Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fatma

Fatma
@Fatmaylldrm
9 Ekim
9 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
Kendisine dışarıdan bakabilenler, her zaman için kendilerine bir iyilik yapmış olmazlar.Farklarını tevazuyla besleyen kadar, kibirden savrulanlar da çok olur.
Reklam
Oysa yaşam varılan noktalar değil de, yolun kendisi, yani yol boyudur. Bad boys adlı şarkısında: “Yaşam, siz başka planlar yapmakla meşgulken, başınıza gelenlerdir,” der john Lennon. Amaca ulaşmak kaygısıyla yol boyu kaçırdığımız değerli süreçlerdir yaşam…
Sayfa 175
Erkekte kadın korkusu
Babalar oğulları ve kızlarıyla daha yakın,daha iletişimli ve duygu alışverişli ilişkilere girmedikçe, erkeklerse, sevgi, şefkat, yakınlık, duyarlılık göstermeyi bilen insani yüzlerini yaşama geçirmedikçe, toplumumuzun önemli sorunlarından biri olan insan ilişkileri düzelemeyecektir.
Sayfa 157

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bazı insanların suskunlukları, onların düşünmediği anlamına gelmez. Bir gizin peşinde oldukları, hayata diktikleri meraklı gözlerinden anlaşılır. Farkında olmadan gözlerler,içlerindeki sorulara cevap parçacıkları bulduklarında hayret, heyecan ve şaşkınlıklarının yüzlerine vurduğunu da bilmezler.içten pazarlıklılarda görülen rol becerisini gösteremezler, buna gerek de görmezler.Çünkü ruhları şeffaftır. Kaygısız ağlarlar. Yalansız gülerler, sakınmasız kahkaha atarlar. “İşte bunlar emin insanlardır,” ..
Hayatta en büyük teselli budur. Kalpten gelen dürtülerle yapılmış ve iyi kurulmuş şiirsel müzelerde, sevdiğimiz eski eşyalarla karşılaştığımız için değil, zaman kaybolduğu için teselli oluruz.
Reklam
Bakışmak, hiçbir kelime kullanmadan bakışlarımızla karşımızdakine kendimizi anlatma yoluydu elbette. Ama anlatılan şey de, anlaşılan şey de, aslında hoşumuza giden derin bir muğlaklık taşıyordu.
Mutluluk, insanın sevdiği kişiye yakın olmasıdır yalnızca.( Ona hemen sahip olmamız gerekmez.)
Başıyla Dill’i gösterdi: “Olup bitenlere şu oğlanın henüz aklı tam ermiyor, biraz daha büyüsün midesi de bulanmaz, ağlamazda. Belki de her şeyi... doğru bulmasa bile ağlamaz, biraz daha büyüsün yeterki.” Neye ağlamam, Bay Raymond? “Bazı insanların hayatlarını bazı insanların hiç düşünmeden cehenneme çevirmesine ağlamazsın. Beyaz insanların, bir an olsun onların da insan olduklarını düşünmeden siyah insanların hayatlarını cehenneme çevirmelerine ağlamazsın.”
“İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır.”
“Bu dünyada her şeyin, herkesin, denizdeki balığın, gökteki kuşun, yerdeki karıncanın, hele hele insanın, hele hele insanın hakkını vereceksin. “
Reklam
Vay ahmak insan oğlu vay, asıl gülmeyi unutan insanlardır. Şu dünyada dostu, arkadaşı olmayan, bir sıcak elin tadına, bir bakışın güzelliğine artık bundan sonra varamayan, varamayacak olan da insandır. Umutsuz olan, nankör olan insandır. Dünyanın güzelliğini yadsıyan artık salt yaşamanın tadına varamayan insandır, altında yaşadığı göğü, üstünde gezdiği toprağı, akan suları göremeyen insandır. Görkemli doğa ortasında görmeden dolaşan, bakarkör olan insandır.
Aynı gökyüzü farklı merceklerden farklı görünüyor. Böylece ışık evinden son dersimi alıyorum. Sorunları algılama şeklimiz sadece bu sorunları nasıl çerçevelediğimizle değil, aynı zamanda baktığımız mercekle de alakalı. Yargı ya da zarafet merceğinden bakabilir, ‘başarısızlık karşısında’ ne kadar duygusal bedel ödeyeceğimizi bu doğrultuda belirleyebiliriz.
Bakmayı öğrenip yüreğinle yaşadığında dünya bambaşka görünür.
Kırık cam parçaları hükmündeki dünya için hazineler değerindeki din ve ahiretini feda etmek akıl kârı değildir.
Bunlar, O’nun büyüklüğünü düşünmenin verdiği lezzet ve hayretle yaşarlar ve bu alemde yalnız O’nun güzelliğini görür ve O’nun sevgisini duyarlar.
Mary papatyaların neşeli sadeliğini, limonumsu güneşlerini çevreleyen beyaz taçlarını seviyordu. Kokularını öteki çiçeklerinki gibi tatlı ya da iç bayıltıcı değil, keskin seviyordu. Kararlı kokularını. Boş arsalarda ve yol kenarlarında bitmelerinden, gerçek güzelliğin kendiliğinden geldiğini, bastırılamayacağını hatırlatmalarından hoşlanıyordu. Tıpkı Mary’nin kendisi gibi.
Reklam
Hayatında belirli bir düzeni ne kadar korumaya çalışırsan çalış, kendini yanlışlara, kusurlara karşı ne kadar korumak istersen iste, her zaman gözden kaçıracağın bir leke, bir hata olacaktır. Seni hep bir sürpriz bekleyecektir.
Şüphesiz haysiyetle ilgisiz bir dünya bu. Ama galiba mezarımıza sadece haysiyeti götüreceğiz.
Adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur, en güçlünün peşinden gidilmesi ise kaçınılmazdır. Gücü olmayan adalet acizdir; adaleti olmayan güç ise zalim.
Sevgide de aşkta da böyledir bu. Kendi anlam arayışını bağnaz bir öncü gibi sevdiğine dayatan kişi onu ancak köleliğe yaklaştırır, özgürlüğe değil. Evet özgürlüğü olmayanın “anlamı” da olmaz “anlamı” olmayanın mutluluğu da olmaz Bedo.İnciyi seveceksen bir gerdanda sallanan kolyede değil, denizin en dibindeki istiridyenin içinde seveceksin..
Sizin hiç onurunuz kırıldı mı? Şevkinizin kırılmasına, ayağınızın kırılmasına benzemez onurunuzun kırılması. Hele çocukken! Bir bardak leblebi tozunu bir kerede ağzınıza doldurmuş gibi olursunuz. Ne yutabilirsiniz ne nefes alabilirsiniz. Yutmaya çalıştıkça boğulursunuz.Yutmazsanız zaten boğulursunuz...