Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Hayatın o büyük kötülüğü çoğaldıkça zengin olma umutlarımızmız giderek azalıyor, bu umut azaldıkça gözlerimiz acı çekmeden dilenci olmanın yollarına çevriliyordu. Çünkü tarihin bütün kötü zamanlarını içine alarak çağların arasında gitgide kaybolan ülkemiz sadece iki şekilde yaşamanın yollarını gösteriyordu bizlere: Ya lüks içinde yaşayacaktık ya da asalaklığı tercih edecek, sadaka alarak yaşayacaktık, Ve arada kalanları hep unutarak..
Sayfa 17 - GENDAŞ KÜLTÜRKitabı okudu
Reklam
Shakespeare, Moliere
_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
_İsa havarilerine, öleceğini ve 3 gün sonra dirileceğini söyledi. Onlar inanmadı. Bir bulut yaklaştı ve Tanrı: Oğlumu dinleyin dedi. _İsa, 2 körü iyileştirdi. Sonra isa'ya içine cin girmiş birisini getirdiler. İsa cini kovunca adam sevinçten göbek attı. _İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın. _Kim
“Yazmak… yazmak… Bir balığa denizi soruyorsunuz. Bilmiyorum. Nasıl yazılır, nasıl yazar olunur, bilmiyorum. Size tuhaf gelebilir bu söylediklerim. Bir şeyler sesi döllüyor. Meryem’in döllenmesi gibi biraz. Rahminizde bir cenin büyümeye başlıyor. Bunlar sizin iradenizle olan şeyler değil. İçinde büyüyen bir varlık. Düşsel, kutsal, mucizevi, bir o kadar da korkutucu. Nedir o büyüyen? Bir lanet mi? Bir umut mu? Sonra o rahminizi parçalarcasına dışarıya çıkıyor. Doğum. Acı vererek. Çok büyük acılarla. Kanatarak. Kopuş. Yazmak; doğurganlık, içindekini söküp atmak, bu bitimsiz acıya boyun eğmek. Doğanların hatırına. Kime yazar derlerse desinler, beni ilgilendirmez. Benim bildiğim yalnızca bu.”
Beni boşver dostum Senden ne haber? İyi misin, keyfin nasıl? Bana senden muştular ver. Buralar bin yıldır aynı; Rehavet,kefaret, Cahilce bir cesaret. Buralar
Reklam
Yürüyelim Seninle İstanbulda
Kırmızıyı sevdiğini bilseydim hayallerim kıpkırmızı olurdu İstanbul hala güneşin ardında ufuklarında birkaç kara leke birkaç kan pıhtısı dudaklarında İstanbul hala sevimli mi sevimli ve hala bir tomucuk tadında
Sayfa 58 - TİMAŞ
İki tip insan davranışı vardır: Birincisi; hayalini bir süreliğine erteleyen ve tüm dikkatini başına gelen probleme harcayan insan. O acı ya da problemle ilgilenirken, tekamül yolunda doğru adımlar atmaya başlar. Süreç tamamlandığında, unuttuğu hayaline yaklaştığını görür. Bu bence bir insana bir iş konusunda yetki vermeden önce onu staja almak gibidir. Hayat stajını doğru yapmış insanların başarılı ve mutlu oldukları bir zemindir. İkincisi de şudur: Başına bir problem geldiğinde hayalini tamamen unutan ve problemin içinde kaybolan insan. Problemi çözmek ya da anlamak yerine, problemin kendisine öfke saçar. Acı odaklı oldukları için bunu kader zannederler. Bazen de hep bunlar benim başıma geliyor, deyip hayata karşı umut sinyallerini tamamen söndürürler. Gelen problemi çözemediği için başka problemler de ortaya çıkar. Hayatın şifresi çok basit: Aklını kullan, anla ve dışa vur! O yüzden aklı olmadığı yerde yedi büyük günah ortaya çıkar. Eğer akıl tanrı ise insan beynindeki gibi kazanan hep akıldır. O yüzden insanın aklı başına hep daha sonra gelir. Çünkü bazı insanlar şeytana bulaşmadan tanrısına gidemez. Hiç aklını kullanmadan şeytanı ile yaşayıp ölenler ne olacak diye soran olabilir: Arzular yaşanıp bitecek hallerdir. Akıl ise sonsuzlukla buluşma halidir. Yedi büyük günahla yaşayanlar, mutlaka içlerindeki şey tam öldürüp sonsuz bir akıl ile göz göze gelecekler. Analizi basit ama pratiği çok zor durumlar bunlar.
Yazarlık
"Yazmak... yazmak. Bir balığa denizi soruyorsunuz. Bilmiyorum. Nasıl yazılır, nasıl yazar olunur, bilmiyorum. Size tuhaf gelebilir bu söylediklerim. Bir şeyler sizi döllüyor. Meryem'in döllenmesi gibi biraz. Rahminizde bir cenin büyümeye başlıyor. Bunlar sizin iradenizle olan şeyler değil. İçinde büyüyen bir varlık. Düşsel, kutsal, mucizevi, bir o kadar da korkutucu. Nedir o büyüyen? Bir lanet mi? Bir umut mu? Sonra o rahminizi parçalarcasına dışarıya çıkıyor. Doğum. Acı vererek. Çok büyük acılarla. Kanatarak. Kopuş. Yazmak; doğurganlık, içindekini söküp atmak, bu bitimsiz acıya boyun eğmek. Doğanların hatırına. Kime yazar derlerse desinler, beni ilgilendirmez. Benim bildiğim yalnızca bu."
"Kayıplar birbiri ardına geliyordu. Ve Kaybolan hayallerimiz için yeni bir umut oluştu."
Reklam
Ama uykun yok. İki saat boyunca yatakta sağa sola dönüp duruyorsun. Açık pencereden içeriye bülbül sesleri doluyor. Aşağıdaki küçük bostanın kenarındaki ağaçlıktan geliyor olmalı. Ama başka bir topluluk daha var, sesleri daha uzak bir yerden geliyor. Derenin oradan mı? Birbirlerini yankılıyorlar, birinin bıraktığı yerden öteki alıp yükseltiyor,
Sayfa 207 - Metis YayıncılıkKitabı okudu
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.