Denizden yavaş yavaş ışığını yitiren gökyüzüne yükselen huzuru yeni tatmışken, kayalık bir adacığın arkasından ay çıkıverdi. Gökyüzünde yükseldi, suları aydınlattı. Gece yarısına dek, aya bakıyorum, yelkenleri dinliyorurn, teknenin yanlarına vuran suyun devinimine içimden eşlik ediyorum. Denizdeki özgür yaşam ve bugünlerin rnutluluğu. Burada her şey unutuluyor ve her şey yeniden oluşturuluyor. Taçlar ve sütunlarla kaplı adalar arasında, yorulmak bilmeyen bir ışıkta, su üstünde uçarak geçen bu harika günlerin tadını damağımda, kalbimde, ikinci bir esin, ikinci bir doğuş olarak saklıyorum..
“../Ben, acıyı hep bir tür sevinçle, var olma sevinciyle kabul ettim," diyor. Ben ona, dehanın bu noktada olduğunu söylüyorum. Deha? Evet, yaşamın dehası, tanıdığım insanlar arasında, onu yalnız bu kadın doğal bir gururla taşıyor..
1. Rahat ve Ilımlı İnsanların Çok Başarılı Olamayacakları Düşüncesini Bırakın;
2. Sevgi Kapasitenizi Geliştirin;
3. Unutmayın: Öldüğünüz Zaman, Yapılacak İşler Listeniz Hâlâ Dolu Olacaktır;
4. Kimsenin Sözünü Kesmeyin; Cümlesini Siz Bitirmeyin;
5. Birisine Bir İyilik Yapın... Ve Kimseye Bundan Bahsetmeyin;
6. Bırakın İlgiyi Başkaları Toplasın;
7.
..devrin başbakanı Şükrü Saraçoğlu'na hitaben Türkiye'de gittikçe artan artan komünist faaliyetleri ve Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki komünistler hakkında yayınladığı iki açık mektuptan (nu.15, Mart 1944; nu. 16 Nisan 1944) dolayı Orhun dergisi yeniden kapatıldı.
Bu iki açık mektup, milliyetçilik tarihimize "3 Mayıs 1944 Olayları" diye geçen milliyetçi gençliğin Türklük düşmanı fikirlere karşı ilk büyük tepki hareketinin ve birçok milliyetçi aydının tabutluklarda ve zindanlarda insanlık dışı muameleye maruz kalmalarına yol açan Atsız-sabahattin Ali arasındaki" Irkçılık-Turancılık Davası"na giden sürecin başlamasına yol açtı.
Sen artık halt ediyorsun. Mektup yok. Telgraf çektim. "Aslan gibiyim" diye telgrafla cevap verdin. Yahu aslan gibisin, bilirim, ama biraz da fani insan gibi ol da, beni mektupsuz bırakma.
.
.
Şimdi beni dinle:
1 -Derhal mufassal bir mektup yaz, ordaki vaziyetini, bir değişiklik olmuşsa, nelerden ibaret bulunduğunu,
2 -Sana yolladığım parayı alıp almadığını,
3 -Raşit'i görüyorsan, onun ordaki ev adresini, süratle ve mektupla bildir.
Mektubumu alır almaz derhal mektup yaz. Uzun, tafsilatlı. İşte bu kadar ...
:)
3. ve son prova üzerindeki düzeltilerini görünce, beynimden vurulmuşa döndüm. Yanlışsız
kitap olmaz, bunu bilirim. (En yanlışsız kitabımız, Data zamanında, kendi dizdiğimiz Oktay ilifat'ın BİR CİGARA İÇİMİ'dir, onda bile bir virgül yaniışı vardır.) Ama böylesi yanlışlarla dolu bir kitabı yayımlayamam.
Kimsede kusur aramıyorum.
(Ferid Edgü'den Tezer 'e yazılmış bir mektup)
"Çok okurlar, ellerine geçeni okurlar. Sabırsızdırlar, sırtlarından bir yük atmak isterler sanki" Arkadaşlar mesele gerçekten üst üste kitapları bitirip hamdolsun bugün de 3 kitap bitirdim demek mi? 1000K'da farkettiğim geneli itham etmemekle beraber, bazılarında gördüğüm bu tarz/usul Üstat Cemil Meriç'in Bu Ülke kitabında geçen bu
Bu mektupta söylediğim noktaları özetle tekrar edeceğim:
1- Yalnız mitigler ve gösteriler, büyük amaçları hiçbir zaman kurtaramaz.
2- Bunlar, ancak gerçekten milletin yüreğinden doğan ortak güce dayanırsa kurtarıcı olur.
3- Zaten acı olan durumu ölümcül duruma getiren en önemli etken, İstanbul'daki muhalif akımlar ve milli emelleri zararlı bir şekilde yalnızlığa iten, siyasal nitelikteki milli olmayan propagandalardır. Bunun karşılığını, yurdumuz aleyhinde pek bol olarak görmekteyiz.
4- Artık istanbul, Anadolu'ya hakim değil, bağlı olmak zorundadır.
5- Size düşen özveri, pek büyüktür.
Sevgilim
Her gün kötücül bir düşü kurmak ve onu taşımak artık kılgıyı gerektiriyor. Sana böyle bir yük bırakmak istemezdim ama sen akıllı ve güçlüsün çabuk unutursun.
Bu durumdan kimse kimseyi ya da kendini sorumlu, suçlu saymasın, çünkü suçlu yok yalnızca ırmağının akışına bir müdahale söz konusu!
Her anın niyesini sorgulayan bir varlığın saygısızlığını yok etmek için kararlaştırılmış bir eylem bu! Çocukluğun kendini saf bir akışa bırakması ne güzeldi. Yiten bu işte! Bu tükenişle hiçbir yeni yaşama başlanamaz, bu nedenle tüm sevdiklerime elveda diyorum. Beni bağışlayın. Bunu en çok annemden, babamdan, ablamdan ve senden diliyorum. Dostlarımdan da!
Nilgün Marmara Önal
Seni hep sevdim Kağan!
Hoşçakalın!
P.S. 1 Cenaze töreni istemiyorum, mümkünse yakınız lütfen!
P.S. 2 Kuşlar ölünceye kadar iyi bakınız onlara.
P.S. 3 Sahneden çekilirken yaşamıma karışmış herkesi selamlıyorum.
P.S. 4 Kağan arzu edersen ileride, daktiloya çekilmiş olan şiirleri bastırabilirsin.