Kitabı okuyup bitirdiğimde hatrıma gelen dizeleri paylaşmak isterim Kemal Sayar'dan:
"Gitmek fethetmektir
Yahut yenilmektir kan kusarcasına"
Okuduğum için asla pişman olmadığım kitaplardan biri oldu.Zaten Kürk Mantolu Madonna ve Kuyucaklı Yusuf'tan ötürü seviyordum Sabahattin Ali nin dilini, yine akıcı, kendini okutan cinsten, merak uyandırıcı bir dil ve kurgu bizi bekliyordu. Aynı şekilde şahsına münhasır ,ince işlenmiş karakterler karşıladı bizleri.Keşke bizlere bu türde daha çok yazsaydı Ali..
Roman Ömer karakteri üzerinden şekilleniyor.Onun ruhsal dalgalanmalarına, kendi içerisinde çatışmalarına, çokça sevmelerine, çokça da nefret etmelerine şahit oluyoruz;kendimize olduğumuz gibi.
İçerimizde bize istemediklerimizi düsündürüp yaptıran, bizi ayartan bir güç olduğunu iddia eden- ki buna 'içimizdeki şeytan' diyor- ve buna engel olamadığı için zaman zaman kendinden nefret eden bu yanını saklamakla göstermek arasında çabalarken gerek kendisine gerekse çevresine yabancılaşan biri haline geliyor Ömer.Çevresindeki insanlarda da bu durumun geçerli olabileceğini düşündüğünden ya da ürkekliğinden; onaylamadığı şeylere çoğu zaman göz yummak ve görmezden gelmek suretiyle içsel bunalımlarla yaşamına devam ediyor.Ama elbet onu sıkıştıracak raddeye gelecek bu düştüğü hatalar..Kararlar bekleyecek onu gitmek yahut kalmak gibi alınması gereken büyük kararlar..