Küçük yaştan başlayarak babamız; öğretmenimiz bize ihanetin düşünülebilecek en alçakça suç olduğunu söyleyip dururlar.Peki ama nedir ihanet? İhanet, setleri yıkmak ve bilinmeyene doğru başını alıp gitmek demektir.
Yaşam ne kadar acımasız olursa olsun, mezarlıkta hep huzur vardır. Savaş sırasında, Hitler’in zamanında, Stalin’in zamanında, tüm işgaller sürüp giderken bile.
Aşırı uçlar, ardında yaşamın sona erdiği sınırlar demektir ve sanatta da politikada da, aşırılığa duyulan tutku, ölüme duyulan örtük bir özlemdir aslında.
Zaman (bilindiği üzere) bazen kuş gibi uçar gider, bazen sümüklüböcek gibi ilerler; ama insanın en çok hoşlandığı, onun çabuk mu, yavaş mı geçtiğini fark etmemesidir.
Yetişkinlerin savaştığı, bombalar attığı, birbirini kesip doğradığı, acımasızlığın kol gezdiği bir dünyada gençlerin yurtsever, dine bağlı, uslu, terbiyeli olmaları söz konusu değildir.