Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
RJ
RJ
@RaJe
Yeni yerler, yeni müzikler,yeni filmler, yeni kitaplar, yeni hayatlar, yeni bakış açıları keşfedin! Bırakın şu popülerliğin peşini.
Yüksek lisans
Ankara
719 okur puanı
Ağustos 2015 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
720 syf.
·
Puan vermedi
Kuantum özellikle kuantum dolaşıklığı
Beynin temel çalışma kuralları ve beynin yapısı
Hücre yapısı , DNA , RNA , mitokondri
Analog ve sayısal yayın
Bit, cps gibi bilgisayar ile ilgili terimler
Kitabı okumaya başlamadan önce yukarıda yazdığım konularda temel düzeyde de olsa bilgi sahibi olmanız sizin işinizi kolaylaştıracaktır. Zira kitap bir iyilik yapalım da okuyan herkes anlasın, konu hakkında fikri olsun diye yazılmamış. Hatta ben çoğu yerde aksi olduğunu söyleyebilirim. Basit şekilde ifade edilebilecek konular bile akademik düzeyde, farklı disiplinlerden örnekler verilerek, disiplinler arası anlatılmış. Bu kimi okura göre artı , kimine göre ise eksi bir özellik. Eğer yapay zeka ile ilgileniyorsanız, belki başlangıç için ağır bir kitap olabilir. Özellikle yukarıdaki terimler hakkında hiçbir fikriniz yoksa. Ve kesinlikle bir solukta okunacak bir kitap değil. Çünkü sık sık okurken bölünerek araştırma yapma gereği duyabilirsiniz.
Diğer taraftan gerçekten dolu dolu ve sizi farklı yol ayrımlarına getirecek bir kitap. Kitabın sonunda şunun hakkında daha çok okuyayım diyeceğiniz ve okudukça da derinleşecek bir sürü konu var.
Keyifli okumalar
128 syf.
·
Puan vermedi
Öncelikle bir düzeltme yapalım, biz Gogol'un paltosundan çıkmadık. Olsa olsa biz Akakiy Akakiyeviç'in paltosundan çıkmışızdır. Hangi paltodan bahsediyoruz ki zaten? Hikayeden mi, Akakiy'in çulunun yerini alan paltodan mı ?
Hikayeyi okuyunca benim aklıma hepinizin bildiği bir söz geldi: "Ye kürküm ye. "Kimsenin yüzüne bakmadığı bir zavallı memur , ne hikmetse 'çulunu' değiştirdiğinde çaya kahveye çağrılan , "aranan adam " konumuna geliveriyor. Sohbetlerde kalması için ısrarın bini bin para. Aman efendim gitmek ne demek , bir çay daha içiniz. Oturunuz biraz daha. Tanıdık geldi mi ?
Ha birde insanın içindeki kibir var . Yalnız Akakiy'in içinde sinsi sinsi beklemiş olan değil, senin, benim, bizim içimizde de bekleyen kibir. Paltosunu değiştirdiğinde yavaş yavaş yükselmeye başlayan, gururunu okşayarak bedene yayılan kibir. İnsan oğlu hikayemizde bir kez daha kazanmaya değil, kaybetmeye daha büyük önem vermiş.
Üzüldüm Akakiy. Hem senin adına hem de kendi adıma.
Dipnot: Burun hikayesini son sayfa dışında sevmedim ama zaten hikayenin bütün yazılma amacı o son sayfaymış gibi geldi bana . Amacına ulaşmış bir hikaye oldu ben de.
248 syf.
9/10 puan verdi
Ekonomide “görünmez el “ diye bir terim vardır. Ekonominin bir müdahaleye gerek duymaksızın kendi kendine denge noktasına ulaşacağını söyler bize. Bu kitapta Akbaba bir görünmez eldir, ancak görevi dengeye ulaştırmak değil dengeden uzaklaştırmak. İnsanın olduğu yerde denge nasıl bozulur diye sorayım sizlere? Eminim hepiniz biliyorsunuz cevabı. Ego, hırs , benim bilgim senin bilgini döver anlayışı , kayırmacılık , cahillik… Bu uzayan liste içinde kötü olmaktan ziyade , kötülük yaptırmayı haz sayan bir görünmez elin neler yapabileceğini bir düşünün, ya da düşünmeyin okuyun.
Öncelikle Molla Lütfi olayı yaşanmış ve tarihe geçmiş bir hadiseymiş. Küçük çaplı bir araştırma yaptım ama var olan bilgiler genelde tek tip ve neredeyse aynı. Bu açıdan bakıldığında kitap bulabileceğiniz ayrıntılı kaynaklardan biri olabilir, tabi ki olayın bir yazar tarafından anlatıldığını , romanlaştırıldığını , ekleme- çıkarma yapılmış olabileceğini de hesaba katarak okumakta fayda var. Zaten meraklısı için arkaya bir de kaynakça eklenmiş,
Bir de meraklısı için ben ekleyeyim, Molla Lütfi’nin mezarı Eyüp Sultan’daymış.Yolunuz düşerse..
Okur Takip Önerileri
160 syf.
·
Puan vermedi
Alttan alta verilen ideolojilerle dolu bir kitap. Livaneli’nin okuduğum kitapları içinde , en zaman kaybı olarak gördüğüm bu oldu.
Sevemedim.
520 syf.
8/10 puan verdi
Kitap kesinlikle bilgilendirici , hiç bilmediğiniz yönleriyle göstermiş size Atatürk’ü. Okunması gereken bir eser. Hatıralara sıkça yer verilmiş olması kitabı bir hayli renklendirmiş. Yalnız bence kitapta çok büyük bir eksiklik
vardı ,kaynakçanın olmaması . Böyle bir kitapta sayfa sonlarında bile yer yer kaynakçaya ihtiyaç olduğunu düşünüyorum . Harold Courtenay Armstrog’un yazdığı Grey Wolf kitabı için içindeki yanlış bilgilerin delillerle çürütüldüğü yazıyor kitapta. Kitap öyle bir şey ki içindeki bilginin doğru ya da yanlış olması dikkate alınmadan kaynak olarak kullanılabiliyor. Bu yüzden bir okur olarak bu kadar tarih kokan, bu kadar bilgi içeren bir kitabın kaynakçasının net bir şekilde ve dolu dolu sunulmasını beklerdim.
Ben insanların en çok şarkılarda yer ettiğini düşünüyorum. Bu yüzden Mustafa Kemal’in sevdiği müzikler ile yakından ilgilendim. Adı geçen tüm müzikleri tek tek dinledim . Genel olarak bana hitap etmese bile içinde iki tanesi müzik listeme eklendi..
youtube.com/watch?v=vIgFgMs...
youtube.com/watch?v=pjq_NMy...
120 syf.
·
Puan vermedi
Tarık Tufan'ın başladığım ikinci, bitirdiğim ilk ve muhtemelen okuduğum son kitabı. Deneme türünü sevmeme rağmen , yazarın tarzının bana uymadığını düşünüyorum. Yazıları fazla romantik bana göre.
320 syf.
7/10 puan verdi
Ben ilk kısmı okurken daha çok zevk aldım . Çünkü diğer kısımlarda bir propaganda var gibiydi. Bunu karakterlere baktığınızda da net olarak görebilirsiniz . Halludas,Kufu ve Mehte 'nin hikayesini üçüncü bir göz anlatırken , hikaye ikinci kısımda daha çok Sadullah üzerinden, onun gözüyle anlatılıyor. Ve konuşmalarında daha çok bir görüşe ait fikirler anlatılıyor. İlk kısım belki daha çok bilinmeyen kelime içeriyordu ama benim açımdan daha ilgi çekiciydi. Tarafının ne olduğu mühim değil ama bu kadar bariz bir şekilde yapılınca , kitap romandan , kurgudan daha çok düşünce kitabına dönmüş. Çok sevemedim özetle, ancak okuduğuma pişman da değilim.
496 syf.
7/10 puan verdi
Bazı kitaplarda kurgunun içine gerçek karışır , bazılarında ise gerçeğin içine kurgu. Prag mezarlığı gerçeğin içine kurgu karıştırılanlardan. O yüzden sık sık araştırma yapmanız gerekebilir.
Araştırma yapınca gördüm ki Yahudiler tarafından çok eleştirilen bir kitapmış, kitabın başkahramanı tam bir Yahudi düşmanı. Yahudi protokolleri diye bilinen bir grup Yahudi önderin dünyayı ele geçirme planını kendi eliyle tasarlayarak dünyada Yahudi karşıtlığını körüklüyor. Ama ben birde hikayeye tersten bakmak istiyorum. Kanıtlanamamış Yahudi Protokollerinin Simonini adında yazıları taklit ederek , düzenbazlıkla yaşamını idame ettiren bir adam tarafından yazıldığına dikkat çekerek, arka planda Yahudilere karşı bir aklama yok mu? Çünkü kitabı kaynak alırsanız aslında tüm bu Yahudi karşıtlığı, tamamen kişisel nefretiyle hareket eden bir adamın uydurma hikayesinin sonuçları, Yahudiler masum. O yüzden bana biraz danışıklı dövüş gibi geldi.
250 syf.
7/10 puan verdi
Şöyle yazarın sayfasına bir baktım da , bugüne kadar hiçbir kitabını okumamışım. Ama hatıralarımda , ara ara niyetlendiğim sonra başka kitaplara öncelik tanıdığım var. Neyse, sonuç olarak yazarın ilk kez bir kitabını okuma şerefine eriştim. Üzülerek söylemeliyim ki hiç de umduğumu bulamadım. En son okuduğum Nar Ağacı kitabın da Balkan Savaşında yaşananlarla ilgili kısımlardan öyle etkilendim ki, bir savaş nasıl olur ben orada hissettim. Ardından bu kadar savaşı bizzat iliklerinde hissetmiş birinin bir kitabını okuyacağım için savaş psikolojisini daha da hissederim, hatta vatan aşığı insanlar nasıl bir manevi yücelik içindeler az da olsa anlarım diyordum. Ne yazık ki , okuyunca gördüm ki, kitapta anlatılan karakterlerin yoldaşları vatan aşkı değil, gönül aşkıydı. Kitabın sonunda Peyami bile ölümünde sırf yakın olayım diye Ayşe'nin ayaklarına gömülmek istiyor. Bütün karakterlerin hareketlerine sirayet eden bir Ayşe sevdası var az ya da çok. Bense Ayşe'nin yerinde kuvvetli bir vatan aşkı beklemiştim. Karakterlerin Ayşe'ye olan aşkı ile o kadar boğulmuş ki kitap, şah damarı kesilmiş gibi oluk oluk kan akan bir kan gölünden ziyade, ufacık bir parmak kesiği gibi anlatılmış savaş ortamı. Kesinlikle etkilenemedim, aksine karakterlerin aslında var olmadığını öğrendiğimde çok rahatladım. Çünkü gönül işlerinde boğulmuş olsaydı herkes, o savaşlar böyle hayra çıkmazdı sanırım. Bugün burada olmamıza sebep aksine insanların vatan aşkını her şeyden öne koyabilmesiydi.
224 syf.
7/10 puan verdi
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve ben hayatımda ilk kez bir kitabı okurken sanki şiir okuyormuşum hissine kapıldım. Şimdi diyeceksiniz şiir de nereden çıktı, ne şiiri Allah aşkına. Divan şiiri tabi ki. Özellikle kitabın sonlarına doğru kesinlikle bir divan şairinin elinden dökülen bir divan şiiri vardı ellerimde.
Kitabın sonuna doğru yazarın bir başka kitabına daha eş zamanlı başladım ve yazar orada diyor ki kahramanının ağzından:" Şu anki şuurumuzu alacağız yanımıza. Aksi halde bu yolculuğun hiçbir anlamı olmaz ki. Her şey gelip, bilmekte çözülürdü. " İşte ben bu sözü bu kitap için kullanacağım. Kitapta bilmek en önemli kelime haline geliyor, kitap yazarın bilgi birikimine erişebildiğiniz ölçüde anlam ve değer kazanıyor.
330 syf.
7/10 puan verdi
Açıkçası işlerin sonuç bölümüne kadar çok durağan giden , "Anlat sen de kurtul , gazeteci kız da kurtulsun , ben de kurtulayım Ahmetçiğim." dediğim bir kitaptı. Sonunda ise Arzu cinayeti değil de, Ludmilla'nın aşkı bana hadi canım dedirten kısımdı. Kötü demiyorum ama şimdi olsa okumak için acele eder miydim pek bilemiyorum. Bence tamamen öncelik meselesi bu kitabı okumak. Okumak için farklı önceliğiniz varsa kendi önceliğinizi takip edin ama daha iyi bir önceliğim yok diyorsanız kitap anlamında, önceliğiniz neden bu kitap olmasın ki ? ( Not: Öncelik derken bu kitabın önceliğinden bahsediyorum, iş anlamında öncelikten bahsetmiyorum.Zaten bir kitap okumak her zaman önceliktir, değil mi? )
416 syf.
7/10 puan verdi
Çok severek okuduğum, bana çok şey kattığını düşündüğüm bir kitap. Günlerden birini Nazım Hikmet'e ayırmış olması da ayrı bir güzeldi.
Önünüzde bilgisayarınızın, ya da elinizin altında internetin her an hazır bekliyor olması gerek Benim baktığım,araştırmaya ihtiyaç duyduğum çok şey oldu. Çünkü kitap tarihlere göre yaşanmış bir olayı olduğu gibi anlatan bir dille yazılmamış. Araştırmadığınız takdirde arkadaş ortamında yapılan espriyi kaçırmış olma hissi doğuyor. Anlatılan ilginç,komik bir şey var ama siz saf saf bakıyorsunuz gibi :)
Okuyun derim..
144 syf.
7/10 puan verdi
Kitabı tek kelime ile anlat deseler ‘farklı’ kelimesini seçerdim onca kelime içinden. Çünkü kitap kurgu içinde kurgu taşıyarak ve baglantarı ile oldukça farklı bana göre.
Kitap ince olması sebebi ile çabuk okunacak bir kitap izlenimi veriyor ama yer yer beyninizde ne oldu şimdi sorusuyla duraklama yaşatabiliyor. Kitabın ilk sayfalarında
80 syf.
·
Puan vermedi
Fazlaca teknik bir kitaptı. Ancak söz konusu savaş olunca, insan ilişkilerinden tutun yaşamaya kadar her şeyi karşılıklı taktik içerisinde yürüyen bir savaş kabul ettiğimizde,elbetteki kendimize çıkaracağımız paylar vardı. Okuduğuma pişman değilim ama bugüne kadar neden okumamışım da diyemeyeceğim. Keyifli okumalar.
80 syf.
7/10 puan verdi
Bütüne baktığınızda basit olarak değerlendirilebilecek bir kitap ama içinde öyle noktalara değiniyor ki ,bilseniz dahi içinizde ya ben bunu unutmuşum hissi oluşturuyor. Öyle okudum ,kenara koydum yaptığınızda çok anlam ifade etmese de, ara ara geri dönüp taradığınız takdirde sadece gençlik çağınızda değil, her yaşta yol gösterici olabilir.
