Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dünya, Julia için sanırım bir aynaydı. Ona her baktığında tükürüyordu. O aynaya her baktığında her şeyin kâhinâne bir şekilde oyuna ve eğlenceye ev sahipliği yaptığını, bu mekânda sadece anlamsız vakaların vuku bulduğunu düşünüyordu. Gregor belki de Allah’ın bir delisi olarak çevresinde yitip gitmeye direnen insanları olmaları gerektiği gibi ele alıyordu ancak o bu vazifesinin farkında değildi. Julia, gözüne sokula sokula bedava sunulan dünyevî şeylerin bedelini bedeniyle ödüyordu. Ebeveyni öğretmendi ancak ona hiçbir şeyin karşılıksız olamayacağını öğretmişlerdi. Herkesin birbirinin müşterisi ve kurdu olduğu bir toplumda, Allah’ın delisi Gregor onun için belki de bir ümit idi. Beşer beşerin kurdu olabilir, ancak insan insanın ümididir. Kendilerine bir şeylerin bedava sunulduğu sürekli salık verilen aklı örtülmüş, kalbi zebanî mührüyle mühürlenmiş beşerlere ancak bir insan umut olabilirdi.
Sanki kaçacakmışım ve sanki buradan kaçılabilirmiş gibi Zebani koluma sıkıca yapışıp sürükleyerek götürdü, önümüzde kendiliğinden açılan bir kapıdan içeri itti beni. Ben içeri girer girmez birden duvardan uzanan iki el kıskaç gibi bileklerime yapıştı. “Kimsin sen?” O kalın ses yine gürledi: “Adaletin pençesi...” “Burada da mı yahu...” diye söylendim. O madensel ses yanıt verdi yine: “Adaletin kolu uzundur; değil Tahtalıköy'e cehennemin dibine gitsen yetişir.”
Reklam
...derebilen gelsin beri
Haram da / helal de/ cennetin hurileri de / nar-ı cehennem de /birdir bize / cenneti cayır cayır yakmak / cehennemin alevlerini söndürmektir gayemiz / bize sade seni gerek seni / kirpiğimizi kalem / gözümüzü defter eylemişiz / nefsimizi köreltip / kimsenin ayıbını görmemişiz / gönül yapmayı / arş yapmaya bir tutup / gönülden gönüle / yollar kurmuşuz / ten türap bir olunca / her dem yeniden doğmuşuz. Ne kabir azabı / ne zebani zulmü / o yardan ayrı düşmektir / nazarımızda en dilhıraş acı / ne dürülür amel defteri / ne geçilir sırat köprüsü / rahman ve rahim olandır o dostun ismi / o sever / o gözetir / onun merhameti hudutsuzdur / onun merhameti öfkesinden büyüktür. Benim mekanım balçıktır / gıdam ise safi aşk / korku ile beslenmez imanım / korku dediğin safi yalandır / korku ile yakaran / bir kendini sever / aşk ile yanıp tutuşan / geçer serden / her dem yeniden tutuşturur küllerini Benim vücudum şu varlık alemine benzer / şu gördüğünüz nehirler,dereler benim içimde çağlar / ve şu dorukları karlı dağlar / bende başlar bende biter / çok alametler vardır bende / derebilen gelsin beri…
9
KİMSİN Kİ SEN? Ne sesli yollar gördüm, ne sesli gidişler. Ne sessiz yollar gördüm, ne sessiz ve ne mahzun gidişler. Dönüp baktığımda geriye hatıralar gelir gözümün önüne… Sisler içerisinde gözükmeyen, odaklandıkça açığa çıkan, eski bir tanıdık gibi. Kimi bir zebani gibi, kimi hoş bir çiçek bahçesi. Bu savaşlar, bu yıkımlar, bu hırs, bu
261 syf.
·
Puan vermedi
Bittiğinde başıma balyozla vurulduğunu sandığım etkileyici roman. yine bitince çocukların da yetişkinlerin de birer melek ya zebani değil; küçük veya büyük insanlar olduğu düşüncesi filizleniyor okuyucuda.Ademoğlunun potansiyelini, çevre ile ilişkisini özetlemiş yazar w. golding bu alegorik eserde.Bence güzel özetlemiş..
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080,2bin okunma
Gönül Birliği
پس زبان محرمی خود دیگر است هم دلی از هم زبانی بهتر است‌‌ (Pes zebân-i mahremî hod diger est Hem-dilî ez hem zebânî bihter est) Şu halde mahremlik dili, bambaşka bir dildir. Gönül birliği, dil birliğinden daha iyidir.
1207. Beyit
Reklam
Kısacası, vakit tamam olunca insanın gövdesi bile terk ediyor insanı. Akıl dediğimiz şey de, uzak ve mahcup bir ışıltı halinde, işte o gövdenin arkasından böyle bakakalıyor... Biliyor musun, dünyayı aklıyla gören eli asalı bir bilgenin de dediği gibi, hayatımı yeniden yaşayacak olsaydım daha çok hata yapardım. Doğrusu, yaşadığım hayata dönüp baktıkça utanç duyuyorum şimdi. Hatta, laf aramızda, öldükten sonra bu hayat yakama yapışıp benden hesap soracak mı acaba diye korkuyorum. Ne dersin, böyle bir şey olur mu sence? Yani, hayat tamamlanınca, artık ben tamamlandım diye gelip adamın karşısına dikilir mi? Belki de dikilir, nereden biliyoruz ki... Belki de, kimilerinin zebani dediği şey bizim tamamlanmış hayatımızdır... Bizi sorguya çekecek olan melekler de öyledir belki... Korkuyorum, evet... Ne yazık ki, korkuyorum.
Sayfa 171 - Everest YayınlarıKitabı okudu
468 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Kitabı okurken elimde görenler isminden dolayı "aman ne okuyorsun öyle" deseler de son yıllarda okuduğum en başarılı romandı.Yazarın hayal gücüne hayran kaldım. Hem çok şaşırarak hem de öğrenerek okudum. Dante-İlahi Komedya'yı okuyacağım kesinlikle.
Zebani
ZebaniAndrew Davidson · Martı Yayınları · 2009308 okunma
Hayat akar, yol ve yön değiştirir derler, insan değişir yol ve yönelim değiştirir derler. Bütün bunlar bence meselenin değişmesi, ortadan kalkması veya artık mühim sayılmamasıdır. Yoksa ne hayat gibi muhkem bir şey akar, ne sana bakıp da yol yön değiştirir. İnsanı ahret bile değiştiremez. Zebani dilini çekmeye gelse kişi ancak ahlakının elverdiği ile seslenir de aman diler. Gençken duyulan keder sonra hangi şifalı suyu buldu da içti? Hangi su, lekeleri çıkardı? Yaşamaya alışan köşesine çekildi; feryat edene, başka türlü söyleyene, sokaktaki köpeğe havlayan bir ev köpeği olamadı. İnsan zaten dertli değildir, derdin kendisidir. İnsan öyle büyük bir derttir ki bu büyüklükte bir şeyin kendine sığacağını aklına getirmez de bunu dünyanın, hayatın derdi sayar. Hayat, o durgun, kibirli suyunda kendisine bakan bu çirkin heyulaya bakıp bakıp ‘Bu herhalde benim…’ der. Bu dert de ona yeter.
Sayfa 88 - İletişimKitabı okudu
...ben onun çektiği düşünsel acıyı çok iyi anlayabiliyorken, onun benim çektiğim bedensel acıyı asla anlamayacağını düşünüyordum.
Sayfa 109
1.343 öğeden 1.321 ile 1.335 arasındakiler gösteriliyor.