Ben rubaileri okunduktan sonra Ömer Hayyam'ı :
Hiçliğe saplanmış, imanı ve yapması gerekenler arasında çelişkiye düşmüş, etrafına kırgın, içinde zıtlıkları barındıran, boşvermişliğe vurmuş ama duygu yüklü biri olan, hak gözetmeyen kişilere maruz kalan ve etrafına duyarsız olmayan biri olarak bildim. Yazdıkları çoğu zaman tehlikeli sularda yüzdürürken aynı zamanda hayata ilişkin gayet doğru ve haklı tespitleri de vardı. Rubaileri okuyup kendimce naçizane analizlerde bulunarak "bunu doğru demiş, bunu yanlış
demiş." demek benim için aklımı, yüreğimi çalıştıran bir deneyim oldu. Çevirmenin önsözde yer verdiğine göre kitaptaki rubailerin bazıları kesin olarak ona ait olmayıp ona ait olduğu söylenen, düşünülen rubailere de yer verilmiş ben bu istinaden bana çok uçuk gelen dörtlükleri ona mal etmedim.Sözün özü doğru gördüklerimi aldım yanlış gördüklerimi yerinde bıraktım. Sonuçta yanlışlar doğruyu götürmez değil mi?