Kendimi aramaya çıktım, ama yolu kaybettim hangi sokakta olmam gerekiyor bilemiyorum. Ve artık kendimi aramanın yolunu da kaybettim. Hangi caddeye çıkmam gerekiyor bilemiyorum.
Bu minik paragraf kitabın ana hatlarıyla bana düşündürdüğü bir, iki kısımın özeti. Düşüncelerin özeti mi olur derseniz, evet her şeyde olduğu gibi düşüncelerin de özeti
Edebiyatımızın sevimli aylağı Sait Faik Abasıyanık. Türk Çehov'u, İstanbul hikayecisi, sorumlu avare, sokaktaki adamı en iyi anlatan. Hayatımızın bir köşesinde kesinlikle tanımışızdır o meşhur şapkasının altından gülümseyen bu mutlu adamı. Hiç hikayesini okumasak bile, en azından şarkılardan öğrenmişizdir; “Kiraz mevsiminin sevişme vakti
Merhaba Dostlar, sizlere elimden geldiğince, dilimin döndüğünce anlatmak istediğim yine muhteşem bir kitap var. Sadece kitap mı? Tabi ki hayır! Kitabın yazarı Fakir Baykurt'u anlatmadan geçmek olmaz.
Fakir Baykurt, köy çocuğu olarak dünyaya gelmiş, Köy Enstitüsünde yetişmiş, köy öğretmenliği yapmış değerli bir yazarımızdır. Hayatı köylerde geçen
Nereden ve nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Öncelikle, Oğuz Atay okumaya Tutunamayanlar ile başladım, Tehlikeli Oyunlar eserini okuyarak yarım kalan düşünceleri tamamladım. Okumak isteyenlere tavsiyem ilk önce Tutunamayanlar'ı okuyup, sonrasında Tehlikeli Oyunlar eserini okumasıdır.
Hikmetin kafasında yarattığı oyunlar ile sahnelediği Albay,
Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
Sembollerle dolu olan ve müthiş bir edebi/tarihi birikim içeren bu kitabı incelemek, dolayısıyla hakkını vermek oldukça zor. Mesela kitabın ana kahramanı Selim Pusat'ın askerlik yıllarında intihar eden yakın arkadaşı Şeref'in, aslında Selim Pusat'ın kendi şerefi olabileceğini size nasıl kolay yoldan anlatabilirim, bilmiyorum. Küçük bir deneme
“Oysa onların tek gerçek kabul ettikleri bu
dünya hayatı sadece bir oyun ve eğlenceden
ibarettir.”(Ankebut,64)
Milletimizin ruhsal durumu ile ülkemizin ekonomik seviyesi aynı kategoride:”Gelişmekte olan”(yani henüz gelişmemiş). Adını koyamadığımız psikolojik problemlerimiz var. Hadi adını koyalım, ruh hastasıyız. Bir
Kitabın incelemesine bir benzetme yaparak başlamak istiyorum. Şirinlerin şu her şeyden nefret eden karakterini getirin aklınıza lütfen.
Hah, tamam işte! Bu kitaptaki 82 yaşındaki müzik eleştirmeni Reger'ın da "somurtkan şirin" ile benzer özelliklere sahip olduğunu söyleyebilirim sizlere, ki şirinlerin en iyi karakteri de bana göre
Selam değerli okurlar.
Kitabın incelemesine başlamadan evvel, eser sahibi hakkında duygu ve düşüncelerimi aktarmak istiyorum biraz.
Sevgili Hakan, değerli dostum; uygulamada tanıdığım ve tanımaktan da fevkalade mutluluk duyduğum, görgülü, efendi, saygıdeğer bir beyefendidir. Kendisine karşı hissettiğim sevgi ve destek olmak isteğim, kitabını
Oğuzcan’dan Dörtlüklerin Var Oluşları: Yüz Yıl Yanarım Yanmayı Öğrendimse
Dörtlükler, şiir dilinin anlam ve biçim itibariyle birbirini tamamlayıp bütünlük sağlamasıdır. Dört satırlık şiir birimidir. Varlığında var olan bir duygu, his ve iletişim aracıdır. Türk şiir dünyasında da en çok kullanılan dörtlükler olmuştur. Divan ü Lügat-it-Türk’teki
Thomas Bernhard'ı nasıl, nereden, kimin rüzgârıyla tanıdım bilmiyorum. Eminlikle göz kapadığım şey bu tanımanın sık sık bi' "iyi ki" duygusu yarattığıdır içimde.
Modern hayatın bireysel tutumu içerisinde her kişi kendi farklılığıyla yaşarken hayatını, aslında kollektif bi' farklılık toplumunu oluşturuyor; yabancılaşma. Sevgili Bernhard