" Biz, geri kalmış kapitalist bir ülkeyiz, kardeşim " dedim. " Bizde özgürlüklerin sınırlarını sermaye ağaları çizer. Sermayeye zarar verecek her hareket kötü, para babalarını palazlandıracak her hareket iyidir, millîdir."
Evinden tertemiz bayram giysileriyle çıkmış birine yoldan geçen bir arabadan azıcık bir çamur sıçramayagörsün, herkes parmağıyla bayram giysisi çamurlanmış adamı gösterir, ne kadar özensiz, düzensiz olduğundan söz eder; oysa aynı insanlar, leke içinde gündelik giysileriyle yanı başlarından gelip geçen onlarca kişiyi farketmez. Çünkü gündelik giysideki leke gözükmez.
Hem sosyalizme inanıp hem de daha belasız sürdüremez miydik hayatımızı ? Bize kahramanlar, canını verecek havariler mi gerekliydi ? Sosyalist, komünist olmak acıya mahkum olmak mıdır ?
Öğleyin sirenin yeniden çalmasıyla kapının kara dudakları aralanır ve açılan bu derin delikten fabrika, çiğnediği insanları kusardı
Sömürünün çiğneyip kustuğu tüm emekçilere selam olsun.
Uluslar da keşke çocuklar gibi temiz arkadaşlar olsaydı ne iyi olurdu. Ulusların ruhundaki mayalanmış, katılaşmış öç duyguları, ulusal tiksintiler, ne korkunç pisliklerdi.
Bütün mesele kralların ve papaların herkes gibi bir insan olduklarını, herkes gibi iyi ya da kötü olabileceklerini, insan aklının onları sorguya çekebileceğini insanlara anlatmaktı; üst tarafı kolaydı.
Lanet olası hayat! En acı ve kırıcı olan şey, bu hayatın acılara karşılık olarak mükâfatla sona ermemesi. Operadaki gibi zaferle değil, ölümle son bulacak olması
Ben kendi gözümde 'dürüst ve saygın bir insan' değilsem, sahip olduğum hiç bir şey bir anlam ifade etmez. Saygın varoluşunu kaybeden insan sahip olduklarıyla hayatına anlam katamaz.