Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kelp (Köpek) Tahir (temiz) mi? Nef'i (Faydalı) mi?
Bir gün Müftü Tahir Efendi, bir hutbesinde Nef'i Kelptir (köpektir) demiş. Şair Nef'i Merhum da ona cevap vermiş: "Tâhir Efendi bize kelb demiş İltifâtı bu sözünde zâhirdir Mâlikî mezhebim benim zîrâ İ’tikâdımca kelb tâhirdir." 😅 (Tahir=Temiz) Nef'i Merhum sözünü dudaktan sakınmayan bir şairdi. Bu da onun canına kadar
Rönesansını yaşamamış islamın terörü dünyayı sarıp sarmalamış durumda. Canlı bomba bedenine bağlı bombanın ipini çekince doğrudan cennete gideceğinden emin. Sırat köprüsü zebani ön bürosunda kendisine: -Peki lan, bu kadar masum insanı niye öldürdün? gibi bir soru yöneltileceğini hiç aklından geçirmeden çekip besmeleyi paramparça uçuyor gökyüzüne. Cennete gidip de oradan cep telefonu mesajı gönderen olmadığı için, ertesi gün başka birinin kendini aynı biçimde kurban etmesine engel olacak caydırıcı bir durum da yok. Cep telefonuna mesaj gelmediğine göre, cennete gittiği kesin diye düşünülüyor, o kesimce. -Din bir afyondur! Diyor Fidel Castro. Takılırsan, öyle uçarsın işte!
Reklam
İnsanoğlunun Cennet'in kapısına neden eli alev kılıçlı bir zebani diktiğini öğrenmek son derece önemlidir. Cennet'e girebilmek için. onun ne olduğunu bilmek yetmez, en içerdeki tapınağa girebilecek güçte olmak gerekir. Oysa, bu gizli tapınağı görmek yasaktır; Tanrı'nın en yüksek rütbeli rahibinin dışında, üç bölmeli kutsal tapınağa kim­secikler giremez. Musa'nın Tanrı'ya doğrudan doğruya bakmaması ge­rekir; Katolik inancında Tanrı masallaştırılmıştır. insanın bedeni ve ru­huyla Tanrı'ya yaklaşması, değmesi yasaktır,Tanrı'yı elinde alevden bir kılıç tutan zebani korumaktadır. Aslında, bu zebani insanın kendisinden başkası değildir: O, CANINI TEHLİKEDEN KORUMAKTADIR. ÇÜNKÜ BUGÜNKÜ YAPISIYLA, TANRI'YI TANISA YOKOLUP GiDER. Dolayı­sıyla, sevgiye, bilgiye, yeni doğan çocuklara, toplumculuğa ve çağlar boyunca mal alışverişine yaptığını Tanrı'ya da yapacaktır: Küçük A­dam'ların yarattığı korkunç çarçur.
Pdf
"Cehenneme mi düştüm amına koyayım." "Sen böyle güzel zebani gördün mü hayatında pezevenk?" "Ben hayatımda zebani mi gördüm y-" "Yengeciğim."
Eski bir zaaf bu. Kuyruğu dik tutma telaşı. Yenen yumruğu dahi acımadı ki tebessümüyle karşılama inadı. Ne uğursuz tebessümdür o, ne fena histir , insanı kendi cehenneminde zebani yapar.
Zebani melekler, cehennemin koruyucularıdırlar. Diğer bir deyişle azap melekleridirler. Anadolu'nun ezoterik dönemlerinde zebani melekleri için malik kelimesi kullanılmıştır. Cehennem işlerini takip ve kayıt altında tutan zebani melekler, cehennem boyutuna uygun yaratılmış olduklarından görevlerini Tanrı buyruğu altında yerine getirmektedirler. Zebani meleklerinin genel özellik itibariyle diğer meleklerden farkları yoktur. Onlar da diğer melekler gibi masumdur, üstün özelliklere sahip ruhlardır. Yani kötü değildirler.
Reklam
Hiçbir öğüt yara kadar eğitici değildir. #Zebani
“Hayat akar, yol ve yöntem değişir derler, insan değişir yol ve yönelim değiştirir derler. Bütün bunlar bence meselenin değişmesi, ortadan kalması veya artık mühim sayılmamasıdır. Yoksa ne hayat gibi muhkem bir şey akar, ne sana bakıp da yol yön değiştirir. İnsanı ahret bile değiştiremez. Zebani dilini çekmeye gelse kişi ancak ahlakının elverdiği ile seslenir de aman diler.”
Coşkuyla Ölmek
Hayat akar, yol ve yön değiştirir derler, insan değişir yol ve yönelim değiştirir derler. Bütün bunlar bence meselenin değişmesi, ortadan kalkması veya artık mühim sayılmamasıdır. Yoksa ne hayat gibi muhkem bir şey akar, ne sana bakıp da yol yön değiştirir. İnsanı ahret bile değiştiremez. Zebani dilini çekmeye gelse kişi ancak ahlakının elverdiği ile seslenir de aman diler. Gençken duyulan keder sonra hangi şifalı suyu buldu da içti? Hangi su, lekeleri çıkardı? Yaşamaya alışan köşesine çekildi; feryat edene, başka türlü söyleyene, sokaktaki köpeğe havlayan bir ev köpeği kadar olmadı. İnsan zaten dertli değildir, derdin kendisidir. İnsan öyle büyük bir derttir ki bu büyüklükte bir şeyin kendine sığacağını aklına getirmez de bunu dünyanın, hayatın derdi sayar. Hayat, o durgun, kibirli suyunda kendisine bakan bu çirkin heyulaya bakıp bakıp ''Bu heralde benim'' der. Bu dert de ona yeter.
AVRAT Gerdeğe girdiği gece Utandı sustu. Üç gün geçince Zebani gibi olmuştu. Kırkından sonra Durmadı konuştu.
Reklam
Zebani
Zebaniler, Tanrı’nın beni affetmeyeceği ve hakkaniyetinden mahrum bırakacağı büyük bir günah işlememi sabırsızlıkla bekliyorlardı.
"Kilk-i mâ nîz zebânî vü beyânî dâred” 9 9 "Kalemimizin de bir dili ve beyânı/sözü vardır."
"Ama, sızıntısı dinmiyor kuşkulu kanının içine ığılayan, iblise teslim olmuş inançsızlığın; boğsa da tükürüklere o çatal dilli, kuyruklu zebani sıntıyor, zifir bağlamış kazma dişlerini göstererek." - Vûs'at Bener
Sayfa 339
Erlking, Küller Ormanı'nda ilerlerken, oldukça tatsız bir ses duydu. Biri burnunu çekiyordu. Ağlıyordu. Sulu, ağlak, sümüklü, iğrenç... Çocuklara özgü sesler. Tombul bacaklarıyla henüz yürüyemeyecek kadar küçük olan o acınası küçük melez şeyi gördü. Tepeden tırnağa sıyrıklar ve çamur içindeki oğlan, annesi için ağlıyordu. İşte o anda Erlking'in aklına sinsi bir fikir geldi." "Derken, Erlking pis pijamaları içindeki çocuğu yerden aldı ve atının üzerinden sarkan büyük heybelerden birine koydu. Ardından dörtnala koşturarak, Perchta'nın onu karşılamayı beklediği Karanlıklar Şatosu'nun yolunu tuttu. "Çocuğu sevgilisine verdi ve kadının sevinciyle güneş daha güçlü parladı. Aylar geçti ve Perchta bir kraliçe gibi oğlanın üzerine titredi. Oğlanı ormanın derinliklerindeki ölü bataklıklarda gezintilere çıkardı. Sülfür kaynaklarında yıkadı ve ona o zamana kadar avladığı en güzel hayvanların bir Rasselbock postu ve Stoppelhahn tüylerinden oluşan kürklerini giydirdi. Bebeği söğüt ağaçlarının dallarında salladı ve uyuması için ninniler söyledi. Binmesi için ona kendine ait bir zebani bile verdi, böylece avcı annesinin aylık seferlerinde ona katılabilecekti. Perchta birkaç sene de sürse, mutluydu
1.349 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.