Sumer yazar ve ilahiyatçıları, tanrı düzenini sağlayan tanrısal bir gücün varlığına inanmışlar ve o güce me adını vererek, Tanrıça İnanna'nın bu öyküsü* içinde onları bir liste halinde yazmışlardır.
Tanrılar, "kültür nitelikleri ve türleri" olarak adlandırılan bu me'lerin iyi olanlarını meydana getirdikleri gibi kötü olanlarını
Gaybı Allah bilir ama Nur Risaleleri'nden yaptığımız bu alıntılardan, evliyanın gaybı bildiği sonucu çıkmaktadır.(Hâşâ) Nitekim bu kanaat Nur Risaleleri'nde açık olarak belirtilmiştir:
Madem Hz. Ali (R.A.) "ene medînetu'l-'ilmi ve 'aliyyun babuha" hadisine mazhardır. Hem madem Şah-ı Velayet ünvanını alarak
Bu Batılı "fanatizm”in tipik bir örneği, İslâm'da kadının durumuyla ilgili polemiklerdir. Bir kere daha, şöyle ikili bir ayırım yapmamız yararlı olacak: Kur'ân'ın hükümleri ile Müslüman ülkelerdeki uygulamayı birbirinden ayırmak, bu birincisi; ikincisi de, Hıristiyan halkların gerçekteki uygulaması ile Müslüman halkların
Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına Dair Kanun'un çıktığı
günlerde, İstanbul'da yarı resmi kimliğe sahip 307 tarikat merkezi
vardı. Yasadan sonra tüm bu dergâh, tekke, hankâh ve zaviyeler
kapatıldı. Aşağıdaki liste, Reşat Ekrem Koçu'nun İstanbul
Ansiklopedisi'nin 8. cildinden alındı.
MERKEZİN ADI SEMTİ ZİKİR/AYİN
"Biz rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik, gökten su indirip onunla sizin su ihtiyacınızı karşıladık." (Hicr, 22)
Burada kullanılan Arapça kelime, le-ka-ha kökünden gelen lakih kelimesinin çoğulu olan ve aşılamak/döllemek anlamına gelen levakih kelimesidir. Bu bağlamda aşılama, rüzgârın bulutları bir araya getirerek şimşek ve dolayısıyla yağmura neden olan yoğunlaşmayı artırması anlamına gelir. Kur'an'da da benzer bir açıklama bulunur:
"Bulutları harekete geçirsin diye rüzgârları gönderen Allah'tır. Sonra o, bulutları gökyüzünde dilediği gibi yayar, bazen de parçalara ayırır, nihayet içinden yağmurun çıktığını görürsün. Onu dilediği kullarının üzerine yağdırınca da o kullar sevince boğulurlar." (Rûm/48)
Kur'an'ın açıklamaları kesinlikle doğrudur ve hidroloji hakkındaki modern verilerle mükemmel bir şekilde uyumludur. Su döngüsünden Kur'an-ı Kerim'in çeşitli ayetlerinde bahsedilmektedir.¹
¹Ilgili ayetler için bkz: Bakara, 19; Aral, 57, Ra'd, 17; Furkan, 48-49, Yasin, 34, Kaf, 9-11; Vakia, 68-70, Mülk, 30, Tarık, 11
1. Utanç bir prangadır. Kendini azat et.
2. Yeteneklerin hakkında endişelenme. Sevme yeteneğin var. Bu yeter.
3. Diğer insanlara karşı nazik ol. Evrensel boyutta onlar sensin.
4. İnsanlığı teknoloji kurtarmayacak. İnsanlar kurtaracak.
5. Gül. Sana yakışıyor.
6. Meraklı ol. Her şeyi sorgula. Şimdinin gerçeği gelecekte bir hikaye olacak sadece.
7.
Ayrıca Muaviye. kendi evliliğinden birkaç yıl sonra, 27 veya 28/648-49 yılında yine aynı kabileden Naile binti el-Ferahsa'nın Hz. Osman ile evliliğini sağlamıştır.
Hak davaya karşı batıl davalarını savunacak, ortaya bir delil koyacak kudretleri yoktur İslam düşmanlarının. Bundan dolayı da onların hak ehline karşı tarih boyunca sergiledikleri tek tutum, işkence, tehdit ve zorbalıktır. Bu onların bize verebileceği tek cevaplardır. Ne zaman ki, hak ehlinin sebatını gördüler ve hak ehlini dinlerinden geri döndüremediler, işte o zaman bu çirkin yüzleriyle karşımıza çıkmaya çalışırlar.
Firavun, Musa'ya cevap olarak şöyle demiştir: "Benden başkasını ilah edinirsen, andolsun ki seni zindana atarım!" (Şuara/29)
Firavun, iman eden sihirbazlarına da şu cevabı vermişti: Andolsun, ellerinizi ve ayaklarinızı çaprazlama kestireceğim, hepinizi astıracağım!" (Şuara/49)
İbrahim'in (a.s.) kavmi de şöyle söylemişti: "Şunu yakın da ilahlarınıza yardım edin!" ( Enbiya/68)
Yusuf'a (aleyhisselam) şunu yaptılar: "Sonra bütün delilleri onun lehine gördükleri halde, yine de bir süre için onu zindana atmayı uygun buldular" ( Yusuf/35)
Kuran'ı Kerim'de müşriklerin ahireti inkar ettikleri bildirilmektedir (En'am 6/29; Nahl 16/38; İsra 17/49). Onlar yeniden dirilmeyi "eskilerin masalları" sayarlardı (Neml 27/67-68). Cahiliyye şiirinde de ahireti inkar eden ifadelere rastlanır. Mesela Şeddad b. Esved'e isnat edilen bir kıtada, "İbn Kebeşe (yani Hz. Muhammed), beni yeniden diriltileceğimi söyleyerek mi korkutuyor?" denildikten sonra, insan ruhu bi kuşa dönüşerek bedenden ayrıldıktan sonra yeniden canlanmanın imkansız olacağı savunulmakta; Tarafe' nin ünlü Muallaka'sında de ebedilikten söz edilemeyeceğine göre insan için yapılacak en iyi şeyin elden geldiğince dünya zevklerinden yararlanmak olduğu belirtilmektedir (bk. Zevzeni, Şerhu'l Mu'allakat, Beyrut, ts. [Mektebetü daireti'l-beyan], s. 82).
insanlar Tanrı'ya inanıyor çünkü dünya çok karmaşık ve uçan sincap, insan gözü ve insan beyni gibi karmaşık şey lerin şans eseri varolmasının mümkün olmadığını düşü nüyorlar. Ama mantıklı düşünmeliler ve ancak mantıklı dü şünürlerse bu soruyu sorabileceklerini çünkü bunların za ten var oldugunu ve hayatta olduklarını görecekler. Ve içinde