(Satır sonlarında yazanlar bitirme tarihi ve saati)
2023 kitapları : 307
OCAK
1. Charles Bukowski - Kapalı Bir Kapıdır Cehennem 01.01.2023
2. Charles Bukowski - Bana Aşkını Getir 02.01.2023 18.26
3. Can Yücel - Maaile 04.01.2023 19.30
4. Can Yücel - Portreler 05.01.2023 18.35
5. Edip Cansever - Ben Ruhi Bey Nasılım? 05.01.2023 23.36
6.
Bir aşk destanı olan Ağrı Dağı Efsanesi geleneklerini Mahmut Han'a karşı savunan Ahmet ile Gülbahar arasındaki aşkı konu alır. Efsanelere ve halk söylencelerine yürekten bağlı Yaşar Kemal'in bu romanı, insan psikolojisinin derinliklerini de içerir.
"Yaşar Kemal Anadolu'nun halk edebiyatıyla alışveriş içindeyken başladı yazmaya. Gerçek bir yazar olduğu için de dilin duyarlığından, şiirsel destanın tek kahramanıolan Türk halkının kültüründen esinlenmesini bildi."
- Jeliha Hafsia, La Presse, (Tunus)
"Yaşar Kemal'in romanı Tolstoy'un çapına ve Dickens'ın canlılığına sahiptir."
- Manchester Guardian, (İngiltere)
"Zengin, renkli ve zekice bir nitelikle bezenmiş bir üslup ve yazdığı her kelime sert, cilalanmış, ayrıksı ve bir buğday tanesi gibi potansiyel olarak üretken."
- Irish Times, (İrlanda)
''Kitabın güzelliği zengin şiirsel dilinde, efsane ve mit duygusunda yatıyor.''
Ağrıdağı EfsanesiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202227,1bin okunma
Ondan sonra olanları doğru dürüst anımsamıyorum. Yalnız bütün gördüğüm, Danyar'ın koca çuvalın altında iki büklüm yukarı tırmandığıydı. Başını öne iyice eğmiş, dudaklarını sımsıkı kapatmıştı. Ağrıyan bacağını güçlükle atarak, yavaş yavaş yürüyordu. Her yeni adımın ona ne büyük acı verdiği her an duraklayıp başını silkeleyişinden belliydi. Üstelik yukarı çıktıkça yana doğru yalpalaması da artmıştı. Onu böyle yalpalatan sırtındaki ağır çuvaldı. Duyduğum korku ve utançtan boğazımın kuruduğunu anımsıyorum. Sanki Danyar'ın sırtındaki koca çuvalı ben taşıyormuşum, o dayanılmaz ağrı benim bacaklarımdaymış gibi korkudan katılıp kalmıştım. İşte gene sendeledi, bacağının sancısından başını salladı. Onunla birlikte ben de sendeledim, gözlerim karardı, toprak altımda gidip gidip gelmeye başladı...
Askeri Tıbbiye kökenli yazar Beşir Fuat, Schopenhauer ve Voltaire’den yaptığı çevirilerle tanınıyordu. Ölümü bütün doğallığıyla yaşamak ve gözlemlemek gerektiğini savunan Fuat, 5 Şubat 1887 tarihinde bileğini kesip intihar etti. Sıkı durun Fuat ölüm anını kendi kanıyla kaleme aldı: ‘Ameliyatımı icra ettim, hiçbir ağrı duymadım. Kan aktıkça biraz sızlıyor. Kanım akarken baldızım aşağıya indi. Bereket versin içeri girmedi. Bundan daha tatlı bir ölüm tasavvur edemiyorum. Baygınlık gelmeye başladı.’
Birinci Ağıt
Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Birden sol şakağındaki ağrı yeniden başladı. Yıllardır aradığını bulur bulmaz yitirmesine sebep olan bu saçma, alaycı düzene boyun eğmiş gibi kendini koyverdi. Şimdi ona istediklerini yapabilirlerdi.
Yenə masa başında oturmuş məktub yazır o 18 yaşlı qızcığaz. Məktub atasınadı. Məktubu bitirib poçta verəcək.
Anasıyla yaşayırdı. Anası atasından gördüyü şiddət üzündən evdən kiçik qızını da götürüb çıxmışdı. Bilmirdi o zamanlar niyə getdiklərini. Axı necə bilsin? Hələ beş yaşında, balaca əlli, gözəl qəhvəyi gözlü, qara saçlı, nur simalı bir
“Tutsaklığımız nasıl başladı bilinmez
Paslı demir kapılar kapandı üstümüze
Taş duvarlarda kayboldu boğuk seslerimiz
Çaresizliğimizi bize aynalar söyledi inanmadık .
Kuşatıldık ansızın kederle ayrılıkla
Aman vermez karanlıklar sardı dört yanımızı
Yalnızlık bir ağrı gibi çöktü başımıza
Uyuduk , bir daha uyanamadık .”
Yurt dışında, idam cezası alan bir kişinin hikayesini paylaşacağım sizlere, aslında bu yazacağım yazı tamamen psikolojik olarak beynin size oynamış olduğu, her türlü küçük şeyleri dert edip, beynimize yönlendirmiş olduğumuz, negativize edilmiş bir deney aslında... Sonunda Yapacağım bilgiyi lütfen okumanızı rica ediyorum arkadaşlar.
Olay Şöyle
yine başladı başım
yine dünyam kapkaranlık
*
ne aspirin ne novaljin ne şurup
eczanelik ağrı değil bu benimkisi
değil dostlar
---beyin değil
----işte elektrosu
Qingshan komününde dört kişilik bir aile yaşıyordu: Anne Wang, oğul Wang, karısı Tarçın Çiçeği ve küçük oğulları.
Bay Wang, bölgenin tarım makineleri fabrikasında çalışıyordu. Anne Wang ile gelini Tarçın çiçeği arasındaki ilişkiler, havadaki pozitif ve negatif elektrik yükleri arasındaki ilişkiye benziyordu.
Bir araya geldiklerinde şimşekler
Tutsaklığımız nasıl başladı bilinmez
Paslı demir kapılar kapandı üstümüze
Taş duvarlarda kayboldu boğuk seslerimiz Çaresizliğimizi bize aynalar söyledi inanmadık Kuşatıldık ansızın kederle, ayrılıkla
Aman vermez karanlıklar sardı dört yanımızı Yalnızlık bir ağrı gibi çöktü başımıza
Uyuduk, bir daha uyanamadık
Sayfa 64 - Sana Bir Tanrı Getirdim
/
(Adagio)Kitabı okuyor