurdum ve nihayet iflas ettim... Hiçbir şeyim kalmadı... Ben zekâyı radyum gibi bitip tükenmez bir cevher sanıyordum... Onun insan eliyle yetişip gelişen bir şey olduğunu düşünmüyordum...
Sayfa 260 - Türkiye iş Bankası kültür yayınları. Ömer karakteri.Kitabı okudu
Klara sordu: seçme hakkın olsaydı Hvaler'de bir kulübeyi ve annenle babanı mı seçerdin yoksa hiçbir şeyi mi?
Hiçbir şeyi seçerdim.
Sayfa 51Kitabı okudu
İlimden de "Ayn" harfini seç. Gemiyi del, şehre gir. Gemiye her çiftten ikişer tane al. “Dağın zirvesine çıkacağım, o beni selden korur”, diyenin yanına çıkma. İki gemi var. Bu iki geminin varlık içinde iki anlamı var. Bu gemilerden birinin selameti gövdesinin yarılmasında, birinin kurtuluşu ise gövdesinin yapışık kalmasındadır. Mülkte
Başka birini kendinden çok sevmek diye bir şey yok. Bu anneni mi daha çok seviyorsun babanı mı sorusuna benziyor. Kendini mi daha çok seviyorsun, sevgilini mi? Sevginin tek bir yüzü yok Jeyan, Sevgi boyutsuz, derinliksiz, baktığın gibi gördüğün bir şey değil. Kendini sevdiğin gibi hayatındaki insanı sevemezsin ya da onu sevdiğin gibi kendini sevemezsin. Çocuğunu sevdiğin gibi anneni sevemezsin, anneni sevdiğin gibi babanı sevemezsin. Hepsine hissettiğin duygular başka başkadır. Bu birini diğerinden daha az sevdiğini göstermez sadece farklı şekillerde seversin.
Sayfa 305 - Mythos Kitap - Diren HerseklioğluKitabı okudu
