"Ah be erkekler! Ne çektiniz kadınlardan!”
Kendini kadınlardan korumaya çalışıp, her zaman tedbirli davranan erkekler.
Doğuştan gelen utanma hissiyle kafasını omuzlarının arasına gömerek yürüyen erkekler.
Bir kadınla konuşurken yere bakmazsa yanlış anlaşılacağını bilen erkekler.
Hafifmeşrep damgası yememek için kahkahayla gülemeyen
İyi yürekli dostumuz Oblomov...
Kimlere kimlere benzetmedim onu, ilk yüz sayfa "Artık kalk şu yataktan be adam!" diye haykırdım içimden. Çoğu kişinin adını değiştirdim hafızamda, onlara artık Oblomov diye hitap edeceğim. :)
Ah ne kadar güzel bir serüvendi. Kesinlikle tam metnini okumanızı tavsiye ederim. Böyle bir haz anlatılmaz, ancak yaşanır çünkü. İvan Gonçarov keşke daha fazla eser bıraksaymış bizlere diye hayıflanmıyor da değilim. Tıpkı Dostoyevski gibi, büyük bir yazar Gonçarov ve Dostoyevski'den de fazlasıyla etkilenmiş doğrusu. Enfes bir kitaptı, çok doyurucuydu. Okuyucuyu yormadan, pasajları uzatmadan keyifli bir okunma sağlamış sevgili Gonçarov bizlere.
Oblomov'a gelince, tembelliğin kelime manası olan bir karakter, kendisinde hiçbir şey yapma gücü bulamayan, daha küçüklükten bu şekilde yetiştirilmiş bir çocuk.
Elbette burada ailenin yetiştirme tarzıyla alakalı önemi de çok açık bir şekilde görmüş oluyoruz.
Oblomov'a canlılık katan tek değer aşktı. Onu bile Oblomovluğuyla berbat edebilme özelliğine sahipti. Her şeye rağmen çok iyi yürekli,çok içten bir karakterdi. Onu sevmekten kendinizi alamıyorsunuz. Ve ona asla kızamıyorsunuz. Bu arada unutmadan... Aman dikkat! Kendisinin üşengeçliği kitabı okuduğunuz süre içerisinde size de yapışıyor, o konuda sizi uyarmak istiyorum. :)
Eee hala ne düşünüyorsunuz, Oblomovluk yapmayın da bir kitapçıya gidip hemen kitabı edinin. Oblomov'un güzel kalbiyle tanışmak için geç kalmayın, sonra pişman olursunuz...
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,2bin okunma
Kitap İslamı doğru anlayamamış Hamza adında müslüman bir gencin; ‘izm’ler düzenini, eğitim sistemini, bilinçsiz müslümanları, İslami ölçülere uygun kitap yazmayan yazarlarımızı, ilk Türk kadın tiyatrocumuz Afife Jale’yi, Atatürk ilke ve inkılaplarını, çağa uygun olarak gelişen teknolojiyi ve ona maruz kalan küçücük çocuklarımızı, ünlü dünya
Tanrı'nın varlığını bile büyük bir cesaretle sorgulayın; çünkü, eğer varsa, gözleri kör eden korkuya bağlılıktan ziyade akla bağlılığı daha çok onaylamak zorundadır.
THOMAS JEFFERSON
______
Jose Saramago, Portekizli 1998 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi dünyaca ünlü bir yazardır. Körlük romanıyla tanıdığımız Saramago’nun farklı yazım stili,
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum.
-Sevgi,
Kilidi olmayan tek hazinedir.-
-Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
İçim Acıyor
gidersem dönmem bir daha,
dönecek yüzüm olmaz, yağmura gülümsemeye bile,
yürürken dalgın,
aylak
ve pişman kararsızlıklarıma kızarım sonra,
kim bilir belki kendime de küserim...
Mayıs Ayı Hikaye Etkinliği
(Kaç nolu resim olduğunu ön yargıya kapılmadan okumanız için en sona bıraktım.)
(Mümkünse şu müzik eşliğinde okuyun.
youtu.be/A3CK21RhynY )
Spoilerli incelemecik
Kitapla ilgili o kadar alıntı yaptım ki paylaştığımın yanımda paylaşmadığım bir o kadar daha vardı diyebilirim :) uzun bir inceleme yazmak, derinlere de inmek istemiyorum inersem çıkamam :) ve hemen başlıyorum;
"Karnında gayrimeşru bir bebekle çaresiz bir genç kadın. Ya zorla evlendirilecektim ya öldürülecek ya da
Toprak Ana…
Ah, savaş kahrolası savaş! Savaş, binlerce belki yüzbinlerce kişinin birbiriyle amansızca dövüştüğü, kan ve gözyaşının hakim olduğu, geride yarım kalmış binlerce hayal bırakan lanet olasıca şey! Lanet olsun savaşlara! Lanet olsun giden canların acılarına neden olanlara!
Savaş sadece savaş meydanında çarpışan askerleri mi etkiler? Ya
~
Bugün kendimle barışmaya karar verdim. Aldım vicdanımı karşıma bu yorgunluk yetmez mi(?!) diye sordum. Ses etmedi durdu ve bir kez daha sızladı.
Ah! dedi ah! Anladım bir kez de onu yorduğum için sızladı vicdanım.
Ertelenmiş bir uykum ve hep kendimden yorulmuşluğum var benim. Artık erken uyuyacağım..
"Ahmet Arif'in de dediği gibi...
Belki de
Sokak çocuğusun köşede.Sana çal deseler ,çalarsın.Yedin mi o ekmeği şimdi sen.Tadı nasıldı güzel mi?Nasıl takılarak geçiyor boğazından...Dışarıdan masum görünüyorsun çocuksun ama ya içeriden?Taş yastık ekmekten daha yumuşak değil mi?Kim bilir daha kaç ayaz taşıyacak seni o taş yastık.Peki ya sordun kalbini de taşıyabilir mi bu yüklerle?
Utanacaksın çocuk.Çalmak ayıp diyecekler...Çalma diyecekler.Ama hiç bir Efendi sana helali gösteremeyecek.Öğreneceksin duvarları olmayan mahkemede yargılanmayı.Adalet olmadığı için çaldığın ekmekte aranacak adalet.İnsanların isyan ettiği is kokusu evin olacak senin.Seçilmişlerin en iyisi dostun köpek.Senin gibi yalnız,hasta ama sıcacık...
Gülümseyeceksin çocuk.Bugün toksun ,buldun, yedin bir şeyler.Çalmadın bugün.Gülüyorsun geçiyorsun yanlarından...Bir anne çekiyor çocuğunu senden.Ah be çocuk sokaklar doğurmadı seni!
Düşüyorsun çocuk.Kanayan dizin değil ki...Ağladığın gözlerin değil ki.Beklediğin şefkat değil ki...
ve az ötede evin sıcacık dumanı,bir ekmeğin dumanı,çay ateşinin dumanı...Camları buğulu fırın.Bir çocuk kaç ekmek eder?Bir ekmek kaç çocuk?
Sefiller (2 Cilt Takım)Victor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202187,2bin okunma
Cemal Süreya
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Şems-i Tebrizi
Düzenim bozulur,
Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
Geç tanışmış olmanın hüznü ve geç de olsa iyi ki tanımışım demenin sevinci ile, karma bir duygu durumla bişeyler yazmaya çalışacağım.
Akıllılar dünyasının bir kıyısında, sisli bir dağ başına çöreklenmiş, dünyayı kendimce anlamlandırmaya çalışan bir deliyim. Akıllılardan çok farklı olduğumun bilincini her an taşıyarak, onları gözetliyorum.